
GERÇEKLİĞE UYANMAK
Merhaba sevgili okurum ,
Sabahları gözlerimizi açtığımızda, çoğu zaman uyanmış olduğumuzu sanıyoruz. Oysa insanın gerçek uyanışı, göz kapaklarının değil, bilincinin aralandığı yerde başlar. Dünyanın gürültüsü azalınca; içimizde saklı, bizi bize çağıran o ince ses duyulur: “Gerçeğe hazır mısın?”
Gerçeğe uyanmak, bazen bir kırılma, bazen bir vedadır. Kendini kandırdığın cümlelerden çıkmak, ertelediğin yüzleşmelerin kapısını sessizce açmaktır. Kimse duymadan, kimse bilmeden, kendi özüne itiraf ettiğin o an; işte uyanış tam oradadır.
Çünkü uyanmak her zaman ışıklı değildir. Karanlığı fark etmek de bir uyanıştır. Kendi karanlığını sahiplenebildiğinde, başkalarının gölgelerine takılmayı bıraktığında, hayatın senden götürdüklerini değil, sana anlatmak istediklerini duyabildiğinde… işte o zaman “gerçek” kendini gösterir.
Uyanış, insana önce sarsıntı getirir. Eski kalıplar çatırdar, öğretilerin yetersiz kaldığını fark edersin. Bir zamanlar seni koruduğunu düşündüğün savunmalar, artık nefesini daraltır. Ve bir gün, hiçbir şey yapmazken bile içinden bir cümle yükselir:
“Ben artık böyle yaşamak istemiyorum.”
Aslında o cümle bir bitiş değil; yeni bir başlangıcın kapısıdır.
Gerçeğe uyanmak, kendini cezalandırmak ya da kusur aramak değildir. Tam aksine, kendi içindeki hakikati onurlandırmaktır. “Ben buyum ve değişime açığım” diyebilmek, insanın kendine tanıdığı en büyük armağandır.
Hayat bazen insanı sıkıştırır; çünkü yeni bir alana doğum zamanı gelmiştir. Tıpkı toprağın çatlayıp filize yer açması gibi… bilinç de eskiyi kırıp yeniyi çağırır. Direnirsen yorulursun. Kabul edersen genişlersin.
Bugün belki de kendine tek bir soru sorabilirsin:
“Ben neyi görmekten korkuyorum?”
Cevap geldiğinde, onları suçlamadan, kaçmadan, yargılamadan kabul et. Çünkü hakikat seni asla küçültmez; sadece olduğun yere dürüstçe ışık tutar.
Ve unutma…
Gerçeğe uyanmak bir varış değil, bir yolculuktur. Her adımda yeni bir kapı açılır, her kapıda yeni bir sen ortaya çıkar.
Belki de uzun zamandır aradığın şey, zaten içindeydi. Sadece uykudaydı.
Bugün kendine nazikçe şöyle fısılda:
“Artık görüyorum.”
İşte o anda, uyanış başlar.
