Sağlık Bakanlığı bütçesinde iş kolu emekçilerine yeterli kaynak yok:
“2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi” 17 Ekim 2023 tarihinde TBMM Başkanlığı’na sunuldu ve Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, maalesef basına-halka kapalı olarak görüşülmeye başlandı.
Bu haliyle emekçilerin, halkın taraf olmadığı bütçenin genel durumuna baktığımızda;
Enflasyonist ve seçim yatırımı olan bir bütçe,
Kaynakların daha fazla sermayeye aktarıldığı bir bütçe,
Vergiler yoluyla yükün halkın omzuna bindirildiği bir bütçe,
Kamusal hizmetlerde kesintiye uğrayan bir bütçe,
Faiz bütçesi,
Otoriterleşmeyi derinleştiren bir savaş bütçesi olarak değerlendirebiliriz.
Bütçe; siyasal iktidarların, rejimin demokratik, sosyal hak ve özgürlükler konusundaki duruşunun en önemli göstergesidir. Üretenlerin, değeri yaratanların, yani işçilerin, emekçilerin, halkın, vergi mükelleflerinin, bu ülkede yaşayan herkesin, doğrudan ya da dolaylı mekanizmalar aracılığıyla ödedikleri vergilerin nerelere harcandığını ya da harcanmadığını bilmeleri ve bunu denetleyebilmeleri gerekir. Bu denetim bütçenin hazırlanması, uygulanması ve sonuçlandırılması sırasında yapılabilmelidir.
Hükümetin yanlış ekonomi politikaları mevcut ekonomik krizi derinleştirmekte, çalışmaya uygun nüfusun üçte birinden fazlası işsizken ve yakın gelecekte iş bulma umudunu kaybetmiş durumda iken milyonlarca emekçi ailesi kışa hiçbir gelire sahip olmadığı şartlarda girmektedir. Asgari ücret ya da düşük ücretlerle çalışanların eline geçen para temel ihtiyaç maddelerine bile yetmemektedir. Çünkü temel ihtiyaç maddelerindeki enflasyon oranı TÜİK verilerinin çok üzerindedir.
Bütçe değerlendirmeleri, bu dönemin belirleyici özellikleri göz önüne alınarak yapılmalı, bütçenin sadece teknik açıdan değerlendirmesiyle ya da siyasal iktidardan istenecek ekonomik taleplerle sınırlandırılmamalıdır. Bütçe hakkı temel bir hak olarak değerlendirilerek; toplumun siyasi partileri aracılığıyla, emekçilerin, işçilerin, üretenlerin özcesi bütçeyi oluşturan vergi mükelleflerinin örgütlü yapıları aracılığıyla bütçenin hazırlanmasında, dağıtılmasında ve denetlenmesinde söz ve karar sahibi olacağı mekanizmalar geliştirilmesi için mücadele yürütülmelidir.
Genel Bütçeye ilişkin ayrıntılı değerlendirmeler konfederasyonumuz KESK başta olmak üzere ilgili kesimler ve alanda çalışma yapan akademisyenler tarafından yapılmaktadır. Bu nedenle biz genel bütçeye ilişkin değerlendirmeyi bu giriş yazısı ile sınırlı tutup Sağlık Bakanlığı bütçesine ağırlık vermek istiyoruz.
*Türkiye’de 2024 için toplam sağlık harcamaları %56’lık artışla 931 milyar olarak hesaplanmıştır.
* TÜİK’e göre 2023 Ekim ayı itibariyle yıllık enflasyon 61,36, ENAGRUP’a göre %126,18’dir
* TÜİK’e göre sağlık alanında gerçekleşen enflasyon ise %81,30’dur
* Sağlık bütçesindeki %56’lık artış TÜİK’in belirlemiş olduğu tüm ürünlerde gerçekleşen enflasyonun 16 puan, sağlık enflasyonunun ise 26 puan gerisindedir.
* Resmi enflasyonun dahi altındaki artış hem reel hem de resmi enflasyona göre sağlık bütçesinin artmadığını azaldığını göstermektedir.
*Dolar kuruna göre toplam sağlık harcaması 24,6 milyar dolardan 25,3 milyar dolara çıkmıştır. Bu artış nüfus artışı düşünüldüğünde harcama düzeyinin aynı seviyede kaldığını göstermektedir.
*Kişi başına günlük sağlık harcaması 18,7TL’den 29,3TL’ye arttığı gözükse de, harcamalar dolar kuruna göre salgın öncesi dönemin gerisinde kalmıştır.
Bu verilere bile baktığımızda toplam genel bütçenin büyümesi oranına göre Sağlık Bakanlığı bütçesinde büyüme gözükse de sağlık harcamaları açısından enflasyon, dolar kuru artışları vb. değerlendirildiğinde aslında toplam bütçe içinde sağlık bütçesi payının artmadığını rahatlıkla görebiliriz.
Sağlık Bakanlığı’nın 2024 yılı bütçe teklifine baktığımızda şunları görmekteyiz: Metalaşmış, ticarileşmiş tedavi edici hizmetler en büyük paya sahiptir. Ödeneklerin ne kadarının “tedavi edici hizmetlere” ne kadarınınsa “koruyucu hizmetlere” ayrıldığı önemlidir. Bu gösterge bile tek başına sağlık politikalarının ne olduğunu görmemizi sağlamaktadır.
Sağlık Bakanlığının genel bütçe içerisindeki payı 2022 yılında 6,63 iken 2023 yılında 6,56 olarak belirlenmiştir. 2024 ise %6,6 olarak belirlenmiştir ( merkezi bütçe 11.089.037.425.000 – sağlık bakanlığı bütçesi 732.562.378.000 )
Yıllardır sağlık bütçesinin genel bütçe içerisindeki payının yüzde 10’un üzerine çıkarılmasını talep etmemize rağmen pay düşmüştür. Bu da yetmezmiş gibi koruyucu sağlık hizmetlerine ayrılan oran %28,6’dan %27,6’ya düşmüştür. Tedavi edici hizmetlere ayrılan oran ise %69,5’ten %70,8’e çıkmıştır.
2024’te şehir hastanelerin hizmet bedelinde %38’lik artış yapılmış kira bedelinde ise %108’lik artış yapılmıştır. Toplam bütçe ise 46,7 milyar TL’den %79’luk artış ile 83,7 milyar TL’ye çıkmıştır.
- 2023 bütçe görüşmelerinde 2024 şehir hastanelerin bütçe tahmini 60.269.000.000olarak hesaplanmıştı. 2024’te 2023’te belirlenen tahminin yaklaşık 1,39 katı daha bütçe ayrılmıştır.
*Sağlık Bakanlığın 2024 bütçe teklifine göre Sağlık Bakanlığı bütçesinin %11,4’ü şehir hastanesine aktarılacaktır.
- 2024’te 851.264.000.000toplam sağlık harcaması gerçekleştirecek SGK’nın toplam sağlık harcamasının %10’na denk gelen ödeme şehir hastanelerine aktarılıyor.
- Şehir Hastanelerinin 2024 yılında günlük maliyeti 229 milyon TL,
- Sağlık Bakanlığı 2024 bütçesi 732.562.378.000 TL olup, bu bütçenin 518.331.810.000 TL’si tedavi edici hizmetlere ayrılmıştır.
*2024 bütçesi üzerinden değerlendirme yaptığımızda;
*Sağlık Bakanlığına bağlı hastane başına 800.614.620 TL bütçe ayrılmıştır,
- Şehir Hastaneleri başına 4.923.359.882 TL bütçe ayrılmıştır,
- Şehir Hastanelerine ayrılan bütçe hastane başına ayrılan bütçenin 6 katıdır.
- Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğüne bağlı hastane yataklarının %17’si Şehir Hastaneleri bünyesindedir,
- Şehir Hastanelerinin bir yatak maliyeti yıllık 3 milyon TL günlük 8244 TL dir.
- 08/05/2023 tarihinde600 yataklı Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt EAH ihalesi 2.419.919.000 TL’ye gerçekleşmiştir. Şehir hastanesine ayrılan bütçe ile 35 tane Dışkapı Yıldırım Beyazıt EAH yapmak mümkün,
- 17 Şehir hastanesinin sadece 1 yıllık bedeli ile 35 tane 600 yataklı hastane yapmak mümkün, 25 yıllık bütçeye yükü bu hastanelerin 875 tane Dışkapı EAH kadar. Yani 17 hastanenin 25 yıllık bedeli ile Sağlık Bakanlığının elinde bulunan 915’e yakın hastaneyi yenilemek mümkün.
- Deprem bölgesinde Sağlık Bakanlığına ait 27, üniversitelere ait 6 ve özel sektöre ait 9 olmak üzere bölgedeki toplam 42 hastane binası ağır ve orta hasarlı durumdadır. Az hasarlı hastane binalarının sayısı ise Sağlık Bakanlığında 75, üniversitelerde 12 ve özel sektörde 7 olmak üzere toplam 94’tür.
- Bölgede zarar gören ikinci ve üçüncü basamak Sağlık Bakanlığı hastanelerinin onarımı ile onarım yapılamayacak durumdaki binaların yeniden yapımı kapsamında 45,3 milyar TL (2,4 milyar dolar); cihaz ve tefriş ihtiyacı için de 13 milyar TL (688 milyon dolar) olmak üzere yaklaşık 58,3 milyar TL (3,1 milyar dolar) maliyet oluşmuştur. Hasar tespit çalışmaları devam eden birinci basamak sağlık tesislerindeki hasar tutarının 14 milyar TL (742 milyon dolar) olduğu tahmin edilmektedir.
- Yani bugün deprem bölgesi için yurttaşa ek vergiler getiren hükümet şehir hastanelerinin 1 yıllık bedelinin yarısı ile deprem bölgesinin sağlık alt yapısını yeniden inşa edebilir.
- Sağlık Bakanlığı bünyesinde görev yapan işçisinden hekimine 772 bin çalışanın gelirinde her ay 9023 TL'lik iyileştirme yapılabilinir.
- Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğüne bağlı hastane yataklarının %17’si Şehir Hastaneleri bünyesindedir
- Şehir hastanelerine Türkiye’de bulunan SGK üzerinden 572 özel hastaneye aktarılan kaynaktan daha fazla kaynak aktarılmaktadır. Bu şekilde bir yandan özel sağlık kuruluşlarına aktarılan süspansiyonlar yanında Şehir Hastaneleri aracılığıyla özel sektöre kaynak aktarımı çok daha fazla yapılmaktadır.
2024 yılı itibarıyla, tedavi edici sağlık programı kapsamında kira bedeli olarak 57,5 milyar TL,hizmet alımı içinde 26,1 milyar TL olmak üzere, toplam 83,7 milyar TL ödenmesinin planlandığı görülmektedir.
Böyle bir tercihi kabul etmiyoruz. Halkın sağlık hizmetleri için ayrılan parası bir avuç şirkete aktarılmamalıdır. Şehir Hastaneleri için yapılmış olan sözleşmeler tazminat ödenmeden feshedilmeli, planlanan ödemeler durdurulmalı ve şehir hastaneleri daha fazla zaman kaybetmeden devlet hastanelerine dönüştürülmelidir.
Sağlık Bakanlığı bütçesinde iş kolu emekçilerine yeterli kaynak yok:
Personel giderlerinin Sağlık Bakanlığı bütçe içerisindeki payı 2023 bütçesinde %46, 2024 ise %55 olarak görünmektedir. Sağlıkta dönüşüm programı öncesi 2003 yılında personel giderleri bütçenin %70’ini oluşturmaktaydı.
Yoksullaşma, angarya çalışma koşulları, düşük ücretler ve şiddet başta olmak üzere çeşitli baskılarla karşılaşan sağlık emekçilerinin birçoğu yurtdışına gitmeye çalışmaktadır. Artık sağlık emekçilerinin birçoğu Almanca başta olmak üzere çeşitli yabancı dillerde eğitim almaya çalışmaktadır. Türk Tabipleri Birliği verilerine göre son on yılda yurtdışına göç eden hekim sayısı yaklaşık 30 kat artmış durumda.
Bunların yanı sıra, bilindiği gibi Türkiye’de emek gücünü satarak yaşamak zorunda olanların tümü gibi sağlık emekçileri de AKP hükümetleri döneminde daha da yoksullaşmış ve geçinemez hale gelmiştir. Sağlık emekçilerinin temel ücretlerinde emekliliğe yansıyan düzenleme yerine önceki yıllarda performans yeni adıyla teşvik ek ödemeleri, taban ek ödeme v.b çeşitli isimler adı altında ödeme yöntemleri Hiçbir sağlık emekçisinin aylık gelirinde performans ücretinin payı yüzde 10’u-15’i geçmemeli, gelirlerinin hemen tümünü emekliliğe de yansıtıldığı düzenlemeler hayata geçirilmelidir.
Sağlık Bakanlığı 2024 yılı bütçe teklifinde yer alan hedeflerin neredeyse hiçbiri kabul edilemez. Sağlık Bakanı, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yapacağı; Sağlık Bakanlığı 2024 Yılı Bütçe Teklifi konuşmasından önce gerekli düzenlemeleri yapmalıdır. Bakanlığın bütçesinde yapılacak düzenlemeler; halkın sağlığının korunması ve geliştirilmesi önceliğiyle toplumun sağlık sorunlarının en kısa sürede ve kamusal olarak çözülmesi, sağlık emekçilerinin çalışma koşullarının ve özlük haklarının insan yaşamına yakışır, günümüzün koşullarına uygun hale getirilmesi ve şiddetin önlenmesi öncelikli hedefleriyle gerçekleştirilmelidir.
Sonuç öneri ve talepler:
Genel olarak 2024 bütçesini ve Sağlık Bakanlığı bütçesini incelediğimizde ana gelir kaynağı, yine yaşamak için çalışmak zorunda olanlardan alınması hedeflenen, doğrudan ve dolaylı vergiler olarak öne çıkmaktadır. Bununla birlikte, yaşamak için çalışmak zorunda olanların bu durumu değiştirebilmeleri için geliştirme çabası içinde oldukları eylem birlikteliklerinin, emekçilerin ve ezilenlerin örgütsel ve stratejik ortaklıklarını sağlayan iktidar mücadelesini de hedefleyebilmesi gerektiği bütün açıklığıyla önümüzde durmaktadır. Gelecek yıllarda hazırlanacak bütçelerin hedefinin, yaşamak için çalışmak zorunda olanların refahını ve mutluluğunu sağlamak olabilmesinin başlıca yolu bu hedeften geçmektedir. Bu amaç için yakın ve orta vadede bütçeye ve sağlık hizmetlerinin finansmanına ilişkin ortaya konulması ve kitleselleştirilmesi gerektiği düşünülen önerileri şöyle sıralamak mümkündür:
- Genel bütçe gelirleri içinde gelir vergisi payı artırılmalıdır. Bu artış, gelir vergisi içinde kurumlar vergisi payı artırılarak sağlanmalıdır. Yoksullardan, emekçilerden, ücretlilerden alınan direkt ve dolaylı vergi payları azaltılmalı, sermaye sahiplerinin vergi sorumluluğu arttırılmalıdır.
- Sağlık hizmetleri harcamalarında merkezi bütçenin payı arttırılmalıdır.
- Sağlık Bakanlığı bütçesinin genel bütçe içindeki payı %10’un üzerine çıkarılmalıdır. SGK pirim gelirleri içinde çalışanların ve kendi hesabına çalışanların payı azaltılmalı, patronların payı artırılmalıdır. SGK’ye genel bütçeden aktarılan pay artırılmalıdır.
- Sağlık hizmetleri harcamalarında merkezi devlet harcamalarının payı artırılmalı, SGK ve hane halkları harcamalarının payı azaltılmalıdır. Katkı-katılım, ilave ücret gibi hiçbir ad altında halktan sağlık hizmetleri için ücret alınmamalıdır.
- SGK’nın özel hastanelerden hizmet satın alması hizmet başına (fee-for-services) ve vaka başına (casepayment) ödeme ile değil, toptan bütçeleme (globalbutgetting) ile olmalıdır.
- Sağlık emekçileri sayısı OECD ortalamasına, güvenceli ve kadrolu istihdamla çıkarılmalıdır.4d, 4b, 4c, 4924 vb. tüm istihdam tipleri ile çalışanların istihdam modeli 4a statüsüne alınmalıdır. İstihdam rejimindeki karmaşa ve adaletsizlik giderilmelidir.
- Sağlık emekçilerine ek ödeme, teşvik vb. adlarla yapılan, ekip anlayışını bozan, rekabet oluşturan ve çalışma barışını bozan ödeme yöntemi yerine yoksulluk sınırının üzerinde, tek
kalemde, tamamı emekliliğe yansıyacak şekilde temel ücret ödenmesine başlanmalıdır. Temel ücret üzerine yapılan işin niteliği ve riski, eğitim durumu, kıdem yılı gibi kriterler ile giydirilmiş ücret belirlenmelidir. Hiçbir şekilde ek ödeme oranları temel ücretin %10’unu geçmemelidir.
- Sağlık emekçileri uygulanan döner sermaye uygulamaları nedeniyle kamuda çalışan emsallerine göre daha erken vergi dilimine girmektedir. Yoksulluk sınırı üzerinde emekliliğe yansıyan temel ücret rejimine gidilinceye kadar emekliliğe yansımayan döner sermaye, teşvik vb. isimler adı altında ödenen tüm ücretler vergi dilimi dışında bırakılmalıdır.
- Sağlık hizmetleri sunumu kamunun sorumluluğundadır. Tümüyle kamusal olarak verilmelidir. Özel sağlık kurumlarına aktarılan her türlü pay kaldırılmalıdır. Kamu sağlık kurumları ve sağlık eğitimleri için bütçeden ayrılan pay yükseltilmelidir.
- Covid-19 pandemisinde ve en son 6 Şubat Maraş merkezli depremlerde gördüğümüz gibi sağlık sistemleri çökme aşamasına gelmiştir. Mevcut kapitalist sistemin doğaya olan tahakkümü nedeniyle yeni pandemilerin olacağı da öngörülmektedir. Kent rantı nedeniyle sağlıksız kentleşme doğal bir olay olan depremlerin felakete dönüşmesine yol açmaktadır. Bu nedenle toplum sağlığı için Sağlık Bakanlığı’nın kentleşmeden tarım politikalarına, çevre politikalarına ve üretim ilişkilerine kadar müdahil olacak bir yapıya büründürülmesi gerekmektedir. Ayrıca yaşanması muhtemel yeni salgınlara ve İstanbul başta olmak üzere beklenen depremlere karşı da bütçe kalemi oluşturulmalıdır.
- Sağlıklı bir toplum için tedavi edici hizmetler yeterli değildir. Koruyucu sağlık hizmetlerinin yeniden ele alınması ve güçlendirilmesi gerekmektedir.
- Savaş toplum sağlığına zararlıdır. Ülke içinde ve dışında savaşa karşı barış politikalarının geliştirilmesi gibi konularda da sağlık alanının söz sahibi olması gerekmektedir.
- Sağlık hizmetlerinin üretilmesi planlanması ve sunulmasının tüm aşamalarında sağlık emekçileri ve örgütlerini ve halkı karar alma süreçlerine dahil edecek mekanizmalar oluşturulmalıdır.
- Hukuksuz bir şekilde ihraç edilen ve hakkında kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan sağlık emekçileri derhal görevlerine iade edilmelidir.