Cumhurbaşkanı Erdoğan: Korkunun ecele faydası yoktur, Türkiye hakkı olanı alacaktır
Anadolu’nun kapılarını Türklere açan Malazgirt Zaferi'nin 949'uncu yıl dönümü kutlamalarına katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Korkunun ecele faydası yoktur. Türkiye Akdeniz, Ege, Karadeniz'de hakkı olanı alacaktır. Biz nasıl kimsenin toprağına, egemenliğine, çıkarına göz dikmiyorsak kendimize ait olanlardan da asla taviz vermeyeceğiz. Bunun için siyasi, ekonomik, askeri bakımdan ne gerekiyorsa yapmakta kararlıyız. Muhatapları kendilerine çeki düzen vermeye, mahvolmalarına yol açacak yanlışlardan uzak durmaya davet ediyoruz" dedi.
Sultan Alparslan'ın Bizans ordusuna karşı kazandığı Malazgirt Zaferi'nin 949'nci yılı nedeniyle Malazgirt Meydan Muharebesi Tarihi Milli Parkı'nda kutlama yapıldı. Tören alanına konulan 2071 sandalyenin üzerine içerisinde şapka, tişört, maske ve el hijyeni ile Türk bayrağı bulunan çanta bırakıldı. Pandemi sebebiyle tören alanındaki sandalyelerin mesafesi 1,5 metre olarak ayarlandı. Törene katılanlar anonslarla, maske ve sosyal mesafe konusunda sürekli uyarıldı.
Törende Jandarma Mehteran Birliği; Malazgirt Marşı, Estergon Kalesi, Bu Bayrak, Genç Osman, Bil Oğlum, Devlet Marşı'nı seslendirdi. Saat 11.00 sıralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tören alanındaki yerini aldı. Kur'an-ı Kerim okunmasıyla başlayan törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malazgirt'in ardından Anadolu'nun fethedilmesinin sadece Bizans'ta değil Avrupa'da da büyük hüsrana sebep olduğunu ifade ederek, "Avrupalıların ‘dünyaya hükmetmek için, Akdeniz'e hakim olmak için Anadolu'ya hakim olmak gerekir' diye formülleştirdikleri idealleri vardır. Malazgirt zaferi bu hesapları alt üst etmişti. Batılıları derinden sarsan bu hayal kırıklığı ve Türkleri Anadolu'dan kovma hevesi haçlı seferlerinin başlamasına sebep oldu. Haçlı seferleri batılının bilinçaltındaki İslam düşmanlığını en açık ortaya koyan tarihi hadiselerden bir tanesidir. Bu seferler neticesinde milyonlarca şehit verdik. Şehirlerimiz, kasabalarımız, köylerimiz harap oldu. Baskınlara, yağmalara, salgın hastalıklara direnmek zorunda kaldık. Hiçbir zaman zalime boyun eğmedik. Milletimize boyunduruk vuramadılar, bizi bu topraklardan atmayı, vatansız bırakmayı başaramadılar. Milletimizi birbirine düşürmeye, devletimizi yıkmaya muvaffak olamadılar" diye konuştu.
‘DOĞAL GAZ REZERVİ MORAL OLDU’
"Bu toprakların üstünde ne varsa altında yaşayanların eseridir" diyen Erdoğan, "Kardeşlik muhabbet, dayanışma hukuku tüm kışkırtmalara karanlık oyunlara rağmen sökülemedi. Bundan böyle de sökülemeyecektir. Türkiye'ye yönelik ameliyat yapma hevesleri kursaklarında kalanlar, aradıkları fırsatı bulamayacaklardır. Siyasette, ekonomide, askeri alanda elde ettiğimiz her yeni başarı geleceğimize daha güvenli bakmamızı sağlıyor. Karadeniz'de keşfettiğimiz doğa lgaz rezervi milletimize uzun zamandır ihtiyacı olan moral kaynağı sağlamıştır. Bu doğal kaynaktan elde edilen her gelir 83 milyon vatandaşımızın her birinin hayat kalitesinin yükseltilmesinde, ülkemizin hedeflerine daha hızlı ulaşmasında kullanılacaktır. İnşallah yeni müjdelerle bu başarıyı çok daha ilerilere taşıyacağız" dedi.
‘KARŞIMIZA ÇIKMAK İSTEYEN BUYURSUN GELSİN’
Konuşmasında Doğu Akdeniz'de son günlerde yaşananlara da yer veren Erdoğan, şunları söyledi:
"Bilindiği gibi Bizans'ın mirası Fatih Sultan Mehmet Han'la birlikte Osmanlı'ya geçmiştir. Bizans’ın varisliğine bile layık olamayanların bugün yine arkalarına Avrupalıları alarak haksızlık, hukuksuzluk peşinde koşmaları, tarihten ibret alamadıklarının işaretidir. Daha bir asır önce Anadolu'yu perişan bir şekilde terk etmek zorunda kalanların şimdi Ege'de sahte kabadayılık peşinde koşması, 'mezarlıkta ıslık çalma psikolojisinin' tezahüründen başka bir şey değildir. Korkunun ecele faydası yoktur. Türkiye Akdeniz, Ege, Karadeniz'de hakkı olanı alacaktır. Biz nasıl kimsenin toprağına, egemenliğine, çıkarına göz dikmiyorsak kendimize ait olanlardan da asla taviz vermeyeceğiz. Bunun için siyasi, ekonomik, askeri bakımdan ne gerekiyorsa yapmakta kararlıyız. Muhatapları kendilerine çeki düzen vermeye, mahvolmalarına yol açacak yanlışlardan uzak durmaya davet ediyoruz. Türkiye'nin artık sabrı sınanacak, kararlığı, imkanları ve cesareti test edilecek bir ülke olmadığını herkesin görmesini istiyoruz. Yaparız diyorsak yaparız, bedelini de öderiz. Varsa bedel ödeme pahasına karşımıza çıkmak isteyen, buyursun gelsin. Yoksa çekilsinler önümüzden, biz kendi işimize bakalım."
‘MİLYONLARI KARŞILARINDA TEK YÜREK OLARAK BULDULAR’
Bu topraklarda yaşanılan badirelerden Malazgirt ruhuyla kurtulduklarını vurgulayan Erdoğan, "Kosova, Niğbolu'da aynı ruhla mücadele ettik. Çanakkale'yi geçilmez yapan bu ruhtu, İstiklal Harbi'nde 7 düvele karşı bu ruhla galip geldik. 15 Temmuz destanını da bu ruhla yazdık. Bugün de farklı cephelerde azim ve kararlılıkla yürüttüğümüz mücadeleyi aynı ruha borçluyuz. Nasıl dün Türkistan'dan Anadolu'ya akan fetih ordusu değil, adalet ve muhabbet kervanıysa bugün de gittiğimiz her yere bu erdemleri taşıyoruz. 1000 yıldır Anadolu'daki her kesimden insanımızın kalplerinde kurulan o güçlü köprü sonsuza kadar ayakta kalacaktır. Atalarımızın Anadolu'ya ektiği sevgi, muhabbet, kardeşlik, dayanışma ruhu öylesine kök saldı, öylesine büyüdü ki, 1000 yıldır bu hukuku bozmaya çalışanların hiçbiri emeline ulaşamadı. Ne yaparlarsa yapsınlar, hangi çirkin kumpasa yönelirlerse yönelsinler her defasında milyonları karşılarında tek yürek olarak buldular. Çünkü biz bu toprakların emanetçisi değil, asıl sahibiyiz. Bu toprakların altında biz varız, üstünde de biz varız. Yahya Kemal'e Paris'te olduğu bir dönemde Anadolu'nun nüfusu ne kadar olduğu sorulur. Merhum Yahya Kemal de o zamanki nüfusun neredeyse 3-4 katı rakam söyler. Muhatapları 'nüfusunun miktarını biz farklı biliyoruz' dediğinde 'biz ölülerimizi de sayarız' diyerek cevap vermiştir" dedi.
‘BU COĞRAYA İNSANLIK İÇİN KUTLU BİR COĞRAFYADIR’
Malazgirt ilçesine zafer anısına yapılanları anlatan Erdoğan, "Geleceğe bıraktığımız her eseri bu topraklara vurduğumuz kutlu birer mühür olarak görüyoruz. Bizim siyasetimiz eser siyasetidir, hizmet siyasetedir. Tüm hayatlarını istismarlarla, riyakarlıkla, yalanla geçirmiş olanlar eser ve hizmet siyasetinin manasını elbette bilemez. Milletin sevinciyle sevinmeyi, üzüntüsüyle üzülmeyi beceremeyenlerin gönüllerinin bağlı olduğu mecralar açıkta ortadadır. Bu coğrafya hem bizim hem insanlık için kutlu bir coğrafyadır. Ecdadımız bu toprakları bize gece gündüz mücadele ederek, gerektiğinde kanını canını feda ederek vatan olarak bırakmıştır. Biz ecdadımızın izinden gidiyoruz. Malazgirt zaferi de kendi kendine ortaya çıkmış değildir. Bu kutlu zaferin gerisinde büyük bir azim, hazırlık, kararlılık vardır. Dandanakan zaferiyle istiklalini kazanan Büyük Selçuklu Devleti, bu zaferin ardından tarihi kurultay gerçekleştirerek fetih için batıyı yönelme kararı almıştır. Böylece başlayan Anadolu akınları kısa sürede Sivas'a Konya'ya İzmir'e kadar ilerlemiştir. Çağrı Bey Türkistan'a döndüğü zaman bu topraklarda Türkleri durdurabilecek güç olmadığını söylemiştir. Bu hakikati kabullenmek istemeyen Bizans İmparatorluğu, Anadolu içlerindeki Selçuklu yürüyüşünü durdurabilmek umuduyla büyük bir ordu hazırlayarak İstanbul'dan hareket etti. Malazgirt Kalesi’ni zaptederek halkını kılıçtan geçirdi. Bunu haber alan Sultan Alparslan ordunun istikametini değiştirerek Ahlat- Malazgirt arasına geldi. Önce sulh yolunu denemek üzere Bizans İmparatoruna elçi heyeti gönderdi. Askerlerinin çokluğuna teçhizatına güvenen imparator bu teklifi sert bir şekilde reddetti. Çünkü emrinde 200 bin kişilik bir ordu vardı. Alparslan'ın emrinde ise 45- 50 bin kişilik ordu bulunuyordu. Bu iki ordu 26 Ağustos 1071 tarihinde Malazgirt Ovası’nda karşı karşıya geldi. Günlerden cuma idi. O gün bütün İslam diyarlarında Müslümanların zaferi için dua ediliyordu. Kefen niyetiyle beyaz bir elbise giyerek askerin karşısına çıkan Sultan Alparslan kısa bir hitabın ardından hücumu başlattı. Türklerin kadim cihat taarruz taktiğiyle kısa sürede Bizans ordusu bozguna uğratıldı. Gün batarken Türk ordusu Malazgirt'te büyük bir zafer kazanmıştı’’ diye konuştu.
'ZULME ENGEL OLAMADIYSANIZ ORAYI FETHETTİK DİYEMEZSİNİZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malazgirt zaferinin Türk ve dünya tarihinin dönüm noktalarından biri olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
‘’Büyük zaferin ardından şehir şehir, köy köy Anadolu'nun fethi gerçekleşti. Malazgirt Ovası'ndan başlayıp Ege ve Marmara kıyılarına kadar ilerleyen ecdadımız bu toprakları vatan edindi. Çünkü bizim medeniyetimiz fethetmek işgal etmek, yağmalamak değildir. Fethetmek Allah’ın emrettiği adaleti o beldede hakim kılmaktır. Eğer ele geçirdiğimiz bir yerde adaleti tesis edemediyseniz, zulme engel olamadıysanız orayı fethettik diyemezsiniz. Asıl olan gönüllerin fethedilmesidir. Milletimiz fethettiği beldelerde önce zulmü ortadan kaldırmıştır, adaleti tesis etmiştir. Bizim medeniyetimiz bir fetih medeniyetidir. Rumlar dışındaki bütün milletler Ermeni, Süryanilere karşı acımasız inkar politikası uygulayan Bizans zulmü, bu fetihle sona ermiştir. Ecdadımız tarihin hiçbir devrinde emperyalist zihniyetle hareket etmemiştir. Fethettiği nice beldeleri en modern imar etmiş, insanlara dinlerini, dillerini, kültürlerini yaşatma imkanı tanımıştır. Tarih fethettiğimiz bütün beldelerde güveni huzuru hoşgörüyü ve refahı hakim kılmak için milletçe verdiğimiz büyük mücadelenin şahididir. Bugün dahi birçok şehrimizde bir arada görebileceğimiz farklı medeniyet sembolleri bizim farklılıkları zengin olarak gören kadim anlayışımızın tezahürüdür. Biz de ecdadımızın izinden giderek ülkemizi ayak bastığımız her yeri imar ederek, adaleti tesis ederek, hakkı ve hukuku hakim kılarak gelecek nesillere emanet etmenin gayreti içindeyiz."