
İllüzyon Dünyası
ayatın içinde herşeyi dalga misali yaşar insan... Geçmişten günümüze toplumsal olarak dar geçitler den geçildi.
Maddi manevî kültürel değişimler içerisinde bâzen krizlerle bazen kaos üzerinden sıkıştık, bu dalgalanmalar gelişime katkı olsa da psikoloji olarak çok etkilemiştir.
İllüzyon içerisinde kalan her insan, korkular kaygılar,kıtlık bilinci, güvensizlik, aidiyet duygusu ile kendi içinde savaş vermeye başlıyor
Yıllarca felsefe bilim alanında yapılan çalişma larda Freud, Durkheim,Weber gibi isimler insanın içsel ve dışsal etkenlerden oluştuğunu şekil aldığını ortaya koymuşlardır.
Dişarıda olan her etkileşim içerideki gelişimin start düğmesi dir. Ailede yaşanan her sorun n topluma bir sorun ve toplumsal gelişim de yine insanın en önemli gelişim sahası olmuştur
İllüzyon dünyasında hiçbir şey göründü ğü gibi değildir bazen yaşanan şey iyi'ki dedirtir, her kaostan fırsat çıkar yeterki sakinlik için'de rasyonel kalmayı başaralım.
Herşey bir yanılsama, zihinde nasıl şekillendirirsek hayatı da öyle yaşarız. Güzel ve temiz niyet le yapılmış her hareket geleceğe atılan bir tohumdur
Semra şahin
[16:34, 24.04.2025] Ülkü Vural: 23 Nisan: Çocuk Kalbimize Dokunan Bayram
23 Nisan geldiğinde içim bir başka kıpır kıpır olur. Sokaklar bayraklarla donanır, çocukların sesleri yankılanır, sanki gökyüzü bile daha bir parlak olur o gün. Çünkü bu bayram sadece çocukların değil, hepimizin bayramı. Atatürk’ün bize bıraktığı en özel armağanlardan biri.
Düşünsenize… Bir lider var, savaşlar görmüş, zorluklar yaşamış, ülkesini ayağa kaldırmış ama yine de en çok çocuklara inanmış. Onlara güvenmiş, demiş ki: “Gelecek sizindir.” Ve sadece sözde kalmamış, bu özel günü bizzat onlara armağan etmiş. Dünyada eşi benzeri yok. Bu, Atatürk’ün kalbinin ne kadar yumuşak, vizyonunun ne kadar geniş olduğunu gösteriyor bize.
Ben her 23 Nisan’da içimdeki çocuğa biraz daha sıkı sarılırım. O günkü heyecanımı hatırlarım; okuldaki gösterileri, hazırlık stresini, annemin ütülediği bayramlık kıyafetleri, saçlarımın özenle taranışını… Ve sonra bir bakarım, şimdi aynı heyecanı kendi çocuklarım yaşıyor. Bu da demek ki bayram sadece bir gün değil; kuşaktan kuşağa akan bir sevgi zinciri.
Atatürk’ü sevmek bence sadece onu anmakla değil, onun bıraktığı mirası yaşatmakla olur. Çocuklarımıza güvenmekle, onları dinlemekle, değer vermekle olur. Çünkü o en çok da bunu istedi bizden.
Canım Atatürk, iyi ki vardın… İyi ki varsın. Ve çocuklar… Bu güzel ülkenin en renkli çiçekleri… Bayramınız kutlu olsun! İçinizdeki neşeyi hiç kaybetmeyin.