MHP Milletvekili Özdemir, imar değişikliği konusunda kanun teklifi verdi

MHP Milletvekili Özdemir, imar değişikliği konusunda kanun teklifi verdi

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir, depremin neden olacağı etkileri azaltmak ve deprem bölgelerinde bulunan illerde 4 kattan fazla yapılacak binalarda deprem izolatörlerinin kullanılmasının zorunlu hale getirilmesi amacıyla İmar Kanunu’nda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifi verdi. Özdemir, 17 Ağustos 1999 Marmara Depreminin de olduğu 1900-2009 yılları arasında 300’e yakın deprem olan Türkiye’de 100 bin kişinin hayatını kaybettiğini ve 600 bin konutun yıkıldığını aynı zamanda 6 Şubat depremlerinin de yıkıcı etkisini hatırlattı.

Türkiye’nin büyük deprem tehlikesi ile karşı karşıya olan bir ülke olması nedeniyle Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir, İmar Kanunu’nda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifi verdi. 17 Ağustos 1999 Marmara Depreminin de olduğu 1900-2009 yılları arasında 300’e yakın deprem olan Türkiye’de 100 bin kişinin hayatını kaybettiğini ve 600 bin konutun yıkıldığını aynı zamanda 6 Şubat depremlerinin de yıkıcı etkisini hatırlatan Özdemir, depremin neden olacağı etkileri azaltmak ve deprem bölgelerinde bulunan illerde 4 kattan fazla yapılacak binalarda deprem izolatörlerinin kullanılmasının zorunlu hale getirilmesi amacıyla İmar Kanunu’nda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifi verdiğini belirtti. Özdemir, depremlerin can kaybına yol açması ve ekonomik kayıplar vermesini gerekçe gösterdiği teklifte şu ifadelere yer verdi; 
 
“Ülkemiz jeolojik özellikleri, topografik yapısı ve iklimi nedeniyle doğal afetleri sıkça yaşamaktadır. Doğal afetler neden oldukları can kaybı yanında önemli ekonomik kayıplar da meydana getirmektedirler. Türkiye, yeryüzünün en aktif fay zonları içerisinde bulunan ve her zaman büyük deprem tehlikesi ve riskine maruz olan bir ülkedir. Türkiye deprem bölgeleri haritası esas alındığında ülke topraklarının % 96'sının farklı oranlarda deprem tehlikesine sahip bölgeler içerisinde yer aldığı ve nüfusun % 98'inin bu bölgelerde yaşadığı görülmektedir. Bu bölgelerin % 66'sı 1. ve 2. derece deprem bölgeleri, başka bir deyişle aktif fay zonları içerisindedir. 1900-2009 yılları arasında, Türkiye'de önemli ölçüde can ve mal kayıplarına yol açan üç yüze yakın deprem olmuş ve bu depremler nedeniyle 100,000 kişi hayatını kaybetmiş, 180,000'e yakın kişi yaralanmış ve 600,000 konut yıkılmış veya kullanılamaz hale gelmiştir. 17 Ağustos 1999 depreminin endüstrileşmenin ve şehirleşmenin en yoğun olduğu Marmara Bölgesinde meydana gelmiş olması, can kaybının ve hasarın çok büyük olmasına sebep olmuştur. Depremin ekonomik maliyeti de çok yüksek olmuştur. Uluslararası kuruluşların Afet veri tabanlarında yer alan bilgilere göre 17 Ağustos 1999 depremi, dünyada 1900-2009 yılları arasında meydana gelen depremler arasında 20 milyar dolar ile, çok büyük ölçüde ekonomik kayıp yaratan altıncı büyük deprem olarak belirlenmiştir”
 
Kanun teklifinde 6 Şubat Deprem Felaketi’ne de değinen Milletvekili Özdemir, “6 Şubat 2023 tarihinde saat 04.17 civarında Kahramanmaraş Pazarcık merkezli 7.7 büyüklüğünde yaşanan deprem ve sonrasında saat 13.24'te 7.6 büyüklüğünde ikinci bir büyük deprem 10 ilimizde (Kahramanmaraş ve Hatay başta olmak üzere Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman ve Malatya) şiddetli yıkıma neden olmuştur. Depremin oluşumunun engellenmesi mümkün olamayacağından deprem etkisiyle meydana gelebilecek kayıpları azaltmak için izlenmesi gereken tek yol, deprem riski altındaki binalarda çevresel ve yapısal bilinçli yöntemlerle gerekli tedbirlerin alınmasıdır. Ülkemizde yaşanan orta ve büyük ölçekteki birçok depremi yol açtığı can ve mal kayıpları, özellikle depremden hemen sonra da kullanılmaya devam etmeleri gereken tesisleri (hastaneler, polis ve telekomünikasyon merkezleri vb.) sismik performansının iyileştirilmesindeki önemini arttırmaktadır. Deprem yalıtımlı binalarda yapısal hareketlerin kontrolü, yapısal temelde veya yapı içinde özel olarak tasarlanmış bir ara yüz ile, yani zeminden iletilen kuvvetleri azaltabilecek şekilde, izolatör ekipmanları ile gerçekleştirilmektedir. Bu sismik izolatörler temel seviyesinde kullanıldığı için deprem yükünün burada absorbe edilmesini ve üst katlara deprem yükünün çok azalmış olarak iletilmesini sağlamaktadır. Sismik izolatör uygulaması ülkemizde alınan çok yerinde bir kararla birinci ve ikinci deprem bölgelerinde inşa edilecek 100 ve daha üzeri yatak kapasiteli hastanelerde kullanımını zorunlu hale getirilmiştir. Kanun teklifiyle, yukarıda arz ve izah ettiğimiz gerekçelerle depremin neden olacağı etkileri azaltmak amacıyla ülkemizdeki özellikle birinci ve ikinci derece deprem bölgelerinde bulunan illerimizde 4 kattan fazla yapılı olacak binalarda deprem izolatörlerinin kullanılması zorunlu hale getirilmesi amaçlanmaktadır” İfadelerine yer verdi.
 
Madde gerekçeleri olarak ise kanun teklifinde şu maddelere yer verildi; “MADDE 1: Teklif ile depremin neden olacağı etkileri azaltmak amacıyla ülkemizdeki özellikle birinci ve ikinci derece deprem bölgelerinde bulunan illerimizde 4 kattan fazla yapılı olacak binalarda deprem izolatörlerinin kullanılması zorunlu hale getirilmesi amaçlanmaktadır.
MADDE 2: Yürürlük maddesidir.
MADDE 3: Yürütme maddesidir.
3194 SAYILI İMAR KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1-3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanunu'na aşağıdaki madde eklenmiştir.
"Ek Madde 11- Birinci ve ikinci derece deprem bölgelerinde bulunan illerimizde 4 kattan fazla yapılı olacak binalarda deprem izolatörlerinin kullanılması zorunludur."
MADDE 2-Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 3- Bu Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.”

Google+ WhatsApp