Şehitler için duygusal anma
"Türkiye Şehitlerini Anıyor" etkinliğinde Diyarbakır'ın Sur ilçesinde şehit olan Hakkarili Jandarma Teğmen Abdulselam Özatak'ı anlatan Albay Erhan Altunok'un sözleri üzerine salonda bulunan askerler ve vatandaşlar gözyaşlarını tutamadı.
Genelkurmay Başkanlığı'nın başlattığı "Türkiye Şehitlerini Anıyor" etkinliği kapsamında İstanbul Harbiye Askeri Müzesi ve Kültür Sitesi Komutanlığı'nda Birinci Dünya Savaşı şehitlerinden şehit Piyade Teğmen Mustafa oğlu Ahmet için anma töreni düzenlendi. Albay Erhan Altunok'un sunumuyla 10 Şubat 2016 tarihinde gerçekleştirilen törene şehidin akrabaları, gaziler ve üst düzey askeri yetkililer katıldı. Törende şehitleri çocuklarının gözünden aktararak sözlerine başlayan Albay Altunok'un konuşması duygusal anlar yaşattı. Altunok'un Bedir Şavaşı'na giderken Peygamber Efendimizin Hazreti Hamza'ya söylediği, "Ey Hamza yavaş yürü, gözünün gördüğü hiçbir şeyden korkmazsın sen lakin heybetini gizli tut. Yürüyüşün ölümü korkutuyor" sözünü hatırlatarak, "Bizim yiğitlerimiz, bu şehadete eren kahramanlar yürürken Hazreti Hamza'nın heybetinden feyz aldılar ve ölümü korkuttular. Çünkü onlar yani yiğit askerlerimiz, kahraman polislerimiz ölümden hiç korkmadılar. Şehadete koşa koşa giderken karşısındaki düşmanın yüreğini korkuttu onlar. Şehit Jandarma Teğmen Abdulselam Özatak da işte bu yiğitlerden biriydi" dedi.
"TEĞMEN MAAŞIYLA 9 KARDEŞİNE BAKTI"
Altunok, Diyarbakır'ın Sur ilçesinde bölücü terör örgütü PKK'ya yönelik düzenlenen operasyonda şehit düşen Hakkarili Jandarma Teğmen Abdulselam Özatak'ın (25) yürek dağlayan hayat hikayesini ise şöyle aktardı:
"Hakkarili bir köy korucumuzun oğluydu. Hem ne fark eder ki nereli olduğu, nereli olursa olsun bu vatanın öz çocuğuydu. Çalıştı, azmetti, Mekteb-i Harbiye'ye girdi ve başarıyla mezun oldu. Futbolu seviyordu, iyi bir kaleciydi ama yeteri kadar parası yoktu ve bir kaleci eldiveni alamamıştı. Arkadaşları aralarında para topladılar ve arkadaşlarına eldiven aldılar. Eldiveni ellerine taktı ve 'Bundan sonra bana kimse gol atamaz' dedi. Çakı gibi bir jandarma teğmen oldu. 9 kardeşini aldı yanına, Ankara'da bir ev tuttu. O teğmen maaşıyla 9 kardeşine baktı, onlara kol kanat gerdi. Bu 9 kardeşin en büyüğü 22 yaşındaki genç kız, 8 kardeşine annelik yaptı. Nişanlandı Abdulselam Teğmen, iki arkadaşına nişanlısının telefon numarasını verdi. Dedi ki 'Bana bir şey olursa nişanlıma söylersiniz, onu haberdar edersiniz.' Ve ona bir şey oldu ama telefon numarasını verdiği o iki arkadaşı nişanlısını arayamadılar. Beraber okuduğu, aynı sırada oturduğu, beraber koştuğu, yorulduğu, matarasındaki suyu paylaştığı, bir lokma ekmeğini paylaştığı, üleştiği kardeşten öte arkadaşlarından iki şanlı teğmenin şehit olduğu haberini duyunca yüreği dayanamadı, 'Ben neden onların görev yaptığı yerde değilim' dedi dilekçe verdi ve onların şehit olduğu yere atanmayı talep etti, gönüllü olarak da gitti."
"HABERİ VERMEYE KİMSENİN CESARETİ YETMEDİ"
Şehit Teğmen Özatak'ın ilk görevinde şehit düştüğünü söyleyen Altunok, anne babasına oğullarının şehit olduğu haberini veren görevli heyetin yaşadığı zorluğu aktardı. Altunok, "Ankara Keçiören'deki kardeşlerine bu haberi vermesi için gönderilen ekip ne yazık ki eve giremedi. Bir saatten ziyade beklediler kapının önünde. Haberi vermeye kimsenin cesareti yetmedi ve sonra uçakla alıp götürdüler Ankara'dan o 9 kardeşi. 'Anneniz sizi çok özlemiş' diyerek kandırdılar. Ağabeylerini son yolculuğa uğurlamaya gittiklerini ancak şehit cenazesinde anladı bu 9 kardeş" dedi.
"SELAM OLSUN O YİĞİTLERE, RUHUN ŞAD OLSUN TEĞMENİM"
Şehidin arkadaşlarının Kuleli Askeri Lisesi'nden öğrencileri olduğunu dile getiren Altunok'un, "Şu son birkaç gün içerisinde şehidimize dair bana attıkları o duygu dolu mesajları vakit darlığından dolayı ne yazık ki sizinle paylaşamıyorum ama o mesajları okuduğum zaman gözlerimden süzülen yaşlar bana şunu ifade etti; o arkadaşları şehidimize şan ve şerefle sahip çıktılar ve onun şehadetinden gururlandılar. 'Komutanım, biz de arkadaşımız gibi şehadet şerbetini yudumlamak istiyoruz' dediler. Selam olsun o yiğitlere, ruhun şad olsun teğmenim. Uğruna ölmekse eğer seni yaşamak, bin defa ölürüm de adına leke sürdürmem. Gururdur, namustur bayrak ve sancak. Aksa da kanım korkmam, haini güldürmem" ifadeleri üzerine salonda bulunan her rütbeden asker ve sivil gözyaşlarına hakim olamadı.
Tören Altunok'un şehit Piyade Teğmen Mustafa oğlu Ahmet'in kısa yaşam öyküsünü ve Birinci Dünya Savaşı'ndan anekdotlar anlatmasıyla devam etti.
"EVLATLARIMI VATAN İÇİN YETİŞTİRMEYE ANT İÇTİM"
Törende izleyici olarak yer alan Esen Yücekaya, "Çok güzel bir programdı, çok duygulu anlar yaşadım, bazen gözyaşlarımı tutmakta çok zorlandım. Gencecik vatan evlatlarını bu toprağa feda ettiğimiz için hem gururlandım hem hüzünlendim. Bir anne olarak da evlatlarımı vatan için yetiştirmeye bugün ant içtim" dedi.
Tören, şehit yakınlarına onur belgesi takdim edilmesi ve hatıra fotoğrafı çektirilmesi ile sona erdi.