Ramazan ayı, her yıl olduğu gibi birlik, beraberlik, paylaşma ve yardımseverlik duygularını pekiştiren bir dönem. Ancak, bu yıl Ramazan, ekonomik zorluklar nedeniyle farklı bir gölge altında başlıyor. Tencere boş, kaynayan yalnızca hayaller ve umutlar. Vatandaş, ekonomik krizle boğuşurken, temel ihtiyaçlarını karşılamak bile artık zor bir hale geldi.

Et fiyatları uçmuş, her geçen gün biraz daha artıyor. Ucuz et arayışında olan vatandaş, sabahın erken saatlerinde kuyruklarda beklemek zorunda kalıyor. Kimisi et almak için, kimisi sebze-meyve almak için, kimisi de temel gıda maddelerine ulaşabilmek için uzun kuyruklarda. Birçok aile, iftar sofralarını kurarken bir kez daha düşünmek zorunda kalıyor: "Yeterince alabilecek miyim?"

Ve asıl mesele şu: Bu sene Ramazan, ekonomik çalkantılarla birlikte geliyor. Yükselen fiyatlar, alım gücünün düşmesi ve işsizliğin artması, vatandaşın günlük yaşamını her geçen gün daha zor hale getiriyor. İftar sofraları, eski neşesinden uzak; bazen bir tabak pilav, bazen de sadece bir kase çorba ile iftar açılıyor. Birçok ailenin bu yıl Ramazan’a dair umutları, bir tabak sıcak yemeğin bulunabilmesiyle sınırlı.

Halkın gündemi, iftar sofrasından önce soğuyan ekonomik ortam. Herkes, bu dönemi nasıl atlatacağını düşünürken, devletin ve yerel yönetimlerin vatandaşın yanında olması büyük önem taşıyor. Toplumun en dezavantajlı kesimlerine yardım eli uzatılmalı, sosyal yardımlar artırılmalı ve insana değer verilmeli.

Ramazan, sadece oruç tutmakla değil, aynı zamanda yaşadığımız toplumda eşitliği, adaleti ve dayanışmayı hissederek, birbirimize yardım ederek geçirebileceğimiz bir dönemdir. Ekonomik kriz ve zorluklar karşısında birlikte durmak, umudumuzu kaybetmemek ve toplum olarak güçlü kalabilmek, Ramazan’ın gerçek anlamına en yakın şekilde yaklaşmamıza yardımcı olacaktır.

Hayırlı Ramazanlar! Umarım bu Ramazan, zor zamanlar geçiren herkese umut ve huzur getirir.