Şehit ailelerine acı haberi şehit kızı veriyor
Polis memuru babası kendisi 16 aylıkken şehit olan Adana Emniyet Müdürlüğü Sosyal Hizmetler Şube Müdürü Nalan Özen, şehit ailelerine acı haberi vermekte görevli ekipte bulunuyor. Aslında bu acıya çok da yabancı olmayan Şube Müdürü Özen, “Şehit haberlerinde canım acıyor. Ben artık silah sesi duymak istemiyorum” dedi.
Son günlerde artan terör olaylarında Adanalı 6 polis şehit oldu. Acı haberi ailelere verme görevi ise 2 çocuk annesi Nalan Özen’e düşüyor. Kendi de bir şehit kızı olan Özen, cenazeler defnedilinceye kadar acılı aileyi bir an olsun yalnız bırakmıyor. Özen, ailelere kendisinin de şehit kızı olduğunu anlatarak onlara destek olmaya çalışıyor.
“MANEVİYATA VE ACIYA HİZMET EDİYORUZ”
3 yıldır Sosyal Hizmetler Şubesi'nde görev yaptığını belirten Özen, “Kötü haber çabuk yayılır. Bizler kötü haberleri o insanlara vermek zorundayız. Genelde haberi veren ilk insanlar bizler oluyoruz. Şehit çocuğu olmam, bu şubenin müdürü olmam tabii ki zor görevi ilk önce bana yüklüyor. Bu görevi yaparken bütün ailelerin sonsuz desteğinden güç alarak yapıyoruz. Bir şehit çocuğu olmaz zor. Ama bizim için önemli olan görevimizi en iyi şekilde yerine getirmektir. Benim görevimden bir tanesi şehit cenazeleri ve bunlarla ilgili yapılan tüm işlemler. Biz bu işi sıfır hata ile yapmak zorundayız. Çünkü maneviyata ve acıya hizmet ediyoruz. Yapım gereği ve geçmişim nedeniyle bu işi ben kendime göre görüyorum. Şanslıyım sevdiğim ve bildiğim işi yapıyorum” dedi.
“ŞEHİT ÇOCUKLARINA ‘KADER ARKADAŞLARIM’ DİYORUM”
Özen, babasının 16 aylıkken şehit olduğunu belirterek, “Baba kelimesini hiçbir zaman söylemedim. O sevgiyi hiç hissetmedim, hissedemeyeceğim. Çocukları kucağıma aldığım zaman onlara sık sık ‘kader arkadaşlarım’ diyorum. Ailelere gittiğimiz zaman ben her zaman görevimi yaparken ‘şu an bir müdür olarak gözüküyorum ama konuşan bir şehit çocuğu’ diyerek söze giriyorum. Zaten ondan sonra da ailelerimiz bizim işimizi yapmamızı kolaylaştırıyor. Benim onlardan biri olarak orada bulunmaz benim de dahil hepimizin işini kolaylaştırıyor” diye konuştu.
Duygulandığı anların olduğunu ama güçlü olmak için çaba sarf ettiğini kaydeden Özen, "Ben bir insanım, anneyim. Gözlerim çok doldu belki siz bu kareyi hiç yakalayamadınız. Rahatsızlandığım da oldu. Kendime hep ‘güçlü olmalıyım’ dedim. Bir kere hayata 1-0 yenik başladım babasız. İkincisi anneyim. Annemle birlikte yaşadığım için evladım. Bu üç sorumluluktan dolayı kendimi bırakamam. Güçlü olmasam da güçlü olmak zorundayım. Gözlerim doldu ama sizlerin gördüğü hiçbir yerde akmadı. Kendimle baş başa kaldığım zamanlar da bile akmamıştır. Ben çökmüş görünürsem ekibim zarar görür, işlerim aksar. Evde ağlarsam annem ve çocuklarım üzülür. O yüzden acılı ortamdan uzaklaşmak durumundayım" dedi.
“ARTIK SİLAH SESİ DUYMAK İSTEMİYORUM”
Özen, en çok duygulandığı anları ise şöyle anlatı:
“Murat Savaş Kale şehidimizin 37 günlük bebeğini kucağıma aldığımda ‘çok savunmasız ve küçük’ dedim içimden. Şehidimiz Kadri Özkara’nın oğlu Astsubay Emre’nin uçaktan inişindeki askerlere selamı ve şehitlikteki törenin akabinde şehitlikte ‘ben de artık şehit çocuğuyum’ dediğinde ben orada bittim. Hiçbir şeye aldırmadan Emre astsubaya, kardeşime, kader arkadaşıma sarılarak ağladım. Ben de bir insanım neticede.”
Her şehit haberinde canının acıdığını söyleyen Özen, “Ben artık silah sesi duymak istemiyorum. Şehit olan asker ya da polis için her insan gibi bizim de canımız çok acıyor. Tabi benimki biraz daha farklı acıyor” dedi.