DEĞER Mİ?
İnsan insan olduğunun farkına vararak yaşamayı seçebilse yaşantılarının yalandan ibaret olduğunu anlayacaktır. Saliselik çizgiyle yaşantısına devam eden bir canlının aslında hayatı ne kadar anlamsız, boş ve gayretsiz yaşadığına şahit oluyoruz. İnsanlar hakkında nasıl konuşuyorsun öyle İlhan Yılmaz diyenler olabilir şuan, durun ya hu acele etmeyin konuya daha girmedim. Aklıma üstat Necip Fazıl Kısakürek geldi. Necip Fazıl mahkeme salonunda kendisine karşı sarf edilen sözlere sinirlenir ve "buradakilerin yarısı g.zekalı" diyerek çıkışır. Bunu duyan avukat "hakaret var hakim bey sözünü geri alsın” der. Hakim kabul eder sözünüzü geri alın der. Bunun üzerine üstat ; "buradakilerin yarısı g.zekalı değildir “der. Burada ki ince düşünürlülük nettir, üzerine alınan alınır alınmayan o sözü hiç yerine koyar. Şimdi başta söylediğim insan olmak için gayret göstermeyenlere gelelim. Allah aşkına bu hayatta yaşa yaşa da 100 sene yaşa sonra topraksın.
Bu dünyayı zehir etmeye, canlar yakmaya, değer mi?
Bir kağıt parçası olan paranın kölesi olmaya değer mi?
Makam ve mevki için kendi kişiliğinden vazgeçmeye değer mi?
Sevgisiz yaşamaya, kin ve nefret üzerine kurulmuş bir hayatı devam ettirmeye değer mi?
Barış içerisinde yaşamak varken savaş çıkarıp insan katletmeye değer mi?
Kadınlar çiçektir, koparılmayacak güldür sevip, huzur ve mutluluk vermek yerine kadınlarımıza kıymaya onları üzmeye değer mi?
Çocuklarımız emanettir huzur mahşerde şahitlerimizdir, onlara yalan dünyada gerçekleri öğretmek yerine dünyalarını zehir zemberek edip karartmaya, canlarını yakmaya değer mi?
Komşularımızın hukuku bile bizden sorulacakken onlara bir selamı çok görmeye merhabayı kesmeye değer mi?
Allah'ın huzuruna kendimizi hazırlamak için uğraşmamız gerekirken şeytani planlar içerisine girip zaman akışımızı doldurmaya değer mi?
Değerler değersiz kılındığı için örnekleri bir köşe yazısına değil de romana bile sığdıramayız. Ben, sen, o, bu, şu değil bu hepimizin sorunu haline gelmeli. Bu dünya ikliminde yaşayan herkes iyilik harekatı başlatmalı ve gerekirse bunu haykırmalıdır. Öyle bir hale geldik ki basın başta olmak üzere hep içimizi acıtan olayları beyinlere nakşetmeye başladık. Eskilerden belli böyleydi bu düzen ama sosyal medyanın yangına benzinle koştuğunu düşünürsek tam alev aldırdık diyebilirim. Hep olumsuz haberlere şahit olan bizler o haberi ilk okuduğumuz da verdiğimiz tepkiyi diğer okumalarımıza veremiyoruz. Alışmaya başlıyor sıradan olarak geliyor bir zaman sonra ne yazık ki, işte tam da bunu söylemek istiyorum. Böyle alışılmışlığı kesinlikle kabul etmiyoruz. O yüzden iyilik gizli kalmasın ki düşünceler de her zaman yer edinsin. İyiliği yaymak için insanlar birbiriyle yarışsınlar, birisini mutlu etmenin aslında kendisini mutlu ettiğini düşünsünler. Bu düşünceler içerisine dahil olan her birey insan olmanın mükafatını o zaman tadacak dünyada huzur ve mutluluklar içerisinde yaşanılası bir hale yavaş yavaş gelmeye başlayacaktır.
Eskilerin bir duasıyla sözlerime nokta koymak istiyorum.
“İnsan olasın”