AK Parti sözcüsü Çelik MYK ve MKYK ile ilgili açıklamalarda bulundu
AK Parti sözcüsü Çelik, MYK ve MKYK sonrası önemli açıklamalarda bulundu.
AK Parti sözcüsü Çelik, MYK ve MKYK sonrası açıklamalarından satır başları;
Ak Parti Sözcüsü Ömer Çelik: (İl ve ilçe binalarının kiralarının ödenmediği iddiası) Bizim aldığımız hazine yardımından yüzde 30’unu teşkilatlarımıza gönderiyorduk, pandemi sürecinde bunu yüzde 40 oranına çektik. Genel başkanımız teşkilatların ihtiyaçları konusunda hassastır. Bu konuda AK Parti'nin herhangi bir problemi yoktur, borcu da yoktur. Ödenmemiş bir kira durumu söz konusu değildir. Hiçbir çalışan kardeşimizin maaşının ödenmemesi de söz konusu değildir.
Çelik, (Fransa’nın Karabağ ile ilgili kararı) Bu karar hukuki açıdan hükümsüzdür. Fransa’daki zihniyeti göstermesi açısından manidardır. Minsk grubu içindeki tarafsızlığını da kaybetmiş olmakta. Tanımak demek oradaki gayri meşru yapılara onay vermek demektir. Tamamen dar bir çevreye şirin gözükme, diasporaya şirin gözükme kaygısıyla yapılmış bir yaklaşım olarak değerlendiriyoruz. Fransa gibi köklü bir devlete yakışmayan dar bir yaklaşımla hareket ediyorlar. Türkiye ile makul zeminde saygıya dayalı bir dil iletişim kurması gerekiyor. Yunanistan sürekli diplomasiyi çalıştırmaktan bahsediyor, ama AB zirvesi öncesi Türkiye’ye karşı son derece provokatif açıklamalar yapıyorlar. Türkiye olmadan Avrupa’nın güvenliği olmaz.
(AB'nin yaptırım tehdidi) Masadan kaçan Yunanistan tarafıdır. Komşuyuz ve bu coğrafyada hep beraber yaşayacağız. Türkiye’ye dayatmalarda bulunmanız hiçbir şekilde sonuç almaz. Türkiye’ye yaptırım dili kullanmak tamamen bir akıl tutulmasıdır. Eğer Türkiye mazlumlara kucak açmasaydı, aynı kavimler göçü gibi jeopolitik haritaların alt üst olduğu bir durumla karşılaşılacaktı. Aşırı sağcılar iktidara gelecekti. Dolayısıyla Avrupa demokrasileri Türkiye’ye borçludur. AB’nin yapması gereken ilk iş Türkiye’ye yaptırım dilini kullanmaktan vazgeçmesidir.
(Türk gemisine müdahale ile ilgili Kılıçdaroğlu’nun açıklaması) İnanılmaz yadırgatıcı buluyorum. Karşı tarafın tezlerinin CHP’nin yöneticilerinin tezi haline gelmesini ibretle izliyoruz. Üstelik biz bilgi de verdik. Cumhurbaşkanına saatlerce ulaşılamadı diyor. Herkeste cep telefonu vardır, 1 dakikada ulaşırsınız.Bu tezi dayandırdığınız teknik bilgiler, hukuki bilgiler tamamen yanlıştır. Gelinen noktada Yunanlılar kendilerinin muhalefet lideri tarafından haklı bulunduğu yönünde beyanat veriyorlar.
(Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı adaylığı) Adaylığı tutarlı bir davranış olur. Ama ithal aday arayışına girecekse Sayın Kılıçdaroğlu’nun iddiasızlığının altı çizilmiş olur.
(Kılıçdaroğlu'nun dinlenme iddiası) Bu iddia İçişleri Bakanımız tarafından güçlü bir şekilde çürütüldü. Elinde bilgi belge delil varsa savcılara versin, ortaya çıksın bunları açıklasın. Bakanımızın verdiği cevaptan sonra söyleyecekleri bir şey olmadığı halde hala iddiaya devam ediyorlar.
(Kılçdaroğlu’nun tank palet fabrikası ile ilgili açıklaması) Yalan siyasetinin, yıkım siyasetinin sistematik bir şekilde devam ettirildiğini görüyoruz. Satıldığı iddiası açık ve net bir yalandır. Fabrikanın sadece işletme hakkı devredilmiştir. CHP’nin bu konudaki iddiası bir yalan siyasetidir. Bütün denetim Milli Savunma Bakanlığı’ndadır. Fabrikaya ait tüm varlıklar devlet mülkiyetindedir. Ne milli güvenliğimiz tehlikeye atan ne de mili güvenlik sırlarımızı paylaşan bir durum söz konusu. Tank Palet Fabrikası satıldı diyenin karşısına kolaylıkla yalancı mührü vurulabilir.
(Aşı tartışmaları) Eğer bir aşı öneriliyorsa vatandaşımızın sağlığının korunması içindir. Lütfen Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu tarafından yapılan açıklamalara riayet edelim.