“Somali’deki Vahşet'e, İnsanlık Vazifesini Yerine Getiren Tek Ülke Türkiye Oldu”
40. Muhtarlar Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Balkanlardan Afrika’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyayla, ortak tarih geçmişi, kültür birlikteliği olduğunu belirterek, “Ankara’nın doğusundaki ve kuzeyindeki tüm coğrafyalar kalbimizin bir yanı, batısındaki ve güneyindeki tüm coğrafyalar da kalbimizin diğer yanıdır. İnsan kalbini parçalayabilir ve bir kısmından vazgeçebilir mi? Öyleyse, biz de oralardan, oralardaki kardeşlerimizden vazgeçemeyiz” dedi.
“15 TEMMUZ’DA BİRLİĞİMİZİ VE BERABERLİĞİMİZİ BİR KEZ DAHA PERÇİNLEDİK”
Bu zihniyetin derdinin seçilenlerle değil, bizzat milletin kendisiyle olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı zihniyetin merhum Âşık Veysel’i kılık-kıyafetinden dolayı Ankara’nın merkezine sokmadığını, kendisinin de Cumhurbaşkanı olarak görev yapmasına tahammül edemediğini söyledi.
“Ellerinden gelse, bizleri bir dakika bu hizmet makamlarında tutmazlar. Nitekim geçmişte, 27 Mayıs’tan 28 Şubat’a kadar her fırsatta bunu yapmışlardır. Ülkemizde darbeler, her şeyden ve herkesten önce millete karşı gerçekleştirilmiştir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz’daki ihanet teşebbüsünün hedefinin millet olduğunu dile getirdi.
“TÜRK MİLLETİNE İHANET EDENLER ÖMÜRLERİ BOYUNCA RAHAT YÜZÜ GÖREMEYECEK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında şunları söyledi: “Sergiledikleri tüm caniliğe, tüm alçaklığa, tüm müptezelliğe rağmen başarısız olan bu hainler, şimdi adalet önünde hesap veriyor. Yavaş yavaş neticelenmeye başlayan davalarda suçlu bulunan herkes, ihanetinin derecesine göre cezasını alıyor. Yurt dışına kaçmış olanları da asla kendi hallerine bırakmayacak, hak ettikleri cezaya çarptırılana kadar peşlerinde olacağız. İster yurt içinde, ister yurt dışında olsun, Türkiye’ye ve Türk Milletine bu ihaneti yapanların hiçbiri de, ömürleri boyunca rahat yüzü göremeyecek. Ülkemizi ele geçirmek, milletimizi esir etmek için böyle bir alçaklığa kalkışanları, uğrunda dünyalarını ve ahiretlerini berbat ettikleri şarlatan da, onun ipini elinde tutanlar da kurtaramayacak. Allah başka kimseyi şaşırtıp da böyle bir bataklığa saplatmasın. Rabbim bizleri sırat-ı müstakimden ayırmasın.”
“TÜRKİYE TERÖR KUŞATMASI İLE KARŞI KARŞIYA”
Türkiye’nin, sadece FETÖ’yle değil, PKK’dan DEAŞ’a envai çeşit terör örgütüyle mücadele ettiğine ve bir terör kuşatmasıyla karşı karşıya olduğuna dikkat çekerek, bu kuşatmanın görünürdeki aktörleri olan terör örgütlerinin ve onların arkasında farklı emelleri olan farklı güçlerin iyi bilinmesi gerektiğini vurguladı.
Milletin, iki asırdır bu tehditlere aşina olduğu için, soğukkanlılığını, dirayetini, aklıselimini kaybetmeyip duygularını aklının önüne geçirmediğini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Emin olun, ülkemizin yaşadığı saldırılara başka hangi devlet ve millet maruz kalsa, şimdiye kadar çoktan teslim bayrağını çekmiş veya darmadağın olup gitmişti. Biz ne teslim olduk, ne dağıldık, dimdik ayakta durduk. Tüm bu saldırılar karşısında tek bir adım dahi geri adım atmadık. Çünkü bizim lügatimizde bunlar yoktur, sadece mücadele vardır. Bizim inancımızda Hakk’a ram olmak, halka güvenmek vardır. Gerekirse canımızı ortaya koymaktan kaçınmayız, ama istiklalimizden ve istikbalimizden asla taviz vermeyiz” şeklinde konuştu.
“ŞEHİTLERİMİZ BU VATANIN TAPU SENETİDİR”
33 yıldır verilen terörle mücadele, 15 Temmuz’da ve sınır ötesi operasyonlarda verilen her şehidin, milletin hürriyeti hususundaki kararlılığının birer ispatı ve şehitlerin bu vatanın tapu senetleri olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu ülkeye göz diken herkes, önce bu senedin bir defa bedelini ödemeyi göze almak zorundadır. Türk milleti, öyle köken, mezhep veya mezhep kışkırtmasıyla birbirine düşecek, kendi eliyle kendi ülkesini ateşe atacak bir millet değildir. Bölgemizdeki diğer ülkelerde oynadıkları oyunu defalarca bizde de tedavüle sokmaya çalıştılar, kimi zaman ufak tefek hasarlar aldığımız oldu, ama gayelerine asla ulaşamadılar. Bir süredir yeni ve daha büyük bir senaryoyla karşı karşıyayız. Gaye hiç şüphesiz aynıdır, ülkemizi bölmek, milletimizi parçalamak, bin yıllık kadim yurdumuzu darmadağın etmektir. Fakat Türkiye sadece 80 milyon vatandaştan, 780 bin kilometrekare vatan toprağından ibaret değildir, kendimizi bundan ibaret görürsek hem kendimiz yanılırız, hem kalbi bizim için atan tüm kardeşlerimizi de yanıltırız” dedi.
Türkiye’nin en büyük gücünü, “Balkanlar’dan Afrika’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada ortak tarih geçmişi, kültür birlikteliği, medeniyet değerleriyle bağlı olduğu yüz milyonlarca kardeşe sahip olması” olarak niteleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sırbistan ziyaretinde halkın kendilerine gösterdiği sevgiyi, Fırat Kalkanı Harekâtı esnasında Suriye’deki bölge halkının Türk askerini karşılamasını, Türk askerinin İdlib’e girişinde ‘Fatih’in torunları, hoş geldiniz’ pankartıyla karşılanmasını kardeşliğe örnek olarak gösterdi.
“NEREDE MAZLUM VARSA BİZ ORADAYIZ”
Somali’de 300’ü aşkın kişinin ölümüyle sonuçlanan terör saldırısı sonrasında sadece Türkiye’nin oraya koştuğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Nerede dünyadaki diğer ülkeler? Lafa geldiği zaman bakıyorsun hiç ortada bir şey bırakmıyorlar. Hani sizin uçaklarınız yok mu, sizin cerrahlarınız yok mu, doktorlarınız yok mu, niye göndermiyorsunuz?” şeklinde seslendi ve hâlen Türk doktorların Somali’de yaralıların tedavisi ile meşgul olduğunu, bazı yaralıların gönderilen uçakla aileleriyle birlikte Türkiye’deki hastanelere getirilerek bakım ve tedavilerinin yapıldığı bilgisini verdi. Bunun bir dertli olma meselesi olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Nerede mağdur varsa, nerede mazlum varsa biz oradayız, biz duramayız. Bu iş öyle sıradan bir iş değil, rastgele bir iş değil, onun için de bu sorumluluğun bilinciyle hareket ediyoruz. İşte öyle bir güç ki, dünyanın en büyük ordularını, en gelişmiş silahlarını bir araya getirseniz dengini bulamazsınız, bu başka bir sevda.”
“İDLİB’DE YANAN HER CİĞERİN; HATAY’DA, GAZİANTEP’TE DÖKÜLEN GÖZYAŞINDAN FARKI YOKTUR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerine, ‘Suriye’de ne işiniz var, Irak’ta ne işiniz var, Balkanlar’da, Kafkaslar’da, Orta Asya’da, Kuzey Afrika’da ne işiniz var’ sorularının yöneltildiğine işaret ederek, “Tarih bilmez bu gafillere cevabımız şudur: Ankara’nın doğusundaki ve kuzeyindeki tüm coğrafyalar kalbimizin bir yanı, batısındaki ve güneyindeki tüm coğrafyalar da kalbimizin diğer yanıdır. İnsan kalbini parçalayabilir ve bir kısmından vazgeçebilir mi? Öyleyse biz de oralardan, oralardaki kardeşlerimizden vazgeçemeyiz. İdlib’de yanan her ciğerin bizim için Hatay’da, Gaziantep’te dökülen gözyaşından bir farkı yoktur” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Daha çeyrek asır önce Birinci Körfez Savaşında Kuzey Irak’taki Kürt kardeşlerimiz bir katliamla karşı karşıya kaldıklarında hiç düşünmeden hemen sınırlarımızı açtık, gelen yüz binlerce Kürt kardeşimizi misafir ettik. Suriye’de işler 2011 yılından itibaren karıştığında yine hemen sınırlarımızı açtık, gelen milyonlarca kardeşimizi misafir etmeye devam ediyoruz. Aynı şekilde bu süreçte Irak’taki karışıklıklardan kaçıp ülkemize gelen 250 bin kişi, Kürdü, Türkmeni, Ezidisi, Süryanisi, hepsine kapıyı açtık, topraklarımızda barındırmayı sürdürüyoruz. Türkiye için bunların hiçbir zül değildir, yük değildir, tam tersine biz zor günlerinde kardeşlerimizin yanında olmaktan memnuniyet duyuyoruz. Bunun karşılığında hiçbir maddi beklentimiz yok. Ancak zor günlerinde yanlarında olduğumuz kardeşlerimizin ülkemizin istiklal ve istikbaline yönelik konularda hassasiyet gösterilmesini beklemenin de hakkımız olduğunu düşünüyoruz.”
“IRAK VE SURİYE’DEKİ ARAPLAR, TÜRKMENLER, KÜRTLER KARDEŞİMİZ”
Türkiye’nin ne Irak ve Suriye’deki Kürt kardeşleriyle en küçük bir sıkıntısının olmadığına vurgu yaparak, “Irak ve Suriye’deki Araplara, Türkmenlere nasıl bakıyorsak, Kürtlere de aynı şekilde bakıyoruz, hepsini de kardeşimiz olarak görüyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, dertlerinin sadece terör örgütüyle olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, PKK, DEAŞ ve FETÖ örgütleriyle mücadelede örgüte mensup teröristlerin kimliğine, diline, meşrebine bakmadıklarını; tek ölçütlerinin terör örgütüne mensubiyetleri olduğunu kaydetti ve “Her kim ki terör örgütleriyle vatandaşlarımızın veya sınırlarımız dışındaki kardeşlerimizin kökenlerini, mezheplerini, meşreplerini birlikte ifade ediyorsa, kesinlikle art niyetlidir, kesinlikle başka hesaplar içindedir” diye konuştu.
“KUZEY IRAK’TAKİ HUZUR VE REFAHTA EN BÜYÜK PAY TÜRKİYE’NİNDİR”
Kuzey Irak Bölgesel Yönetimiyle yıllarca iş birliği içinde bulunduklarını aktararak, “Eğer bugün Kuzey Irak’ta insanlar huzur ve refah içinde yaşıyorsa, bunda en büyük pay sahibi bilmeseler de Türkiye’dir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgesel yönetimin mali yönden sıkıştıkları zaman Türkiye olarak kredi verdiklerini aktardı ve şunları ekledi: “Öyleyse, dün Kuzey Irak Yönetimine bu derece muhabbetle bakan ve yardımcı olan Türkiye, bugün niye sınır kapılarını, hava sahasını kapatıyor? Bu sorunun cevabını en başta Kuzey Irak Bölgesel Yönetiminin vermesi gerekiyor. Çünkü meseleyi bu noktaya getiren biz değiliz, onlar. Bölgenin farklı kimliklerden oluşan yapısını dikkate almadan adeta bir histeri hâliyle ve buram buram fırsatçılık kokan bir aceleyle hareket edenler tarih önünde hesap vereceklerdir.”
Kuzey Irak Bölgesel Yönetiminin, ‘Kerkük benim’ deme hakkının olmadığını, yönetimin sınırları içinde icraatlarına devam etmesi gerektiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, yönetimin Kerkük halkını zulümle terbiye etmeye kalktığını ifade etti ve “Irak’ta bu sebeple dökülen her kanın sorumlusu Bölgesel Yönetimdir. Henüz bir terör örgütünün tasallutundan tam olarak kurtulamamışken, PKK gibi sicili kabarık ve eli kanlı bir başka örgüte alan açanlara elbette göz yummayacağız, müsamaha da göstermeyeceğiz. Biz orada PKK’yı, DEAŞ’ı, Suriye’de PYD’yi, YPG’yi, kimse kusura bakmasın, hiçbirini de orada tasarruf alanında yetki kullanımına müsaade etmeyeceğiz” açıklamasını yaptı.
Gelişmeleri kararlı bir şekilde takip ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha önce de söylediğim gibi bir gece ansızın geliriz, gereğini de yaparız. İdlib’de yaptık mı? Yaptık. Daha önce El-Bab’da, Rai’de yaptık mı? Yaptık. Bundan sonra da yaparız. Söyleye söyleye girilmez, bir gece ansızın girilir. Kararlıyız ve bu nefsimiz için, şahsımız için değil, oradaki mağdurlar, oradaki mazlumlar için. Suriye’de oynanan oyunun bir benzerinin Irak’taki gönüllü figüranlığına soyunanlar buna uygun muameleye de razı olmak zorundadır” vurgusunda bulundu.
“İHTİRASLARLA HAREKET EDENLER EN BÜYÜK ZARARI KENDİ HALKLARINA VERİYOR”
Bu tür ihtiraslarla hareket edenlerin en büyük zararı kendi halklarına verdiğini; Kuzey Irak halkının da huzuruna ve refahına yönelik bu yanlış politikaya karşı sesini en kısa sürede yükselteceğine inandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kuzey Irak’a Türkiye hava sahasının kapalı olduğunu; bundan dolayı artık Türkiye’den giden gıda, ilaç, kıyafet gibi ihtiyaçların Irak Merkezî Yönetimine gönderileceğini ve dağıtımı onların yapacağını açıkladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kuzey Irak Yerel Yönetiminin başlarına neler getirdiğini oradaki halkın görmesini istediklerini kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan devamında şunları söyledi: “Halkın da onlara gereken dersi vermesini istiyoruz. Çünkü halk eğer kendisini adil bir şekilde yönetemeyen bu tür yöneticilere gereken dersi vermeyecek olursa, kusura bakmasınlar. Aynı şekilde Suriye’de bir terör örgütü aracılığıyla yabancı güçlerin elinde oyuncak edilmeye çalışılan Kürt kardeşlerimizin de en kısa sürede kendi gelecekleri için en doğru kararı vereceklerine inanıyorum. İşte bu PYD, YPG, bunlar maalesef oradaki samimi Kürt kardeşlerimizi istismar eden terör örgütleridir, PKK’nın bunlar birer yan kuruluşudur. ‘Ben Kürt’üm, ama ne olur YPG’ye bir şey demeyin, PYD’ye bir şey demeyin’; Kürt kardeşlerim, kusura bakmayın, eğer bu teröristleri savunuyorsanız burada yollarımız ayrılır.”
“TÜRKİYE, ÇEVRESİNDE YAŞANAN OYUNLARIN ÜSTESİNDEN GELEBİLECEK GÜCE SAHİPTİR”
Türkiye’nin, çevresinde yaşanan tüm bu kaosun, karmaşanın, oyunların üstesinden gelebilecek güce sahip olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin istikbal ve istiklalinin formülünün, ‘tek millet, tek bayrak, tak vatan ve tek devlet’ ilkesi olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü bunun dışında bir çıkış yolumuz, kurtuluş reçetemiz de yok. Yeter ki biz bir olalım, iri olalım, diri olalım, kardeş olalım, hep birlikte Türkiye olalım; mesele bu. İnanın bana gerisi çok kolay, yeter ki bu samimiyeti her yerde hep beraber gösterelim. Bunu gösterdiğimiz anda zaten bizim önümüze kimse kolay kolay çıkamaz” dedi.
Konuşmasının sonunda Cumhurbaşkanlığı Külliyesini teşrifleri için muhtarlara teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini muhtarlardan köylerindeki ve mahallelerindeki vatandaşlara selamlarını iletmeleri ricasında bulunarak tamamladı.