HAYATA DOKUNMAK!...
Hayatımıza insanlar girer, çıkar…
Kimisi iz bırakır kimisini hatırlamayız bile.
Sadece bir rastlantı mıdır?
İhtiyacımız olduğu için mi hayatımıza girmişlerdir?
Bir daha karşılaşır mıyız?
Hayatımıza giren insanlar hep yanımızda mı olacaktır?
Ben rastlantılara inanmayan bir insanım. Hayatımda olan her şeyin bir sebebi olduğuna inanırım. İyi veya kötü. İşte bu sebepten hayatıma giren insanların da bir sebeple girmiş olduklarına inanırım. Bazı insanlar yara açarlar evet ama diğerleri de o yaraların kapanmasını sağlarlar.
Hayatımda yaralarımı iyileştiren insanları kaybetmemek için elimden geleni yaparım. Bana nefes almamı sağlayan kişinin hayatımdan gitmesine izin vermek kendime yapacağım en kötü davranıştır çünkü. Yine de bazen ne yaparsanız yapın hayatınızda tutamazsınız o insanları. İşte o zaman benim onun hayatındaki görevimin bittiğine inanırım ve izin veririm gitmesine, sessizce.
Hayata dokunabilen insanlar diye bir tanımım var benim. Bu insanüstü bir özellik değil aslında. Bir insanın hayatına dokunup, o kişinin mutlu olmasını sağlamak için bir ilişkiniz olması da şart değil.
Yolda yürürken gördüğünüz bir çocuğa gülümsemeniz onun hayatı sevgi dolu algılaması için yeterlidir.
Takside giderken şoför ile sohbet etmeniz onun kendini görünmez hissetmemesi için yeterlidir.
Hastanelerin bekleme salonunda ağlayan bir hasta yakınının yanına gidip sadece elini tutmanız onun yalnız olmadığını düşünmesi için yeterlidir.
Kendini kötü hissettiği için çevresine duvar örmüş bir insan ile duvarın üzerinden iletişim kurmanız onun duvarları yıkıp hayata dönmesi için yeterlidir.
Kısacası bir hayata dokunmak çok zor değildir.