Makyajlı çoğulculuk…

Makyajlı çoğulculuk…


TÜRKİYE’nin gündemindeki önemli konulardan biri de “erken seçim” tartışmaları. Ancak bu tartışmaların bir ayağında yeni kurulan partiler var; Gelecek Partisi ve Deva Partisi.

Bilindiği üzere Gelecek Partisi’nin kurucu başkanı Ahmet Davutoğlu; bir zamanlar başbakandı. 

Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA)’nin kurucusu ise Ali Babacan; en uzun süre (13 yıl) çeşitli bakanlıklarda bulunmuş bir isim. 

Geçen hafta içinde Gelecek Partisi İl Başkanı Avukat Zülküf Arslan benim de yönetim kurulunda bulunduğum Gazeteciler Cemiyeti’ni ziyaret etti. 

Konuşmasının içerisinde en dikkat çeken nokta, bir basın mensubu arkadaşımızı; “Kayseri’de teşkilâtlanma konusunda sorun yaşıyor musunuz?” sorusuna verdiği yanıt oldu. 

Arslan, “Türkiye’de olduğu gibi Kayseri’de de teşkilâtlanma konusunda sorun yaşıyoruz. Bir ilçe başkan adayımız, işten atılmakla tehdit edildiği için geri çekildi.”

Arslan’ın söylemi yerel basında birkaç gazete ve televizyonda ancak yer bulabildi. 

Hoş, ulusal (!) diye nitelediğimiz ancak adeta İstanbul yerel basını gibi çalışan medya kuruluşlarında da çok yer almıyorlar zaten. 

DEVA Partisi için de durum aynı. 

Yerel basın demokrasinin garantisidir”, denmesi işte bu yüzden boşa değil. 

Ancak yazımızın konusu bu olmadığı için burayı geçiyorum. 

Varsayalım, yeni kurulan partiler tüm medya kuruluşlarında yer bulabilseydi (ki zaten bulmalı), biz farklı şeyler duyacak mıydık? İşte merakım bu yönde…

Dediğim gibi yeni kurulan partilere dair haberleri sayıları oldukça az olan birkaç TV kanalı ve gazete dışında pek göremiyoruz. 

Ancak karşılaştırma yapılırsa Babacan’ın Davutoğlu’ndan daha görünür olduğunu söylemek mümkün. 

Alternatif bir yayın organı olarak kendisini tanımlayan 140 Journos’un ‘Sakın Kader Deme’ adlı Babacan belgeseli kendisini oldukça görünür kıldı. 

Sosyal medya ve yerelde çıkan birkaç cılız ses de olmasa neredeyse parti kurulduğundan haberimiz yok. 

Ancak bunun nedeni sadece medya ve tek sesliliği mi? 

Bana göre hayır. 

Alışık olmadığımızın dışında bir söylem yok. Son zamanlarda Türkiye’de siyaset, icraat ortaya koymanın dışına çıktı; “Sen onu yaptın unutmadık, bak o da bunu yapmıştı haaa…” düzeyinde yüzeysel tartışmalara dönüştü. 

Bu tartışmaların da kimseye bir faydası yok. 

O nedenle “farklı bir renk görmek mümkün değil.” Makyajlanmış bir takım yeni imajlar sürülüyor sanki önümüze. 

İşte yeni partiler de bu yüzeysel tartışmaların dışına çıkamıyor.

Sonuç olarak; parti sayısı çok ama tek söylemin hakim olduğu, sadece nicelik bakımından çoğulcu görünen bir yapı karşımıza çıkıyor ki, bunun da seçmeni tatmin etmemesi çok normal.

Öte yandan, iktidar partisinden yeni kurulanına kadar, “dijital teknolojinin içine büyümüş olan genç seçmene hitap eden bir parti de bulunmuyor.”

Hatırlanacağı üzere, geçen 31 Mart seçimlerinde Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, özellikle sosyal medya üzerinden kullandığı dil ile bu uçurumu biraz kırabilmişti. Ancak bu da yeterli olmamıştı.

Makyajlı çoğulculuğun dışında önümüzdeki seçimlerde siyasi partiler için en önemli sorunlardan biri de, sayısı azımsanmayacak derecede olan genç seçmene hitap edip etmeme olacak. 

Siyasi partilerin buna dair bir önlem aldıklarını düşünmemekle birlikte, yenilenmesine karar verilmesiyle birlikte 23 Haziran’da tekrar yapılan seçimde YSK tarafından alınan; “1 Mart ile 23 Haziran tarihleri arasında 18 yaşına giren seçmenlerin oy kullanamayacaklarına” dair karar, bu sorunun farkında olduklarını da gösteriyor. 

 

Kayserispor böyle devam etmeli

KAYSERİSPOR, Gençlerbirliği maçını kazanarak umutlarını yeşertti.

Maçın ilk yarısını çok iyi oynadı.

Ama; son vuruşlardaki yetersizlik bu maçta da kendini gösterdi.

Mesanoviç öyle pozisyonlar harcadı ki, Fenerbahçe maçının bir benzerini yaşattı bizlere.

Takımda direç çok iyi, takım yardımlaşması olağanüstü.

Belki de bu anlamda ligin ilk beş takımı arasına girebilecek bir yapıya sahip.

Tabi ki, bu galibiyet ile iş bitmiş değil.

Hala işimiz çok zor, hala düşme adayları arasındaki en öne çıkan ekiplerin içindeyiz.

Klasik olacak belki ama, her maç final, her maç kader anı olacak.

Sivas ve sonrasındaki maçlarda iyi futbol beklemenin hayal olacağı bir dönemde dirençli mücadele Kayserispor’u istediği hedefe ulaştıracaktır.

Tabiki teknik heyetin hata yapma lüksü yok ve kalmadı.

Bu takım kalan 6 hafta  içinde bir Fenerbahçe maçını daha kaldırmayabilir.

O yüzden Gençlerbirliği maçındaki ciddiyet aynen korunmalı.

Sonuç olarak ligde kalmak çok zor, ama imkansız değil. Belki de Sivas deplasmanı kaderimizi tayin edecek.

Umarım; bundan sonra her şey “bu güzel camianın” istediği gibi gider.

 

Teşekkürler kardeşim

ASLINDA böyle yazıları pek yazamam. Ama şu da var ki, “Sezar’ın hakkını sezara vermek gerekir”Mehmet Serbez’den bansediyorum. 20 yılı geçti tanışıklığımız. İlk günden son güne kadar hep karakterli, hep efendi ve bir o kadar da güvenilirliği ile ön plana çıktı. Yaklaşık 10 yıllık çalışma arkadaşlığımız oldu. Ne gücendiğimiz ne de darıldığımız oldu. Şimdi Kocasinan Belediyesi Basın Yayın Müdürlüğü görevine başladı. Yeni görevinde de aynı çizgisini değiştirmeden üzerine koyarak devam edeceğine şüphem yok. Her şey için teşekkürler kardeşim. Allah yardımcın olsun.

Google+ WhatsApp