
Siyaset Ekonomiyi Nasıl Etkiliyor?
Türkiye siyaseti, Ekrem İmamoğlu davasıyla bir kez daha sarsıldı. Yargı sürecinin siyasi etkileri üzerine birçok yorum yapıldı, ancak asıl mesele, bu tür gelişmelerin ekonomi üzerindeki etkileri. Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı ekonomik dalgalanmalar, belirsizliğin ve güvensizliğin ne kadar büyük bir maliyet getirdiğini gösterdi. Peki, İmamoğlu davasının ardından Türkiye ekonomisi nasıl bir seyir izleyebilir?
Ekonomi, öngörülebilirliği sever. Yatırımcılar, piyasa aktörleri ve iş dünyası, uzun vadeli planlar yapabilmek için istikrarlı bir ortam arar. Ancak Türkiye’de siyaset, son yıllarda ekonominin önüne geçen bir değişken haline geldi. Özellikle yüksek profilli siyasi davalar, yabancı yatırımcıların Türkiye’ye olan güvenini zedeliyor.
Ekrem İmamoğlu gibi güçlü bir siyasi figürün yargılanması, uluslararası arenada “Türkiye’de hukuk devleti ilkeleri zayıflıyor mu?” sorusunu yeniden gündeme getirdi. Daha önce benzer süreçler yaşandığında döviz kuru yükselmiş, borsa düşmüş ve yabancı yatırımcı çıkışları hızlanmıştı. Nitekim bu davanın hemen ardından piyasalarda dalgalanmalar gözlemlendi.
Ekonomik Veriler Ne Diyor?
Türkiye ekonomisi zaten zor bir dönemden geçiyor. Enflasyon yüksek, faiz politikaları belirsiz, döviz kurları dalgalı. Bunun üzerine bir de siyasi gerilimler eklenince, piyasalar daha da kırılgan hale geliyor.
Enflasyon: Yüksek enflasyon, alım gücünü düşürüyor ve vatandaşın cebini yakıyor. Siyasi belirsizlikler, fiyat istikrarını sağlamayı daha da zorlaştırıyor.
Döviz Kurları: Türkiye’de döviz kuru, siyasi gelişmelere karşı oldukça hassas. Yatırımcı güveni azaldığında TL değer kaybediyor, ithalat pahalanıyor ve bu da enflasyonu körüklüyor.
Borsa: Siyasi gerilimlerin arttığı dönemlerde Borsa İstanbul’da genellikle satış dalgası yaşanıyor. Bu da yerli ve yabancı yatırımcıların risk iştahını azaltıyor.
Önümüzdeki Süreçte Ne Olabilir?
Ekrem İmamoğlu davası, sadece hukuki değil, aynı zamanda ekonomik sonuçları olan bir olay. Seçim sürecine girilirken, siyasi tansiyonun daha da yükselmesi bekleniyor. Bu da ekonomideki kırılganlığı artırabilir.
Türkiye’nin ekonomik olarak çıkış yolu bulabilmesi için öncelikle güven ortamının yeniden inşa edilmesi gerekiyor. Hukukun üstünlüğü, bağımsız yargı ve demokratik süreçlere olan güvenin güçlenmesi, yatırımcıların Türkiye’ye olan ilgisini yeniden artırabilir.
Aksi takdirde, ekonomide belirsizlik devam edecek ve vatandaşın cebindeki yangın sönmeyecek. Türkiye’nin önünde kritik bir süreç var: Ya hukuk ve ekonomi arasındaki dengeyi sağlam bir zemine oturtacağız ya da siyasi belirsizliklerin bedelini ekonomik olarak ödemeye devam edeceğiz.