HAYAT BİR ARAYIŞTIR

HAYAT BİR ARAYIŞTIR


Hayat bir arayıştır. Yaratılanların en kutsalı olan insanoğlu başta olmak üzere, her yaratılan mahlûkat ömrünü aramakla geçirir. Arayışların arasından kayıp giden, kocaman bir zamandır. Kimisi ömür ikliminin süresi azaldığında aradığını bulur ve zamanını ona harcadığı için kendini bahtiyar hisseder, kimisi ayırdığı zamanını aradığını bulamayıp ömrünün sonuna geldiğini bildiği için kendisini ruhsal açıdan bertaraf eder, kimisi de hem arar, hem bulur, hem de buldum dediği anda tekrar tekrar  aramaya başlar. Ya hu! Sen neden bahsediyorsun be adam? Ne arıyor bu insan demeyin bana... Kendi yüreğinizi önünüze alıp başlayın muhabbet etmeye, ne aradıklarını bir bir anlatsın kendisinden kendine.

Diyecektir ki: evet arıyorum, sevgiyi, özlemi, hasreti, aşkı, insanlığı, adamlığı, mertliği, delikanlılığı, iyiliği, mutluluğu, parayı, malı, mülkü, makamı, pervasızca elinden giden zamanı, kısacası hayata dair her şeyi arıyorum diye haykıracaktır düşüncelerinize.

Dedim ya insan nefes aldığı sürece hep arar, ya aradığını bulur öyle terk edip gider bu yalandan da yalan tatlı meyve bahçesini, ya da ömrü sadece bahçenin meyvelerini izlemekle geçer geçer de bulamaz hangisinin kendisinin olduğunu, öyle heba eder ömrünü. Sen biz olsaydın ne arardın ilk önce? Diyenler olamaz mı okuyanların içerisinde, tabi ki olabilir! onun için bu soruyu ben kendime sizin adınıza sorup yanıtlamak istiyorum. İnsanların nasıl ki parmak izleri tamamen farklıysa arayış nedenleri de tamamen farklı olabilir. Birisi kendisini sadece mutluluğa dayalı arayışa yöneltirken, diğerinin tek düşüncesi para, mal, mülk, şan, şöhret, makam, mevki olabilir. Şimdi gelelim en önemli ilk arayışa; özellikle toplum olarak bizim öncelikle iyiliği aramamız lazım. Düşünsenize son durak gelmiş dört inanmış adam omuzuna almış musalla taşına seni bırakmışlar ve hocanın sana vedası bile duadan önce bu sözde yatıyor. Nasıl bilirdiniz? Kimisi içten iyi bilirdik diye yüreğini yasa boğup bağırmakta, kimisi ise iyi bilmezdik diyerek arkandan bile konuşmakta. Eee o halde? Öncelik kesinlikle iyi bir insan olmaktan geçiyor. Sen iyi olursan emin ol hayatta her şeyden daha fazla tat almaya başlarsın. Belki daha çok kırılır, yıpranırsın ama iyi olduğunu bilirsin ya haaah işte o yeter insan duruşuna. İyi insan olursun da sevmez misin hayata dair tebessüm eden tüm varlıkları söylesene? İyi insan olursun da mutluluğu tatmaz mısın düşüncelerini boğarcasına? Cesur olmaz mısın? Peki güvenilir? Emin ol sen iyi olursan, ne kadar arayış varsa senin o yiğit yüreğinde birikir, küçük tebessümlerinde yaşar, başkalarının mutluluğuyla zamanını durdurmayı başarabilirsin. Zamanı durdurmak mı? İmkânsız bir şey değil mi o? Sadece ölünce insanın zamanı durmaz mı? Eğer sen bunları başarabilirsen, emin ol o zamanı zaten yüreğinde durdurmuş, insan olmanın layıkıyla yaşamanı sürdürüyor olursun.Dervişin biri bir ırmak kenarında abdest alırken suyun içinde çok değerli bir taş görür. Taşı alıp çantasına koyar ve yoluna devam eder. Akşamüstü bir yerde dinlenmek için oturur. Bu arada bohçasını açar ve ekmek peynirinden yemeye başlar. O sırada yakından geçen bir dilenciyi de sofraya davet eder ve ikramda bulunur.Bir ara dilencinin gözü çantadaki taşa takılır. Dervişe, “Allah rızası için bu taşı bana verir misin?” der. Derviş taşı çıkarır ve dilenciye verir. Dilenci gider ama ertesi sabah tekrar geri gelir ve dervişe sorar; “Bu taşın ne kadar değerli olduğunu biliyor muydun? “Derviş, “Evet” der. Dilenci tekrar sorar; “Yani bunu satınca ömrün boyunca zengin bir hayat süreceğini biliyor muydun?” Derviş aynı cevabı verir; “Evet” Bunun üzerine dilenci, “Peki bu taşı nasıl kolay bir şekilde bana verdin? Derviş, “Allah rızası için demiştin. Dilenci sonunda der ki, Bu taşı sana bugün geri getirdim. Bunun yerine daha değerli bir şey ver. Derviş hayretle sorar, Bunun yerine ne istiyorsun? Dilenci şunu söyler, Bu hale nasıl geldin? Bana bunu öğret.. Aslında iyi insan olmanın, iyiliği ve tüm güzellikleri arayıp kötülüklerden sıyrılmanın tek bir yolu “Allah’ın rızasından” geçmekte olduğunu bu hikayeden de anlamış oluyoruz. O yüce rızaya kavuşmak için kendinden vazgeçersen o halde tüm güzellikler senin için açılır ve bir gün yaptığın bir iyilik nesilden nesile “Derviş” bu duygularla yaşamış imasıyla aktarılır.

Google+ WhatsApp