“ DEİZM” nedir? Ne  dava ediyor?

“ DEİZM” nedir? Ne dava ediyor?


Deizm, “Vikipedi Sözlüğüne göre (yaradancılık) anlamına geliyor. Din, peygamber ve vahiy aracısı olmaksızın bireyin akıl ve gözlem yoluyla tanrıya olan inancını esas alan bir felsefi görüştür.” Diye tarif ediliyor.

“Deizm” kelimesi 17. Yüzyılda İngiltere’de kullanılmaya başlamıştır. Deizm kavramı yazılı olarak ilk kez Piere Virentin ”İnanç ve İncil öğretisi Eğtimi” adlı eserinde kullanılmıştır. Bir felsefi görüş olan “deiz’min “ ülkemiz gençlerini istikametten çıkarmak için yeni bir dini inanış gibi lanse edilmeye çalışıldığını müşahede ediyoruz. Bu amaçla misyonerlerin organizeli çalıştıkları görüşündeyim.             

Deizmin muhtevası şöyle açıklanıyor: “Evreni yaratan, işleyişi için doğa kanunlarını koyan, ayrıca insanlığa ve evrene müdahalede bulunmayan, doğruları bulması için insanlara akıl veren bir tanrı kavramını “ benimsemişlerdir.

 İlahi kavramların(ibadet ,ahiret, melek, kader, peygamber gibi) hiçbirinin deizm’de yeri yoktur.”

Müslüman  gençleri başta hedef alan bu İngiliz projesi aynen Hristiyanlıkta olduğu gibi  “Biz de Allah’a inanıyoruz. “  deyip İsa Aleyhisselamı ve Kutsal Ruh’u (Cebrail)’i  Allaha ortak koştukları gibi. Deizmde de Kainatı Allah yaratmıştır, ancak yaratıp herşeyi başıboş bırakmış ,bizim küçük aklımıza havale etmiş  safsatasını ortaya atıyorlar! Cenab-ı Allah kainatı yaratıp ,tabiata, sebeplere ve insanlara idaresini bırakır mı ? Kainat ağacının en mükemmel meyvesi olan insanı başkalarına verir mi? Rabbimiz sonsuz hayat, kudret, ilim, irade , ile görme , işitme ,tekvin (yaratma) ve kelam gibi  sıfatların sahibi  değil mi?  Bu sıfatların gereğini dünyada ve ahirette icra etmez mi? Buna kim mani olabilir? Tabiat mı, sebepler mi? Ahmak görüşlü deistler mi?

Deizm Ataizm ve benzeri inkar cereyanlarının çaresi Allah iman başta İmanın altı esasını ve İslamın

Beş şartını iki kere iki dört edercesine kati ıspat eden  Kuran tefsiri ölan “Risale-i Nur” eserleridir.  Özellikle     “ Gençlik Rehberi”,  “Ayetül Kübra” ve  “Asay-ı Musa”ile  “Haşir Risalesi” gibi  eserleri bir an önce İlk – orta ve lise ile üniversiteli gençlere yardımcı ders kitabı olarak ulaştırmaktır. Bu görev öncelikle Milli Eğitim Bakanlığımızın,  koordineli olarak  Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığımızın hizmet sahasına girmektedir.  İnşallah gençlerimiz inançsızlık ve yanlış itikat çıkmazından kurtarılırlar. Ruhen ve manen huzura kavuştururlar. Üstad bediüzzaman konunun önemini bakınız nasıl ifade ediyor! ”Bu hizmete karşı şeytan-ı racimden başka  hiç kimsenin mümin olsun, kafir olsun,sıddık olsun, zındık olsun karşı gelmeye hakkı yoktur. Çünkü imansızlık başka şeylere benzemiyor. Zulumde fıskta(günah, günahkarlık) kebairde(büyük günahlarda)birer menhus(kötü, çirkin) lezzeti şeytaniye bulunabilir. İmansızlıkta hiçbir cihet-i lezzet yok. Elem içinde elemdir, zulmet içinde zulmettir, azap içinde azaptır.”(Mektubat,BediüzzamanSaid  Nursi, 16. Mektup,sayfa 98) Konu siyasi bir mesele olmaktan çıkıp milli bir mesele haline gelmişse tüm siyasi görüş  sahiplerinin el birliği ile bu konuya çözüm üretmeleri gerekmez mi? Konu ihmal edilmeyecek bir konudur.

Yusuf İslam’ın’(Cat Steven):” Ben Müslümanların davranışlarından yola çıksaydım. Müslüman olmazdım . Ben Kur’andan ve Peygamberimizin (ASM) hadisi şeriflerinden yani yazılı kaynaklardan; kitaptan öğrenerek müslümanlığı seçtim.” İtirafını esas alan ”Deistler”  dini konularda yeterli ve gerekli bilgileri olmayan yahut islamın özünden alamamış genç kardeşlerimizi hedef almaktadırlar.

  Gençlerimizi çevrelerindeki müslümanların şahsi hatalarından dolayı İslamı ve Müslümanları  tenkit edip, islamdan ve islami değerlerden uzaklaştırıp  emellerine ulaşmış oluyorlar. Her kişi yanlış yapabilir! Peygamberimiz Hz. Muhammedi (ASM) örnek alıp kendimiz ona göre islami  yaşantımızı tanzim etmemiz gerekmez mi? Asr-ı Saadetin güzelliklerini ve özelliklerini görmemiz ve göstermemiz icap etmez mi? Çevremizde benim gibi kırık dökük müslümanlara bakıp İslamiyet budur. Bu şahsın tüm davranışlarıdır. Diyebilir miyiz? Bu anlayış sahipleri baştan kendileri kaybetmiş olurlar. Öncelikle bu  dinin ana kitabı olan “Kur’an ne diyor?” Kur’an tefsirlerinden özellikle Risale-i Nur’lardan  okumak gerekir..Tevhid bahsini 22. Söz’den, Öldükten sonra diriltilme konusunu, (Haşir Risalesi) Onuncu Söz’den okumak gerekir. İslamın ve Kur’anın ahlakını yaşayan Hz Muhammed (ASM) hadislerinden , Kütub-u Sitteden(Meşhur altı hadis kitabından)19. Mektup ‘tan  okumak gerekiyor!” Peygamberimiz (ASM) Hangi konuda”Neler söylemiş? Neler yapmış?” öncelikle ona bakmak gerekiyor.

 İslamın özüne inmeyen,  müslümanların” dini “ menfaat için kullandıklarını zanneden bir anlayış,  ölçü olabilir mi? Özellikle toplumumuzda laiklik maskesi altında  dini eğitimin özünün  (iman hakikatlarının) yeteri kadar İmamhatipler dahil verilmeyişi, islamın özünü alamayan, islamı kaynağından araştırıp bulamayan gençlerimiz arasında her türlü islam dışı fikirlerin yayılmasına zemin hazırlamaktadır.. Nefsin hoşuna giden ve tüm sorumluluktan kolayca kaçmak isteyenlerin sığınacağı yerler, gerçek manada hiçbir zaman saadet ve huzur getiremez .Akıbeti düşünmeyenler için  kaçamak alanlarıdır. Geçici muvakkat sorumluluktan kaçıp, büyük ruhi bunalımlara, manen çıkmaz sokaklara  girmek çözüm değildir. Gençlik damarı akıldan ziyade hissiyatla hareket etmektedir. Dikkat edelim geçici dünya hayatımızın yanlışlıkları bizim sonsuz Cennet hayatımızı mahvetmesin!

Deistlerin  hilesi; Genç kardeşlerimizi; “Biz de Allah’a inanıyoruz, Allah kainatı yaratıp bırakmış(Haşa), her konuyu biz aklımızla hallederiz.” Anlayışını  ileri sürmeleridir.

Evvela  akıl şu dünyada  neleri çözebilir? Bir düşünlim;   ” Bir harf katipsiz olmaz, bir iğne ustasız olmaz.” ise şu muhteşem kainat,  , şu mükemmel dünya, şu şuurlu insan , hayvanlar ve bitkiler ustasız, yaratansız olabilir mi? Akılla şu kainatı yaratan bir yaratıcıyı bilebilir ve bulabiliriz. Ancak ”Rabbimiz bu kainatı niçin yaratmış? İnsanoğlunu niçin göndermiş? Yaratıcımızın vasıfları (Sıfatları  ve isimleri) nelerdir? Bizden ne istiyor? Hangi davranışlarımızdan razı olur? Hangilerinden olmaz? Onun verdiği maddi ve manevi nimetlere (Hayat ve tabiat dahil) nasıl teşekkür edebiliriz(Nası,l ne şekilde)?BU soruların cevabı bir peygaberin gönderilmesi ve o peygambere diğer insanlardan farklı olarak mu’cizelerin ve en büyük mucize olan son mesajın (ilahi kitabın) verilmesiyle mümkündür. İşte en son ilahi mesaj olan “Kur’anı Kerimimiz” Alemlerin Rabbi olan Allah tarafından Cebrail isimli en büyük melek vasıtasıyla Peygamberimiz Hz.MUhahammed’e (ASM)  gönderilmiş olup kıyamete kadar geçerli olup Rabbimizin koruması altındadır. Elhamdülillah.

Kainatın ve insanın yaradılışının asıl sebebi;O kudret sahibi ezel ve ebede hükmeden Rabbimizin Hadis-i Kutsi’sinde açıklanmıştır. Hadis-i Kutside ne buyuruyor?  “Ben gizli bir hazineydim ,bilinmek istedim. Mahlukatı yarattım(Bitkiler hayvanlar insanlar cinler ve melekler gibi). ” Peki Rabbimiz bu gerçekleri nasıl bildirecek? Seni Vali huzuruna davet etse, kendisi doğrudan mı gelir? Yoksa bir mesajla, bir postacı vasıtasıyla davetiye mi gönderir? Elbette ezel ebed sultanı Rabbimiz Peygamber olarak seçtiği kullarına meleklerle (Cebrail aleyhisselamla ) mesajını bildirecektir. Rabbimiz en büyük mucize olan Kur’an-ı Kerim’ini en son Peygamberine Hz. Muhammed  ’e(ASM)gönderecek. Hatta ona Mİ’rac mucizesiyle kendisini  gösterecek(Otuz birinci Söz’ Miraç risalesine bakılabilir.)tir. Yine Peygamberimize(ASM)  dinin hakikatlerinden Cennet ve  Cehennem’i gösterecektir. Diğer peygamberlerle görüştürecek ve insanlar Allahı(Celle Celaluhu) tanırsa ne gibi saadete erecekleri ,şayet tanımassa ne gibi mahrumiyetlere katlanmak zorunda kalacaklarını tarif edecektir. İnsanların o peygambere inanmaları içinde mucizeler verecek ki insanlar tereddütsüz inansınlar. Bu durumda melekler, kitaplar ,mucizeler ve ahiret gününe iman ile peygamberlere iman gerekiyor.Hoşça kalın.

Google+ WhatsApp