CEMİL BABA
Asıl adı Cemal Kazan'dır. Ancak O, ''Cemil Baba'! olarak tanınmıştır. Cemil Baba 1912 yılında Kayseri'nin Deliklitaş Mahallesinde doğmuş, daha sonra Talas'a yerleşmiştir. 1982'de de burada vefat etmiştir. Halk arasında ''Hacı Cemil, Mavi Boncuklu Cemil Baba, Boyacı Cemil!' gibi adlarla anılan Cemil Baba evlenmemiştir. Ölesiye kadar sırtında bir boya sandığı ile dolaşmış ve çevresinde kerametleriyle tanınmıştır. Kendisine yakınlık gösteren insanlara mutlaka bir şeyler veren Cemil Baba, nasihat etmekten de geri durmamıştır. İşte onun çevresindekilere söylediği sözlerden bazıları:
''Beni benden alıp kendisine bağlayandan başkasına bağlanamam. Öyle âşık ol ki, âşıklar sana âşık olsun.''
“Zamane insanlarını cehenneme götürecek iki önemli şey var: Birisi söz söylemek. Öbürü ise yemek yemekte itiyat göstermemek.
“Bizim yakınlığımız iman yakınlığıdır. Şunun bunun yakınlık dediği sadece uzaklıktır. Bu yola girenler için tek yakınlık vardır, iman yakınlığı.”
“İnsanoğlu meleklerden çok üstün bir varlıktır. Ona bu üstünlüğü, nefs bahşediyor. Meleklerde bu yoktur. Fakat bu insanı bulmak zordur. Nerede o eli öpülesi insan?”
“Malınız-mülkünüz sizi gurura düşürmesin ki, onda dünyalık kokusu vardır. Kâinatı hükmü altında bulunduran Allah, bu eseriyle gururlanmazken, insana ne oluyor da küçük eserleriyle gururlanıyor?''
Ömrü boyunca münzevi bir hayat yaşadı. 1982'de öldüğünde 70 yaşındaydı. Talas mezarlığına defnedildi. Sevenleri daha sonra mezarının üzerine kubbesi olmayan küçük bir türbe yaptırdılar.
Minareyi Görmeseydin Aklın Başına Gelmezdi
Kayseri’nin gönül insanı Cemil Baba merhum, sabahları çarşıyı boydan boya gezermiş. Esnaflar ona saygı ve sevgi gösterirler, izzet ikramda bulunurlar, bu konuda da birbirleriyle yarışırlarmış. O sırada çarşıya yeni bir esnaf gelmiş. Cemil Baba’ya esnafın bu ilgisini yadırgamış. Cemil Baba’nın kılık kıyafetine bakmış, beğenmemiş.
“Kirlide keramet mi olur” demiş. Yüzünü başka tarafa çevirip Cemil Baba’yı görmezlikten gelmiş:
“Şu kirliye herkes Cemil Baba deyip ayağa kalkıyor” diye de esnafı ayıplamış.
O gece adam rüya görmüş. Rüyasında dört kişi bu adamı tuttukları gibi, bir Camiikebir’in minaresine, bir Kurşunlu’nun minaresine, bir Bürüngüz Camiinin minaresine çıkarmışlar ve “atalım mı aşağı” diye de adamı minareden sallandırıyormuş. Adam sabaha kadar ölüm kalım mücadelesi vermiş. Korkudan ölecekmiş neredeyse. Sabahleyin kan ter içinde uyanmış, güç bela dükkânını açmış. Bakmış, karşıdan Cemil Baba geliyor. Hemen koşup sarılmış:
“Buyur baba bir çay, bir soğukluk ikram edeyim.”
Cemil Baba, adamın yüzüne bakmadan:
“Minareyi görmeseydin, aklın başına gelmezdi?”demiş.