DENİZDEN ÇIKMA YUNANİSTAN

DENİZDEN ÇIKMA YUNANİSTAN


DENİZDEN ÇIKMA YUNANİSTAN

Hazreti Fatih İstanbul’u fethettikten sonra, Avrupa’da fütuhata devam ediyordu. Bir seferinde Sırbistan hududuna gelmiş ve Sırbistan’ın fethi artık an meselesi idi. Sırp Kralı Brankoviç bir yanda Macaristan bir yanda da Türkler olduğu için arada zor durumda kalmıştı. Her iki büyük devletten birine sığınmak, ondan yardım istemek düşüncesiyle, her iki tarafa da elçiler gönderdi.

“Sırbistan elinize geçer ve burayı fethederseniz nasıl muamele edeceksiniz?” diye fikirlerini öğrenmek istedi.

Sırplılar ortodoks mezhebine mensup olduklarından, katolik Macar Kralı Hünyad tarafından şu cevabı aldı:

-Eğer Sırbistan bizim elimize geçer ve biz oraları istilâ edersek, bütün Sırplıları katolik edinceye kadar mücadele ederiz ve bütün kiliseleri yıkar, yerlerine katolik kilisesi inşa ederiz…

Fatih Sultan Mehmet Hazretlerine giden elçi şu cevapla dönmüştü:

-Biz Sırbistan’ı alırsak, İslâmiyetin Allah indinde tek din olduğunu ilân ederiz. Ve bu arada hiç kimseyi, kendi dininden dönmeye zorlamayız. İsteyen eski dininin icabı olan kiliseye gider, isteyen Allah indinde tek din olan İslâmiyeti seçer, dünya ve ahiret selâmetine kavuşur.

Asırlardır bizim duruşumuz hiç değişmedi. Amacımız her zaman insanlık oldu. Bu duruşumuza karşı hangi ülkeye ağabeylik yaptıysak, baba nezaketini gösterdiysek sırtımızdan vurmaya çalıştılar. Tarihini savaşların içerisinde geçiren bir milleti savaşlarla korkutmaya çalıştılar. Savaşlarla baş edemediler iç kargaşa çıkarıp öyle yıkmaya çalıştılar, öyle de baş edemediler kendi silâhlarımızla, helikopterlerimizle, tanklarımızla bizi yıkmaya çalıştılar. Bu ülke dün kurulmadı ki bugün yıkılsın. Tüm dünyanın derdi asil Türk Devletinin üzerine dönmüş durumda, öksürsek iyi yaşa diyecek bir kaç devlet çıkar çıkmaz. Dünden bugüne gelişmesi istenmeyen bir devlet olmaya devam ediyoruz. Batı köpekliğini yapacak biz de  onların boynuna ipi takıp elimize alacağız. Alacağız ki her zaman dimdik eğilmeden, bükülmeden yaşamaya devam edeceğiz. Son zamanlarda yine ülkemizin üzerine planlar kurulmakta, bizler kardeşlik, barış vurgusu yaptıkça onun bunun maşalığını yapan ülkeler vatanımıza karşı tehditkâr konuşmalarına devam etmekte. Bunlardan birisi adı komşu ülke olan denizden çıkma yunanistan. Adalarımıza göz dikerek, kendi adalarının da silahlandırmaları yasak olduğu halde ağır silahlar ve askerlerle donatarak 100 yıl önce almış olduğu dersi unutmamışlar ki o günleri tekrar yaşamak istiyorlar. Kendini ülke zanneden bu denizden çıkma yunanistan'ın  tabi ki cesaret aldığı bazı ülkeler var. Bunların başında ise Afganistan' da rezil olup kaçan, Irak ‘ta yıllardır hakimiyet türküsü söyleyip rezil olan, savaşın ne olduğunu bilmeyen, sadece elinde bulundurduğu savas uçakları ve füzelerine güvenen korkak, hain, kalleş amerika ve Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısına çıktığında kaçacak yer arayan, sığınma çocuğu fransa yer almakta.  yunanistan’ın başında olan miço'ya soruyorlar. Türkiye savaş açarsa ne yapacaksınız? Amerika ve Fransa bizi koruyacak diyor. Onun bunun gazlamasıyla cesaretlenen miço biz sırtını ona buna dayayanları çok gördük. İş ciddiye binince nereye kaçtıklarını da gördük. Türk’le şaka yapılmayacağını 100. Yıl önce anlamanız gerekiyordu bunu anlamamışsınız, bizde Mustafa Kemal Atatürk’ler bitmez sadece isim değiştirirler. Bunu yeniden öğrenmek için elinizden geleni yapıyorsunuz.  Sayın Erdoğan “Bir Gece Ansızın Gelebiliriz” diyerek, şaka yapmadığını vurguluyor. Sabrın sonu selamettir diyerek, haddinizi bilin sabrımızı fazla zorlamayın, sözünü denizden çıkma yunanistan’ın olmayan beynine kazıyor. Bize dostluk besleyenler için Asil Türk devleti, mazlumun yoldaşı, düşenin gardaşıdır, sığınılacak bir liman, baba şefkatini dostuna gösterecek yüce yürekli bir ağabeydir. Düşmanlık besleyenleri, sırtını birilerine dayayanları anlatmaya gerek bile duymuyorum. Yaşayıp görenler bile hala akıllanmadıysa bir daha yaşayıp görecekleri günü beklesinler diyorum. Ama ne olursa olsun bizim önceliğimiz barış ve masada çözülen diyalogdur. Sözden anlamazlarsa gerisi de sayın Erdoğan ve kurmaylarının son sözüne kalmıştır.

Google+ WhatsApp