
Her Müslümanın Başına Dünya kadar bir mülk davası açılmış!
İkinciDünya Savaşıyıllarında Bediüzzaman Hazretleri savaşla hiç ilgilenmiyor. Malumunuz ülkemiz de bu savaşa katılmadı.” Savaşı Niçin sormuyorsun ve merak etmiyorsun?” diyen talebelerine aynen şu cevabı veriyor.” Ömür sermayesi pek azdır; lüzumlu işler pek çoktur. Birbiri içinde mütedahil(iç içe geçmiş) daireler gibi her insanın kalp ve mide dairesinden. ceset ve hane dairesinden, mahalle ve şehir dairesinden ve vatan ve memleket dairesinden ve Kürre-i Arz ve nev-i beşer (insanlık) dairesinden tut ta zihayat (hayat sahipleri)ve dünya dairesine kadar birbiri içinde daireler var. Her bir dairede her bir insanın bir nevi vazifesi bulunabilir. Fakat en küçük dairede en büyük ve ehemmiyetli ve daimi vazife var. (En küçük daire kalp dairesidir ki, manen imanın merkezidir. İmanı muhafaza eden namaz ve niyaz gibi ibadetlerdir.) Ve en büyük dairede en küçük ve muvakkat arasıra vazife bulunabilir… Herkesin iman mukabilinde bu zemin yüzü kadar bağlar ve kasırlarla müzeyyen baki daimi bir tarla ve mülkü kazanmak ve kaybetmek davası başına açılmış.(Her mümine dünya kadar bir mülk verileceğini Peygamberimiz Hz. Muhammed(SAV) hadisleriyle müjde etmişler.) Eğer iman vesikasını sağlam elde etmezse kaybedecek. Ve bu asırda maddiyunluk taunu (Materyalizm, Allah'a ve Ahirete inançsızlık hastalığı) ile çoklar o davasını kaybediyor. O büyük davayı yüzde doksanına kazandıran ve yirmi senede yirmi bin adama o davanın kazancının vesikası olan iman-ı tahkikiyi (sadece anne ve babadan duyma değil kendi araştırmak ve okumakla elde edilen kuvvetli iman sahibi olmak.) eline veren ve Kuran-ı Hakimin mu'cize-i maneviyesinden çıkan bu zamanın birinci bir dava vekili bulunan Risale-i Nur’dur.”. Evet Kuran-ı Kerimin bu asırda
harika Tefsiri olup türkçe olarak yazılmıstır.Ne kadar şükretsek azdır. Rabbim hissemizi ziyade eylesin .
Hoşçakalın.