İNSANLIK SINIFTA KALDI
Dünyanın her köşesinde yankılanan bir gerçek var: İnsanlık sınıfta kaldı. Bunu bazen bir savaşın ardından, bazen bir doğal afetin acı bilançosunda, bazen de bir bireyin görmezden gelindiği anlarda fark ediyoruz. Her seferinde aynı soruyu soruyoruz: İnsanlık bu kadar mı zayıf?
Sabah Ülkü Vural ile gazete programını sunarken, dikkatimi çeken bir haber oldu. Hatta bu günkü köşe yazımında ana temasını oluşturdu.
Olay Antalya’da yaşandı. 49 yaşındaki talihsiz adam ailevi sorunları dolayısıyla evsiz kaldı ve elinde bir poşetle sokaklarda yaşamaya başladı. Acı son onu, 3 gündür kendisine yatak olan bank üzerinde yakaladı. Talihsiz adam üzerindeki ıslak kıyafetleri ile ölü olarak bulundu.
İşte köşe yazımın başlığında “insanlıkta sınıfta kaldık” derken kastım tamda bu konu oldu.
3 gün boyunca o vatandaş maalesef orada yaşam savaşı verdi ancak kimse onun sessiz çığlılığına kulak vermedi ve ölüm onu kör, sağır ve dilsiz olan kalabalık arasında yakaladı.
Dünyayı güzelleştiren değerler; empati, adalet, merhamet ve paylaşımcılıktır… Ancak, bu değerler birer ilke olmaktan çıkıp birer slogan hâline geldi. Modern hayatın hızı, rekabetin acımasızlığı bu değerleri gölgede bıraktı. Görüyoruz ki, insanlık sınavını sadece “büyük olaylarda” değil, gündelik hayatta da veremiyor.
Bir metro istasyonunda yere düşen birini kaldırmaya üşeniyoruz. Sokakta üşüyen bir çocuğun yanından geçip gidiyoruz. Komşumuz açken tıka basa sofralarda doyuyoruz. Şikâyet etmek kolay, ama aynaya baktığımızda çözümün parçası olmayı çoğu zaman unutuyoruz.
Bugün insanlık sınıfta kaldı diyoruz, peki yarın? Herkesin kendi dünyasına çekildiği, yalnızlığı ve çaresizliği çoğalttığı bir dünyada yaşamak istemiyorsak, değişim bireyden başlamalı. Küçük bir adım bile büyük farklar yaratabilir. Tanımadığınız birine gülümsemek, bir dostunuzu dinlemek, ihtiyacı olana yardım etmek… Belki o zaman insanlık, kaybettiği vicdanını yeniden bulur.
Sınavı geçmek hâlâ mümkün. Ama bunun için başkalarını değil, önce kendimizi değiştirmeliyiz. Çünkü insanlık dediğimiz şey, her birimizin küçük eylemlerinden oluşur. Belki de, sınıfta kalmaktan kurtulmanın ilk adımı, gerçekten bir şeyleri değiştirmek istemektir.