Kayseri Baro Başkanı Fevzi Konaç:
Kayseri Baro Başkanı Fevzi Konaç:
Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Kızılay Gençlik Kulübü tarafından düzenlenen ‘Kadına Şiddete Hayır’ seminerinde konuşan Kayseri Baro Başkanı Fevzi Konaç; “Cezaların ağır olması, tek başına bu tür suçların engellenmesine yetmiyor. İnsanı inşa etmediğiniz hiçbir yerde hukuk kuralları tek başına toplumun huzurunu sağlamıyor” dedi.
ERÜ Kızılay Gençlik Kulübü tarafından Sabancı Kültür Sitesi’nde düzenlenen ‘Kadına şiddete hayır’ seminerine konuşmacı olarak katılan Kayseri Baro Başkanı Fevzi Konaç; toplumsal olayların can yaktığı dönemlerden geçildiğini söyledi. Geçtiğimiz yıl Mersin’de meydana gelen Özgecan cinayetinden alınacak çok derslerin olduğunu vurgulayan Konaç, “Özgecan vakası yaşanmadan da toplumsak duyarlılık daha fazla gelişemez miydi” dedi. Hayvana bile merhametin zirvesinin yaşandığı bu topraklarda bugün gelinen noktayı anlamakta güçlük çektiğini ifade eden Konaç, “Toplumsal hadiselerin gün geçmeden canımızı yaktığı günlerden geçiyoruz. Bir gazete ya da televizyon haberi gün geçmesin ki canımızı yakan bir kadın şiddeti ve cinayeti olarak hüzünlendirmesin bizleri. Bu ülke nasıl bu noktaya geldiği ile ilgili olarak tarihsel süreç içerisinde birçok kıstası bir araya yan yana koyduğumda öyle bir medeniyetin çocuklarıyız ki aslında hayvana bile merhametin zirvesi yaşanan bu topraklarda bugün geldiğimiz noktayı anlamakta güçlük çektiğimiz günler yaşıyoruz. Öyle bir hale geldi ki artık toplumsal hastalıklarımız sokağı işgal etti, bu işgalden dolayı her gün büyük bedeller ödüyoruz. Bizler avukatlar olarak adliyelerde bu faturaların altı çizildiğinde yaşadığımız sahneler ile ilgili olarak öyle bir noktaya geldik ki artık dramatik noktada dava dosyalarına bakamaz noktadayız. 1 yıl önce Tarsus’da ‘Özgecan Vakası’ yaşadık. Bu hadiseden sonra bütün toplumsal dengelerimiz, ruhi durumumuz bir infialle beraber değişmeye başladı. Acaba dedim ben, ‘Özgecan vakası yaşanmadan da toplumsal duyarlılık daha fazla gelişemez miydi?’ Her şeyden önce şunun altını çizmeliyim ki kadın komisyonlarımız dava için gittiğinde bir hatıra getirdiler oradan. 16 yaşında kızı olan bir babayım. Biz merhamet medeniyeti iken, neleri kaybettiğimizi düşünmemiz adına Özgecan vakasından alacağımız o kadar dersler var ki. Toplumsal olarak şefkat ve merhameti kaybettiğimiz dönemden geçiyoruz. Bunun kurbanı kimi zaman çocuk, kimi zaman kadın, kimi zaman bir kedi ve köpek. Dolayısıyla şefkat ve merhametin kaybedildiği bir toplumda mazlumun ve mağdurun kimin olacağı konusunda artık hiçbirimizin karar verme şansı artık yok. Bizim toplumsal zaafımızla ilgili olarak her şeyden önce kadına şiddet ile ilgili bu salonlarda toplayan unsurun, kusurun, hatanın, toplumsal olarak kaybettiğimiz değerin ne olduğunu yeniden ele almamız gerektiğini düşündüğüm bir dönemden geçiyoruz. Şefkati, merhameti, insanlığın kaybettiğimiz özel hadiseler, yeniden bu değerlerle ilgili olarak silkelenip kendimize gelmemiz gereken bir döneme girdiğimizi düşünüyorum” dedi.
Kayseri’de çocuk mahkemelerinde görülen davalar istatistik olarak sıralandığında kavga, nitelikli hırsızlık ve madde olduğunu vurgulayan Kayseri Baro Başkanı Fevzi Konaç, çocuk yaşta öfkesini kontrol edemeyen bir neslin varlığı gelecekte aile kurumunda kadına şiddet ve aile içi şiddetle ilgili olarak kendilerine ipucu olarak değer kattığını söyledi. Konaç: “Özellikle gençlikle ilgili konular konuşuyoruz, geçen yıl merak ettim çocuk mahkemelerinde suç kavramları olarak bir çalışma yaptım. Bu analizlerle geldiğimiz noktada Kayseri Çocuk Mahkemeleri’nde ilk üç suçun birincisi kavga, yaralama, hakaret, başkasının vücuduna eziyet verme. Sıralamada ikinci sırada nitelikli hırsızlık, üçüncüsü de madde. Bu verileri analiz edersek 15-17 yaş gurubundaki çocukların artık şiddete meyilli, öfkesini kontrol edemeyen bu anlamda da potansiyel suça bulaşmak, başkalarına zarar vermek, başkalarını yaralamaktan çekinmeyen bir ruh haliyle beraber toplumsal hayatımıza katılan bir genç neslin yetiştiği ile ilgili olarak hepimizin sıkıntıya sokan bir manzarayla karşı karşıyayız. Çocuk yaşta öfkesini kontrol edemeyen bir neslin varlığı gelecekte aile kurumunda kadına şiddet ve aile içi şiddetle ilgili olarak bize ipucu olmak adına dikkat anlamında bir değer katıyor” ifadelerini kullandı.
“İKİ GÜNDÜR GAYRİMEŞRU İLİŞKİYİ SAKLAMAK İÇİN ÇOCUĞUNU ÖLDÜREBİLME İHTİMALİ OLAN KADINI KONUŞUYORUZ”
Şiddeti sadece kadına yönelik olarak insanlığın şiddete karşı nasıl korunacağı ile ilgili bir başlık altında konuşulmasının daha faydalı olduğunun altını çizen Konaç; “Bir anneyi de çocuğunu öldürtecek noktaya getirecek kadar olan şiddetin tarafı yapan, ahlaki bir yozlaşmanın içine düşmüşse bu toplum, başlık sadece kadına şiddet olmamalı” şeklinde konuştu. Şuan ülkede iki gündür gayrimeşru ilişkiyi saklamak için çocuğunu öldürebilme ihtimali olan kadının konuşulduğunu vurgulayan Fevzi Konaç; “Dünden beri öfke ve nefretle izliyorum, sorunumuz sadece bu ülkede kadına şiddet değil, çocuklara şiddet var, çocuklara istismar var. Kadının elinden çıkan şiddet var, dikkat edin. 2 gündür televizyonlarda magazin haberi olarak veriliyor Beratcan’ı hepimiz takip ediyoruz. 10 yaşındaki Beratcan öldürüldü ve ormanda bir yere atıldı. Yakalanan sanığın birkaç gündür itirafları ve soruşturmada verdiği ifadeler gündeme geliyor. Eğer bu söylentiler doğruysa Beratcan ile ilgili tüylerimizi diklen diken eden noktadayız. Bir anneyi de çocuğunu öldürtecek noktaya getirecek kadar olan şiddetin tarafı yapan, ahlaki, bir yozlaşmanın içine düşmüşse bu toplum, başlık sadece kadına şiddet olmamalı. Dolayısıyla çocuğun, kadının, erkeğin, hayvanın bile merhametten nasibini alamadığı bir toplum haline gelmişsek ayırım yapmadan insanlığın şiddete karşı nasıl korunacağı ile ilgili bir başlık altında konuşmamıza çok fazla ihtiyacımız var. Bugün geldiğimiz nokta o noktadadır. İki gündür gayrimeşru bir ilişkiyi saklamak için çocuğunu öldürtebilme ihtimali olan bir kadını konuşuyoruz bu ülkede. Bir taraftan belki pozitif ayrımcılık yapıyoruz diye kadını korumaya çalıştığımız toplumda çocuğu, erkeği ve aileyi topyekun kaybettiğimiz bir noktaya getiriyoruz. Dolayısıyla bu getirdiğimiz nokta itibariyle de her gün televizyon başında gözyaşlarımızı tutamadığımız manzaralarla karşı karşıyayız” dedi.
Cezaların ağır olmasının tek başına suçu engellemesinde yeterli olmadığının altını çizen Baro Başkanı Fevzi Konaç; “Her suçtan dolayı toplumsal bir infial duyuyoruz. Öfkeleniyoruz, hemen meclise yeni bir yasa teklifleri geliyor. Deniyor ki cezalar ağırlaştırılsın. Dünyadaki hukuk sistemleri içerisinde bu tür suçlara verilen cezaların en yüksek olduğu ülkelerden bir tanesiyiz. Ama bilin ki bu cezaların bu kadar ağır olması tek başına bu suçların engellenmesine yeterli olmuyor. İnsanı inşa etmediğiniz hiçbir yerde hukuk kuralları tek başına toplumun huzurunu sağlamıyor” diye konuştu.
Konaç’ın ardından Avukat Yazar Feyza Altun da kadına şiddet konusunda salonu dolduranlara deneyimlerini aktardı.