DÖN BİR BAK AYNAYA...
Şu sıralar herkesin yüzünde bir mutsuzluk belirtisi. Kimi kendi mutluluğu için çabalıyor, kimi başkalarının mutluluğu için çabalıyor. Ama birini mutlu etmeye çalışırken bakıyor ki kendisi hep mutsuz. İşte bu durumu anlatan bir hikaye çıktı karşıma, ne güzel anlatmış aslında dedim ve paylaşmak istedim.
Hikaye şöyle: Bir gün psikiyatristin muayenesine çok üzgün vaziyette ağlayan birisi gelmiş ve başlamış anlatmaya; – Benim ekonomik durumum iyi. Maddi anlamda bir sıkıntım yok. Sağlık sorunumda yok. Ancak başka bir sorunum var. – Nedir o? – Neşelenemiyorum. Sürekli moralim bozuk. Şöyle gülmek, bazen kahkaha atmak, eğlenmek istiyorum. İşte bunun için size geldim. – Arkadaş, işin doğrusu bu olay, benim uzmanlık alanıma girmiyor. Ancak sana bir öneride bulunabilirim. Şu karşıya 10 gün önce bir sirk geldi. Bir de palyaço var. Ben gittim. Çok güzeldi, özellikle de o palyaço harikaydı. Gülmekten yerlere yattım, o kadar çok eğlendim ki… Sana da o sirke gitmeni özellikle o palyaçoyu seyretmeni öneririm. Bunun üzerine adamın suratı iyice asılmış ve adeta fısıltı halinde demiş ki; – O palyaço var ya… O benim işte…
Hayat akarken çevrenizdeki insanların mutluluğu için çabalarken acaba siz mutlu olmak için ne yapıyorsunuz?
İşte tamda bu hayat akarken çevrenizdeki insanların mutluluğu için uğraşırken, kendi mutluluğunu kaybettiğinin farkında mısın. Hayat akarken neler yaşadığını, her zaman fark edemiyor insan. Arada bir soluklanıp üçüncü bir gözden bakmalı hayatına.
İster baharda içi kıpır kıpır yeni heyecanlara yelken açarken, ister yapraklar dökülmeye başlayıp sıcacık evlere sığınırken veya yeni bir yılın arifesinde. Ama mutlaka zaman ayırmalı hayatın muhasebesine.