Kültepe’de 4 bin 100 yıllık buğdaylar bulundu
Kültepe Kazı Başkanı Fikri Kulakoğlu Profesör Doktor Fikri Kulakoğlu, Kültepe’de 4 bin 100 yıl öncesine ait buğdaylar bulunduğunu söyledi. Kulakoğlu, “Aslında 4 bin 100 yıl öncesine dayandığını söylüyoruz ama bunun tabii daha erkeni de var. İlk defa o zaman kullanılmamış. Bu buğdaylar buraya depolanmış bir şekilde herhalde kışı geçirmek için kışlık buğday olarak depolanmış” dedi.
Kayseri’de bulunan Kültepe-Kaniş-Karum Ören Yeri'nde Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu başkanlığındaki kazı çalışmaları devam ediyor. Yapılan kazılarda çıkan bulgular ise tarihe ışık tutuyor. Bu kapsamda Kültepe’de 4 bin 100 yıl öncesine ait buğdaylar bulundu. Bulunan buğdayların o dönemde kışlık buğday olarak depolanmış olabileceğini söyleyen Kültepe Kazı Başkanı Fikri Kulakoğlu Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, “Aslında 4 bin 100 yıl öncesine dayandığını söylüyoruz ama bunun tabii daha erkeni de var. İlk defa o zaman kullanılmamış. Bu buğdaylar buraya depolanmış bir şekilde herhalde kışı geçirmek için kışlık buğday olarak depolanmış. Ama tabii ki bunların içindeki farklı cinsleri de tayin etmek için botanistler lazım. Bunların gerçek anlamda cinsini hatta bunların yerli olup olmadığını bu arkadaşlar söyleyecek. Onlar inceledikten sonra tam sonucunu verebileceğiz. Doğal olarak buradaki insanın normal tükettiği buğdaylar olması lazım. Belki farklı cins olsa da özellikle ekmek yapımından bahsetmek gerekiyor. Bizim de o dönemde ki hemen bu dönemin sonrasına da Asurlu tüccarlar zamanında ekmek, alışverişte fiyatı da belli olan bir metaydı” şeklinde konuştu.
‘BUGÜNE BAKARAK BAZI ŞEYLERİ DEĞERLENDİRMEMEK LAZIM’
Bölgede aşina olunan arpa, mercimek, nohut gibi ürünlerinde bulunduğunu hatta sadece Anadolu'ya özgü değil de Anadolu'ya dışarıdan getirmiş birçok ürünün de var olduğunu belirten Kulakoğlu, “Aşina olduğumuz arpa, mercimek, nohut gibi ürünler de var. Hatta daha da enteresan ürünler var. Sadece Anadolu'ya özgü değil de Anadolu'ya dışarıdan getirmiş birçok ürün de var. Baharatlar da var, kokulu gıdalar da var. Onlar büyük olasılıkla bizim bugün İpek Yolu dediğimiz güzergah üzerindeki ülkelerden getirilmiş olması lazım. Çünkü bu bölgeye yabancı olan ürünler. Artı böyle farklı, burada yetişmeyen hayvanların kemikleri de var demek ki dışarıdan bayağı bir şey getirilmiş. Bunun yanında Kayseri bölgesinde hiç olmadığını düşündüğümüz Anadolu'ya yabancı, bugün için yabancı olduğunu düşündüğümüz ürünler var. Mesela sumak burada yetişiyor, bizim kazılarda bulunan bir ürün. Aynı şekilde zeytin, 5 bin yıl öncesinde burada zeytin ait izler var. Polen izleri var ve yetiştirilmiş, yabani değil. Burada bayağı tarımı yapılmış ya da kültürü alınmış zeytin var. Dolayısıyla zaten uluslararası bir merkezden beklenebilecek şeyler bunlar. Fındık ki Kayseri'de aslında yine bu dönemde bile iklim fena değil şu anda ılıman bir iklim var, yetişiyor. O dönemde de 5 bin yıl öncesinde yetişmiş. Çoban püskülü denilen daha küçük bir ağaç cinsi var. Karadeniz bölgesine has. Yani nemli, yağışlı bölgenin ağacı. Burada yetişmiş, ondan alet yapılıyor. Bu şimşir gibi böyle kaliteli bir ağaç cinsi. Bu bölgede olabilmiş. Yani sadece bugüne bakarak bazı şeyleri değerlendirmemek lazım zaten kazının amacı da o. Geçmişte nasılmış bu bölgeler? Şimdi nasılmış? Şimdi nasıl bir gelişme gösteriyor? Bu hem bize kültürel anlamda hem de bugünkü iklim değişikliğine kadar gidecek boyuta sahip bir olgu. Bu olguları da biz toplamaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.