GEÇ KALIŞLARIMIZ !

GEÇ KALIŞLARIMIZ !


İnsanlar soruna o kadar çok odaklanıyor ki çözüme körleşiyorlar. Sorunu görmek, ardından hızla çözüme konsantre olmak daha iyi bir yol aslında... Bu yol bazen bir gazete yazısında bile beliriverir. Yazıyı okur, bir başkasının gözünde kendi yansımanızı görür ve gülümsersiniz...

HAYAT EN GÜZEL HEDİYE“  nasıl da severim bu sözü. Gerçekten de hayat en güzel hediye...Kıymetini her zaman bilmeye çalıştığım bu söz belki de daha fazlası için.. Bu sıralar daha çok düşünür oldum.

HAYAT Akıp geçerken ,yeni sayfalar açılacak… Kararlar alınacak… Gelecek planları, yapılması gerekenler, bitirilmesi gerekenler, kim bilir neler konuşulacak?Kazanılanlar, kaybedilenler… Birinin zaferi, diğerinin hüsranı… Bazen geçmişin muhasebesi, bazen de geleceğin kaygısı... Yazılacak çizilecek, neler olmuş dünyada şöyle bir bakılacak. Takvimin son yaprakları düşerken kendi hayatlarımız da bu hesaplaşmadan nasibini alacak.

Oysa ki hayat anlarda ve aslında çok basit şeylerde saklı. Biz daha fazlasını beklerken önümüzden sessizce akıp gidenlerde... İnsan, bunu yaşı ilerledikçe daha iyi anlıyor. Yataktan sağlıklı kalkmanın lütfu, ”günaydın” diye seslenebilmek… Ama öyle bir seslenebilmek ki, günü gerçekten aydınlatabilmek!

Mis gibi kokan bir kahvenin verdiği mutluluk, “bir çay, bir simit” diyebilmek, saksıdaki çiçeğin, ılık esen meltemin kokusunu ciğerlerinin her köşesinde hissedebilmek…Farkına bile varmadan hızla alıp verdiğin nefesin; hakkını vererek, değerini hissederek yaşamak... Korkular, bastırılmışlıklar, hırslar, olmadan, yaşamak…

Belki de çoğunlukla bir sonraki günü, haftayı, yılı hayal edişimizden, anı tüketmemiz ve hep bir şeyler için beklerken günü yaşayamamamız… Belki de o yüzden dönüp arkaya baktığımızda hep geç kalışlarımız .

Hem de çok basit şeyler uğruna kendimiz için geç kalışlarımız, sevdiklerimizi yeteri kadar sevemediğimiz; hatta kendimizi sevemediğimiz için geç kalışlarımız… Bisiklete binmek, dans etmek, yağmurda ıslanmak, bazen de boş boş takılmak için geç kalışlarımız…

Kendine gülmeyi beceremeden, kendi varlığının mucizesini hissedemeden yaşlandığımız için geç kalışlarımız…

Büyük şeyler ararken, yanı başımızdaki güzellikleri kaçırdığımız ve yakalamakta artık çok geç kaldığımız geç kalışlarımız…Yani aslına bakarsak; ‘hayat küçük şeylerde ve o küçük şeyler biz istersek büyük oluyor’. Hayat, kulağına fısıldıyor aslında: Bugünün derdi, yarın bambaşka bir dönüşümün habercisi olacak. Bize düşen bu sesi duyabilmek.

Google+ WhatsApp