Ülkemizde kanunlar, toplum vicdanı ve anayasa hükümleri yok sayılarak millet iradesinin hiçe sayılarak ayaklar altına alınması ile yapılan 28 Şubat 1997 postmodern darbesinin üzerinden 26 yıl geçti.

Ordu kullanılarak ABD ve AB'nin desteğini alarak millete karşı yapılan darbenin silinemeyen bazı izleri hala milletin içini acıtmaya devam ediyor. Ordu, sermaye, sivil toplum, basın, siyaset ayaklarının destekleri ile iradenin sahibi milletin seçtiği iktidara karşı yapılan darbe döneminde mütedeyyin insanlar kamu görevinden uzaklaştırıldı, bankaların içi boşaltılarak yandaşlara peşkeş çekildi, imam hatip ve meslek liselerinin üniversiteye girişleri engellendi. Mütedeyyin asker personel hukuk çiğnenerek uyduruk kararlarla görevden uzaklaştırıldı. On binlerce üniversite öğrencisi başörtü yasağı ile okullarından uzaklaştırıldı. Toplumdan 6 milyon oy alan iktidarın büyük ortağı Refah Partisi uyduruk yorumlar ile kapatıldı. Küçük ortak Doğru Yol Partisi parçalandı, ülkede hukukun ve insan haklarının hiçe sayıldığı kara bir dönem başladı.

Bazı aktörleri tarafından bin yıl süreceği iddia edilen 28 Şubat darbe döneminin hukuksuzlukları ve açtığı yaralar 2000'li yıllardan sonra başa geçen iktidarlar döneminde sarılmaya çalışıldı. Bu dönemde imam hatip liseleri, meslek liseleri ve Kur'an kurslarının mağduriyetleri giderildi, askerden atılan kamu personeli tam olarak hakları iade edilemese de kamu kurumlarına yerleştirildi, sivil toplumunda katkıları ile tüm kamu kurumlarında başörtü yasağı kaldırıldı, sermaye kesimindeki ayrımcılık kaldırıldı, başörtü ile milletvekili olmanın yolu açıldı.

Toplumu rahatlatan 28 Şubat darbe dönemi yaralarının sarılması ile ilgili bu icraatların yanında ne yazık ki hala çözüm bekleyen, umutları boşa çıkaran, yapılamayan, gönülleri buruk bırakan beklentiler de devam ediyor. Darbenin 26. yılına girdiğimiz şu günlerde hala darbe döneminde genelkurmayda yapılan birifinglerde verilen emirlerle emir kulu hakim ve savcıların hukuku yok sayarak mahkum ettiği insanların önemli bir kısmının yeniden yargılanma talepleri göz ardı edilerek ömürleri hapislerde çürümeye devam ediyor. Darbeyi yapanların yaşlılık gerekçe gösterilerek adli tıp ve Cumhurbaşkanı kararıyla hapisten serbest bırakıldığı bugünlerde masum insanların 26 yıldır devam eden hapis süresi 28 Şubat'ın bitmediğinin ispatı olarak canımızı yakmaya devam ediyor.

Darbeye destek veren basın, sivil toplum, sermaye ve siyaset ayağından da ne yazık ki bugüne kadar hukuk önünde hesap sorulamadı.

MAZLUMDER Kayseri Şubesi olarak çağrımız ülkemizde kara ve hukuksuz bir dönem olan, üzerinden 26 koca yıl geçen 28 Şubat 1997 postmodern darbe döneminin tüm izlerinin silinerek mağdurların beklentilerinin karşılanması için çoğunluğu 28 Şubat dönemi mağduru olan Cumhurbaşkanlığı ve TBMM'yi hiç zaman geçirmeden harekete geçmeye davet ediyoruz.