BİR TEŞEKKÜR ALALIM...

BİR TEŞEKKÜR ALALIM...


Yapmadığın,yapamadığın yada bazen yaptığın ama seni mutlu etmeyen şeyler yüzünden gözünü kapatıp saatlerce yatağın içinde döndüğün oluyor mu? seninde benim gibi.         

Evet hayatta pek çok seçim yaptık ve bazıları doğru iken belki benim ki gibi pek çoğu yanlış ..Hayatımıza aldığımız insanlar,iş okul,yaşam tarzı vs… uykuları kaçıran etkenler değimli bunlar…

Teşekkür ederim” deme cimrisi olan tek kişi umarım yalnız benim; ancak yalnız ben olmadığımı da biliyorum. İnsanların söylemesi zor kelimelerin başında “Teşekkür Ederim” geliyor. Bir diğer kelime de “Özür Dilerim.” Biz ilki olan “teşekkürler” veya “teşekkür ederim” güzelliğiyle başlayalım:

Geçenlerde kendime bugüne kadar hiç teşekkür etmediğimi fark ettim.

Çayı getiren garsona etmişim, yol tarif eden esnafa etmişim, iltifat edip yanağımı kızartana etmişim.

Kendime bir teşekkürü çok görmüşüm. Hiç etmemişim. Şikayet etmişim.

Kendime kendimi şikayet etmişim bol bol.

Geceleri, o gün yaptığım irili ufaklı hataların çivilerinde uyumuşum.

Uyumadan dualarda herkese ve her şeye teşekkür etmişim, kendimi atlamışım.

Sanki bensiz bütün bunlar yaşamak mümkün olurmuş gibi.

Kendimizi eleştirmeyi sevip, övmeye uzak durmamız belki de milyon yıllık bir düşünce sisteminden.Sürekli bir düzeltme ve çekidüzen verme üzerinde odağımız.Neyimiz yok, neyi yapamadık, o işi niye kıvıramadık...Bunlar meşgul ediyor kafamızı.Sanki hayatta kalmak ayakta kalmak demekmiş gibi. Değil ki.Hayatta kalmak yaşadığımız her gün bazen üzerinde hiç düşünmeden yapıverdiğimiz şey.Ayakta kalmaksa bir mücadele.Hayattayken, ayakta kalmak da var, yere kapaklanmak da.Kapaklanmayı tanımayan, kalkmayı öğrenemez.

Kapaklanmamak için yürürsen, yoldan bir şey anlar mısın? Yürüyebilmeye teşekkür eder misin? Sevgili benciğim...Bugüne kadar bana yaşattığın bunca güzellik için teşekkür ederim.

Zor günlerimde ‘geçecek canımın içi, geçecek merak etme’ diye gözlerimin içine bakıyorsun aynadan.Bazen sana inancımı kaybettiğimde, küsüp sırtını dönmüyorsun.

Baştan almayı biliyorsun sen.Bana hep güzel kitaplar okuyorsun, beni çok sevenlerle yaşıyorsun, bana şarkılar söylüyorsun.Beni yazıyorsun. Yazmadan bazen duyamıyorum kendimi.Belki de insan kendini sadece okuyabiliyordur da duyamıyordur. Sesli günlük olur mu?Yine de bunca ses içinden, sesimi ip gibi incecik aktığı günlerde bile, bana duyurduğun için çok teşekkür ederim.Hakkımda denilen her şeye inanmadığın için.Aynada beni görüp beğendiğin için.Yolumdan saptığımda uyardığın için çok teşekkür ederim sana.

Karanlık günlerde, o derinlerdeki balıklar gibi ne yapıp edip, fenerimizi yakıp yol aldık seninle.Derin nefeslerdi tek çıkış yolumuz.Elimi tuttun. İyi ki iki elim var, el ele tutuşabiliyoruz.

Sen benim dirayetim ve kifayetimsin.Tek bir gün bile başkası olmayı düşlemedim.

Yine gelsem yine ÜLKÜ olur, yine dizlerine kapanıp, sana bütün bu yaşattıkların için teşekkür ederim.Yaptığın tüm delilikler, saptığın tüm alışılmadık yollar ve aldığın tüm riskler beni ben yaptı en nihayetinde.

Hep bildik biz çünkü seninle: Limanda durup, kaderinin rüzgarlarına yelkenlerini açmayan yaşamış olmaz. Sadece hayatta olmuş olur.Beni yaşattığın için çok teşekkür ederim sana.

Google+ WhatsApp