
Bir Bayramı Daha Geride Bıraktık: Ekonomik Bilanço Ağır
Bayramlar, birliğin ve beraberliğin en güzel anlarıdır. Ancak her geçen yıl, bu özel günleri buruk bir tebessümle uğurluyoruz. Çünkü ne yazık ki artık bayram sevinçlerinin gölgesinde, hesap kitap yaparak geçirilen uzun günler var.
Bu yıl da bir bayram daha bitti. Geride kalan yalnızca hatıralar değil; cebimizdeki eksilenler, kredi kartlarımızda kabaran ekstreler ve ekonomik dar boğazın daha da belirginleştiği yeni bir dönem...
Market raflarında her ürün etiket değiştirmişken, kurban kesen kesene... Et almanın hayal olduğu günlerden geçerken kurban etiyle tanışan çocuklar oldu bu bayram. Bir yanda sofralar donatılırken, diğer yanda bayramı borçla geçiren yüz binler...
Kimi memleketine gidemedi, kimi çocuklarına bayramlık alamadı. Uçak biletleri, otobüs fiyatları, yakıt giderleri derken memleket hasreti bir kez daha vicdani bir sızıya dönüştü. Tatile çıkan kesimin ise büyük kısmı ya kredi kartına yüklendi ya da aylarca bunun borcunu ödeyecek.
Ekonominin yükü bayramda da omuzlarda kaldı.
Artan enflasyon, eriyen alım gücü ve zamlar silsilesiyle birlikte bayramlar artık ekonomik bir lükse dönüştü. “Bayramda çocuklar sevinsin” cümlesi bile hesaba, harcamaya, hatta borçlanmaya bağlı hale geldi.
Devletin açıkladığı resmi rakamlarla sokaktaki vatandaşın hissettikleri artık iki farklı gerçeklik gibi. Evine et girsin diye kredi çekenler varken, ‘ekonomi düzeliyor’ söylemleri ne yazık ki teselli olmaktan öteye geçemiyor.
Peki ya yaz nasıl geçecek?
Bayram bitti ama yaz daha yeni başlıyor. Faturalar, okul hazırlıkları, tatil planları derken hanelerde “hesap-kitap” dönemi yeniden başlıyor. Tatile gidemeyen, çocuklarına dondurma bile alırken düşünen ailelerin olduğu bu ülkede, artık sadece bayram değil, yaz da ağır geçecek gibi görünüyor.
Bizler umut etmeye, sabretmeye alışkınız. Fakat sadece umutla değil; üretimle, adil paylaşımla, denetlenebilir ekonomiyle, israfın önüne geçilerek kurulacak bir sistemle bu yük hafifler.
Çünkü bayramlar sevinç içindir, yük değil...