YALANDAN İNSANLAR

YALANDAN İNSANLAR


Hepimiz bir çok ilişkinin içerisindeyiz.

İş, aşk, dostluk, çocuk yetiştirme, ortaklık vb. sayamayacağımız onlarca ilişki yaşıyoruz. Hepsinin tek anlaşım ve anlatım şeklidir iletişim.

İletişim konusunda ne kadar başarılıyız. Ne kadar anlatabiliyor ya da anlaşılıyoruz.

Herkes ve her insan kendince haklı. 

Günümüzde güvenin yok olduğu, samimiyetten uzak, insanların kendi olmadığı büyük bir çoğunluk var. Bu çoğunluk başlayacak ya da devam eden bir çok ilişkiye ayna tutuyor. İnsanlar anlatmaktan çok anlaşılmayı istiyor. Kimse, karşı tarafa ne istediğini, neler beklediğini, nasıl bir ilişki düşlediğini anlatmıyor. Anlatmayan ise anlaşılmak istiyor. O kadar çok yaşanan olumsuz olaylar varken bilinçaltımıza yerleşmiş onca şahit olduklarımız mevcut ilişkilerimizde istemsizce soru işaretleri oluşturuyor. 

Sanırım bunca örnekler varken anlatmadan anlaşılmak istemek ise ilişkiyi kaosa itiyor. Ve farkında olmadan bitişe yaklaştırıyor. 

Nasıl bir ilişkiye başlarsanız başlayın. Ne istediğinizi neler beklediğinizi anlatın.

Anlatın ki anlaşılan siz olun. Aksi halde anlatmadan anlaşılmayı beklemek hüsran getirir. 

Kendimiz olamadığımız, kaybetme korkusundan onlarca kılığa girdiğimiz, yalanlarla ilişkiyi ayakta tutmak sadece bitişi erteler. 

Yalan; sebebi ve sonucu ne olursa olsun zafer kazandırmaz. Belki dürüstlük etrafınızda bulunan insanları azaltabilir ama kaybettirmez. Doğru insanlar sizin yanınızda olurlar.

Siz olduğunuz gibi tanırlar ve saygı duyarlar.

Karşı tarafa iyi görünmek için gizlediğimiz, sakladığımız onlarca yaşam ve düşünce var. Sanıyoruz ki bunlar hiçbir zaman açığa çıkmaz ve yalanlarla gizlenir.

Asırlardır dillerden düşmeyen “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” söylemi bunun çok güzel örneği. 

Bir çok ilişki yalanlarla biterken ve onlarca şahit olduğumuz olaylar varken insan neden halen yalan söyler ?

Nedir O’nu yalana iten ?

Yalan, kazanç getirir mi ?

Uzayan giden onlarca soru doğurur hayat.

Açığa çıkan yalanlar sahibini mahcup etmez mi ?

Utandırmaz mı ?

Çoğunuzun aklından geçen “Yüz yok utanmazlar” söylemini duyar gibiyim. 

 

Sıkıştığımızda, korktuğumuzda ya da çaresiz kaldığımızda sığındığımız en kolay ifade şeklidir yalan. Yalan, bir sır değildir. Doğru zamanı bulduğunda elbette ki açığa çıkar. Mahcup olan utanan siz olursunuz. Size duyulan güven yok olur, samimiyetsiz ve kişiliksiz olursunuz.

Doğru bildiklerinizi savunun; belki az kişi sizi haklı bulur ama etrafınızda samimi insanlar olur.

 

Hayatınızın hangi karanlığında olursanız olun, yolunuzu asla bir yalanla aydınlatmayın. Çabuk söner ve sizi daha fazla karanlığa iter. İşler çıkılmaz bir hale girer.

Özelikle son zamanlarda fazlasıyla samimiyetsiz, kendi olmayan ama kendi gibi davranan.

Yaşamak istediklerini yaşıyor gibi anlatan.

Hiç yüzü kızarmadan ve sıkılmadan yalanlar da boğulan insanlarla aranıza mesafe koyun. Birlikte geçireceğiniz zamanlar, zaman sonra hayal olur.

Gerçekten uzaklaşmadığınız, kendiniz olduğunuz, samimi insanlara çıksın yolunuz.

Doğruluk fenerdir her karanlığı aydınlatır.

Aydınlık güzel günlere

Saygılarımla.

Google+ WhatsApp