ŞİDDETE KARŞI BİRLİK ZAMANI
Dün, 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günüydü. Bu anlamlı gün, kutlama kadar bir farkındalık çağrısına da dönüşmeli. Çünkü maalesef hala, kadınların temel haklarının gasp edildiği, şiddetin gölgesinde yaşam mücadelesi verdiği bir dünyadayız.
Kadına yönelik şiddet, fiziksel, psikolojik, ekonomik ve cinsel boyutlarıyla sadece bireysel değil, toplumsal bir sorun. İstatistikler ürkütücü: Her üç kadından biri hayatının bir döneminde şiddete maruz kalıyor. Bu tablo, sadece kadınların değil, tüm toplumun utancıdır.
Bugün kadınlar, yalnızca birey olarak değil, toplumun yapı taşı olarak da varlıklarını sürdürüyorlar.
Peki Şiddeti Nasıl Sonlandırabiliriz? Asıl cevap bekleyen soruda bu.
Toplumda kadın ve erkek eşitliği bilincini çocuk yaşta aşılamak zorundayız. Eğitimde cinsiyet eşitliği odaklı müfredat geliştirilmelidir.
Şiddet uygulayanlara yönelik yaptırımlar artırılmalı, koruyucu yasalar etkin bir şekilde uygulanmalıdır. İstanbul Sözleşmesi gibi uluslararası anlaşmalar yeniden sahiplenilmelidir.
Kadına yönelik şiddeti görmezden gelmek, sessiz kalmak suç ortaklığıdır. Her birey, şiddete tanık olduğunda tepki vermeli, ilgili kurumlara destek olmalıdır.
Kadınların ekonomik özgürlüklerini kazanmaları ve sosyal hayatta güçlenmeleri için devlet ve toplum destek mekanizmalarını artırmalıdır.
Esasen Kadına yönelik şiddet yalnızca kadınların meselesi değildir; bu, insanlık onuru ve adalet mücadelesidir. Şiddetsiz bir dünya, ancak kadınların eşit ve özgür bireyler olarak var olduğu bir toplumla mümkündür.
Kadın haklarını savunmak bir seçenek değil, bir zorunluluktur. Çünkü biliyoruz ki, kadın güçlü olduğunda toplum da güçlü olur. Şiddetin son bulduğu, eşit ve adil bir dünya hayaliyle, bugünü bir milat yapalım. Artık şiddete sıfır tolerans gösterelim. Çünkü her kadın, güven içinde ve onuruyla yaşamayı hak eder.
Esen kalın…