Metin Uca  neleri düşündürdü?

Metin Uca neleri düşündürdü?


Metin Uca’yı ülke televizyonlarından sabah haberlerini sunan bir sunucu olarak tanıdım. Ancak programlarında ve her yorumunda müstehcenlikle beraber mensubu olduğu siyasi partinin bir sözcüsü gibi değerlendirmeler yaptığından tarafımdan tercih edilmeyen programlar  arasında kaldı.

Son günlerde,medya’da gündem olan onun  vasiyeti oldu.Vasiyetinde :”Cenazesinin yakılıp küllerinin İstanbul Boğazına, savrulmasını “ istemiş.” Budistlerin ve bazı Hıristiyanların tercih ettikleri bir vasiyette bulunmuş. ”Budistler  insanlar öldükten sonra ruhun çıkmadığına inanıp cesetleri ruh çıksın diye törenle yakıyorlarmış.”(1) Halbuki İslamiyette insan  “Kerim” (İkram ve ihsanı bol olan)bir zatın   şerefli bir misafiri olduğu için cenazesi de özen gösterilerek toprağa defnedilir. İnsandan ruhun çıkmasıyla kalp ve beyin fonksiyonları durup, ceset soğur ve kaskatı kesildikten sonra çürümeye mahkum olur.Ta kıyamet koptuktan sonra tekrar dirilişe kadar. Kabir hayatının devamı ruhla ilgilidir ve ruh ölmez. Peygamberimiz(SAV)  “ Uyku ölümün küçük kardeşîdir. ” Buyurmuşlar.Kabir kişinin dünya hayatındaki imanına ve kulluğuna göre Peygamberimizin(SAV) tabiriyle: “Ya Cennet bahçelerinden bir bahçe veya Cehennem çukurlarından bir çukurdur.” Elhamdülillah ,İslamın Tevhid inancına göre Ahiretin varlığı kesin  ve kati olduğu gibi,kıyamet koptuktan sonra tüm insanlığın diriltilip hesaba çekilmesi ve inanaların ebedi Cennetlere ,Allah'a şirk (Ortak )koşan ve Ahirete   inanmayanların ebedi Cehenneme gireceği bir gerçektir..”Bütün insanlığın tekrardan dirilişi sonsuz kudret sahibi Rabbimizin kudreti karşısında  bir nefsin diriltilmesi gibidir”. Bunu bir misalle açıklayalım:Güneş çıktıktan sonra yeryüzünde ha bir ağaç ha bir tirilyon ağaç olmuş, güneş için farkeder mi? Rabbimizin  yaratması temsilde hata olmasın hiçbir engelin olmadığı güneş gibidir.

Metin Uca’nın vasiyeti Allah'a ve ahirete imandan habersiz bir insanın son isteklerini çağrıştırıyor! İnsanın tesadüfen amaçsız başıboş yaratıldığını zannetmek! Halbuki sonsuz kudret sahibi Rabbimiz bizi bir damla suyun(meninin) milyonda birinden, bir zigot hücresinden halkettiğini unutmamak gerekir..İnsanın cesedi ateşte yansa da ,suda boğulsa da veya fırtınada kaybolsa da kainat içinde olduğundan, nerede olursa olsun kıyamet kopmasıyla birlikte bir anda “Ol”emriyle huzura getirebilir. Rabbimizin kudreti bir anda hepimizin hesabını görebilir, bir kudrettir.Şu satırlar bu konuda ne kadar anlamlıdır:

“Kendine güvenen ve (dünyayı)ebedi zanneden mağrur insan, zevale mahkumdur;süratle gidiyor.Hane-i İnsan olan dünya ise zûlümat-ı ademe(yokluk karanlıklarına) sukut eder. Emeller bekasız elemler ruhta baki kalır…Eğer sen fani vücudunu o vücudu sana veren Hâlıkın yolunda feda etsen ,bal arısı gibi olursun,hadsiz bir nuru vücut bulursun.Hem feda et,çünkü şu vücut sende Vedia ve emanettir.”(2)

Rabbim cümlemizi imanla yaşayıp ,emanete sahip çıkan ve şehadetle, şehitlik mertebesine vasıl olan  kullarından eylesin.Amin. Hoşçakalın.

Google+ WhatsApp