GÜLSOY : FİNANSAL ŞARTLARIN VE YATIRIM İKLİMİNİN İYİLEŞTİRİLMESİNİ BEKLİYORUZ
Kayseri Ticaret Odası (KTO) Ağustos Ayı Olağan Meclis Toplantısı gerçekleştirildi. Kent ve ülke ekonomisindeki güncel gelişmeleri değerlendiren Başkan Ömer Gülsoy, “İş dünyası olarak içinde bulunduğumuz finansal şartların ve yatırım ikliminin süratle iyileştirilmesi beklentisi içindeyiz. KOBİ’leri rahatlatmak çok yerinde bir karar olacaktır. Finansal sıkılaşmanın, finansal dayanıklılığa halel getirmemesi en önemli beklentimizdir.” diye konuştu.
Kayseri Ticaret Odası (KTO) Ağustos ayı olağan meclis toplantısı Meclis Başkan Yardımcısı Ahmet Şapçı başkanlığında M. Rifat Hisarcıklıoğlu Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Toplantıya Başkan Ömer Gülsoy’un yanı sıra Yönetim Kurulu üyeleri, Meclis ve komite üyeleri, Disiplin, Kadın Girişimciler Kurulu üyeleri ile Basın mensupları katıldı.
Saygı duruşundu bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından görüşülen gündem maddeleri kabul edildi. Toplantıda, ay içerisinde yapılan faaliyetlere de yer verildi.
Meclis toplantısında ülke gündemini, küresel, bölgesel ve ekonomik gelişmeleri değerlendirerek Odanın çalışmalarıyla ilgili meclis üyelerini bilgilendiren Kayseri Ticaret Odası (KTO) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy, sözlerine tarihi olaylara değinerek başladı.
Sakarya Meydan Muharebesi, Malazgirt Zaferi ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nin yıldönümlerini kutlayan Başkan Gülsoy, “Devletimiz ilelebet var olsun” dedi.
“İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÜLKEMİZİ DE TEHDİT EDİYOR”
Konuşmasında orman yangınları ile Kayseri’nin Bünyan İlçesinde meydana gelen sel felaketine değinen Gülsoy, İklim değişikliğinin önemine vurgu yaptı. Başkan Gülsoy, “Küresel ısınma ve iklim değişikliğini durdurmak için çaba göstermek zorundayız. Bu çerçevede, organik tarım üretimi, yenilenebilir enerji kaynakları, enerji verimliliği ve güvenliği ön plana çıkıyor.” İfadesini kullandı.
“AB YEŞİL MUTABAKAT’TA HER BİREYE GÖREV DÜŞÜYOR”
AB Yeşil Mutabakatın yine en çok konuşulan konuların başında yer aldığının altını çizen Başkan Gülsoy, “AB yeşil mutabakatı sadece bir çevre stratejisi değil, ülkemizi de yakından ilgilendiren yeni bir uluslararası ticaret sistemi ve iş bölümü olarak da değerlendirilmelidir. Dünyada artan kuraklık tehlikesi ile su yönetimi hepinizin bildiği gibi büyük önem kazanıyor. Sürdürülebilirlik ilkesi çerçevesinde gelecek nesillerin temiz bir çevrede yaşama hakkına helal getirmeden insanlığın doğa ve çevreyle olan ilişkisini düzenlemek ve yeni bir ekonomik büyüme modeli önümüzde duruyor. Her bireye görev düşüyor.” dedi.
“DÜNYA GÜNDEMİNDE HARARET ÇOK YÜKSEK”
Dünyanın gündeminde hararetin yüksek olduğunu ifade eden Gülsoy, “Rusya-Ukrayna, İsrail-Filistin savaşlarının hiç bitmeyecekmiş gibi maalesef sürüyor. İsrail’in Ortadoğu’yu bir savaş meydanına çevirmesi, Gazze’de ortaya koyduğu katliam ve saldırıları, dünya ekonomisini ciddi şekilde sarsıyor. Ortadoğu’daki askeri ve siyasi gerginlikler had safhaya çıkmış durumda. Temennimiz, bu savaşın tüm bölgeye yayılmasının önlenmesi ve başkenti Doğu Kudüs olan özgür Filistin devletinin bir an evvel tesis edilmesidir.” diye konuştu.
Savaşlar, iklim krizi, ekonomik kriz, salgınlar, gelir eşitsizliği gibi çoklu krizlerin yaşandığı acımasız bir rekabet dünyasında yaşadığımızın altını çizen Gülsoy,
İş dünyası olarak içinde bulunduğumuz finansal şartların ve yatırım ikliminin süratle iyileştirilmesi beklentisi içindeyiz. Bugün içinde bulunduğumuz koşulları, bu vizyonla örtüşür hale getirmemiz gerekiyor. Türk lirasının reel olarak değerlenmesinin ‘kur kaynaklı maliyet enflasyonunun’ dizginlenmesinde önemli işlev görüyor. Ancak kur artışlarının enflasyonla bağının kopması, ihracatımız açısından önemli bir sorun oluşturuyor. Özellikle tekstil, hazır giyim, konfeksiyon gibi geleneksel ürün gruplarında yaşanan daralma ve pazar kaybı önemli seviyelere ulaştı. Dolayısıyla kur ile enflasyon arasında dengeli bir uyumun tesis edilmesini bekliyoruz.”
“ENFLASYON VE ALINAN TEDBİRLERİN ETKİSİNİ DERİNDEN HİSSEDİYORUZ”
Enflasyon ve alınan tedbirlerin yansıyan etkilerini iş dünyası olarak derinden hissettiklerini belirten Gülsoy, “Artan maliyetler işletmelerimiz üzerinde büyük yük oluşturuyor. Gerek yatırım gerekse ticari hayatı yürütme noktasında üyelerimizin sıkıntıları sürüyor. “ dedi.
“KOBİLER FİNANSMAN AÇISINDAN RAHATLATMAK YERİNDE KARAR OLACAKTIR”
Gülsoy, KOBİ’lerin finansmana erişimde zorluklar yaşadığını belirterek, “KOBİ’leri rahatlatmak çok yerinde bir karar olacaktır. Unutmayalım ki bir ülkedeki yatırım ekosistemi KOBİ’ler üzerinde yükselir. KOBİ temelli ekosistem iyileştirildikçe büyük ölçekli yatırımların çekilmesi mümkün hale gelir. Finansal sıkılaşmanın, finansal dayanıklılığa halel getirmemesi en önemli beklentimizdir. Finansman koşullarının kademeli olarak iyileştirilmesi büyük önem arz etmektedir.” İfadelerini kullandı.
“TİCARİ KREDİ KARTLARINDA LİMİT VE TAKSİT SAYISI ARTIRILMALI”
İşletmelere büyük avantaj sağlayan ticari kredi kartları konusunda da açıklamalarda bulunan Gülsoy, “Ticari kredi kartlarının limitleri ile uygulanan taksit sayısının artırılmasını, Ticari kredi kartı ile kartın ödeme gücüne göre, komisyon olmaksızın vergi ve SGK primi ödeme imkânı sağlanmasını istiyoruz.” diye konuştu.
“ENFLASYON MUHASEBESİ ÇOK CİDDİ BİR KONU”
Konuşmasında enflasyon muhasebesine de değinen Gülsoy, şunları söyledi:
“Bu çok ciddi bir konu. Onun için çok dikkatli olmamız lazım.Enflasyon kaynaklı fiyat yükseliş nedeniyle, işletmeler gerçekte öyle olmadığı halde kar etmiş gibi bir görüntü ortaya çıktı. İşletme sattığı malı, sattığı fiyattan geri alamadı. Her satışta her işlemde öz sermayesinden tüketti. Enflasyon nedeniyle oluşan fiktif yani sanal kârlar işletmelerimizin vergi yükünü artırırken, sermayelerinin de erimesine yol açtı. Enflasyon düzeltmesinin işletmeler için farklı sonuç doğuracağı, finansmanını borçlanma ile yapan, öz kaynağı düşük işletmeler yani borçlu ve öz sermayesi zayıf işletmelerin daha çok vergi vermek zorunda kalacağı belirtiliyor. Bu durum Anayasamızdaki "vergi mali güce göre ödenir" ilkesine aykırı ve vergi adaletini zedeleyecek bir durum. Ekonomi yönetimimizin vergilendirme politikasını, Enflasyon düzeltmesi uygulamasını bu hususlara dikkat edilerek, üretim, istihdam ve ihracatının güçlü kalabilmesi için gözden geçirmesinin elzem olduğunu, kararları alırken reel sektör üzerindeki etkilerini dikkatlice ele almasını ve dengeleyici bir yaklaşımla adım atmasını, enflasyon düzetmesinin üç ayda bir değil yılda bir kez olacak şekilde, vergisel bir sonuç doğurmadan, muhasebe işlemi olarak değerlendirilmesi ve öyle uygulanmasını talep ediyoruz.”
“KAYIT DIŞI EKONOMİ İLE MÜCADELE”
Ülkemizdeki vergi ile ilgili en temel sorunlardan birinin kayıt dışı ekonomi olduğunu ifade eden Gülsoy, “Kayıt altındakiler denetleniyor maalesef merdiven altı üretim yapanlar denetlenmiyor. Vergide adaletin sağlanması için kaydı olmayanların daha çok denetlenmesi ve kayıt altına alınması gerekmektedir. Burada haksız bir rekabet ortaya çıkıyor. Devlette hiç kaydı olmayan kişilere bakılması şart. Ciddi anlamda rant yapanlar var.” dedi.
“NİTELİKLİ İŞGÜCÜ EKSİKLİĞİ VE İSTİHDAM SORUNU”
Nitelikli işgücü eksikliği ve istihdam sorununa da değinen Gülsoy, “Reel sektörün nitelikli iş gücü ihtiyacı için mesleki eğitimin geliştirilmesi artık bir beka meselesi haline gelmiştir. Bu sebeple sosyal yardımların işgücüne katılımı destekleyecek şekilde yeniden ele alınması gerektiğini düşünüyoruz. “ diye konuştu.
“PERAKENDE TİCARET KANUNU BİR AN ÖNCE ÇIKARILMALI”
Perakende Ticaret Yasası'nın çıkmasını, perakende sektörünün sorunlarının çözümü noktasında çok önemsediklerini belirten Gülsoy, “ Perakende ticaret tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de, tüketicilere yönelik faydaları, pazarlama gücü, sağladığı istihdam ve ödediği vergilerle çok önemli yere sahip, lokomotif bir sektör. Sektörün tamamı, enflasyonu düşürmekten kayıt dışını önlemeye kadar ekonomik yapı içerisinde önemli bir işlev üstleniyor. Marketlerin açılma kapanma saatleri, nerelerde açılabileceği, hangi ürünlerin bu marketlerde satılabileceği ve haftalık tatiller gibi konuların bir an önce yasal düzenlemeye bağlanması hem sektörün hem de ülkemizin yararına olacaktır.” dedi.
“OKUL ALIŞVERİŞİNDE SEZONLUK ÇEŞİT DÜZENLERİ DEĞİL, YEREL İŞLETMELERİMİZİ TERCİH EDELİM”
Okulların açılması ile alışveriş yapacak velilere de seslenen Gülsoy, “Malum 2024-2025 eğitim-öğretim yılı 9 Eylül 2024 Pazartesi tarihinde başlayacak. Alışverişlerimizde lütfen yerel işletmelerimizi tercih edelim. 365 gün, 1 yıl boyunca yükümüzü çeken sektörlere destek olalım, onlardan alışveriş yapalım. Ekmeği bile fırıncıdan alın. Önce kentimiz sonra ülkemiz kazansın. Yıllardır o işin kahrını çeken sektörlere destek olmalıyız. Sezonluk çeşit düzenlere değil. Yeni eğitim-öğretim yılının da şimdiden hayırlı olmasını diliyorum. Tüm öğrenci ve öğretmenlerimize başarı dileklerimi iletiyorum.” diye konuştu.
“GURBETÇİLERİMİZİN A’DAN Z’YE HER SEKTÖRE FAYDALARI VAR”
Memleketlerini ziyarete gelen gurbetçilerin önemine vurgu yapan Gülsoy, Bu yıl gurbetçi bereketi yaşandığının altını çizen Gülsoy, “Gurbetçilerimizin ticaretimize müthiş katkıları var. Bu yıl gurbetçi bereketi yaşadık. Anavatanlarına gelen gurbetçilerimizin A’dan Z’ye her sektöre faydaları var. Çarşı pazarımız da oldukça hareketliydi. Esnafımıza büyük fayda sağlayıp can suyu oldular. Kısacası bunca sıkıntının arasında gurbetçilerimizle birlikte esnafımızın da yüzü güldü. 9’ncu ayın sonuna kadar inşallah bu hareketlilik sürer diye bekliyoruz. Sıla-i Rahim yapan gurbetçilerimize huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Kazasız, belasız gidip gelmelerini rabbim nasip eylesin.” dedi.
Konuşmasının sonunda Ağustos ayı içerisindeki oda faaliyetlerine yer veren Gülsoy, önemli etkinliklere ev sahipliği yaptıklarını ve şehrimize gelen Bakanlarımıza iş dünyasının sorun ve taleplerini ilettiklerini söyledi.