Bereketin, bolluğun ve paylaşımın yoğun şekilde yaşandığı, yılın en hayırlı ayı olarak büyük özlemle beklediğimiz Ramazan ayına bir kez daha erişmenin mutluluğunu yaşıyoruz. “Oruç” kelimesinin anlamı "tutmak" ve "terk etmek"tir. Ruhu tutup nefsi, manayı tutup maddeyi, kalıcı olanı tutup geçici olanı terk etmektir. Oruç tutmak kendini tutmaktır dedi.

Şehvetini, öfkesini, tutup, aklın önünü açmaktır. İradeyi güçlendirerek; “bırak haramı, helali bile yemiyorum” demektir. Oruç; manen uyanmak, farkında olmak, yardım etmek demektir. Bu sebeple on bir ayın sultanı Ramazan-ı şerifin gelmesi ile dinimizde ve kültürümüzde büyük bir yere sahip yardımlaşma ve paylaşma konularındaki hassasiyetimizi daha da artırmalıyız.  Gücümüzün yettiği ölçüde üzerimize düşeni görev bilip yardımlaşmanın ve dayanışmanın güzelliğini en güzel şekilde yaşamalı ve yaşatmalıyız. Sadece midemizle değil tüm azalarımızla oruç tutma zamanı olduğunu idrak etmeliyiz. İftarda midemizin yiyeceklere acıktığı gibi gönlümüzü de yaradan Rabbimize acıktırmalıyız. Midemiz yiyeceklerle vuslat ederken, gönlümüz de Rabbimiz’e vuslat etmeli, hep birlikte barış, sükûnet, huzur içinde yaşayarak, Ramazan bayramımıza sağlıkla kavuşmak için temizlik, maske, mesafe hususlarına dikkat etmeliyiz.

 Bu duygu ve düşüncelerle Türk-İslam Aleminin Ramazan-ı Şerif’ini en içten dileklerimle tebrik ediyor, bu mübarek ayın İslam âlemi ve tüm insanlık için sevgi, barış, kardeşlik ve huzura vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan diliyorum.