Erdoğan: Şov yapmak uğruna kimsenin Marmara'nın geleceğiyle oynamaya hakkı yoktur
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Şov yapmak uğruna kimsenin İstanbul'un ve Marmara'nın geleceğiyle oynamaya hakkı yoktur. Marmara Denizi müsilajdan tamamen kurtarılana dek çalışmalarımız yoğun bir şekilde devam edecektir" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi'nde ‘Kütüphane Söyleşileri'nin üçüncüsünde doktora öğrencileriyle bir araya geldi. Koronavirüs sürecinde vakaların azaldığını, vefat sayılarının düştüğünü belirten Erdoğan, "Bunlar tabii güzel haberler ve bütün bunlarla birlikte de bizlerin de yatırımlar noktasında, attığımız adımlar noktasında artık performansımızı yükselttiğimiz bir döneme girdik. Farkındayız, bir bıkkınlık, bir bezginlik olabilir. İşte son olarak YKS imtihanları da yapıldı. Bu imtihanlardan da bütün yavrularımıza inşallah başarılarla dolu bir netice ve arzu ettikleri yerlere girme imkanını Rabbim kendilerine inşallah lütfeder" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kanal İstanbul'un 11 yıllık bir proje olduğunu vurgulayarak, "Kanal İstanbul'la ilgili bir adım atmamız şart. Neden, çünkü İstanbul Boğazı bir defa çevre için her an bir tehdit. Özellikle de virajlar noktasında. İstanbul Boğazı'nın bir özelliği var. Gemiler bazı yerde, yani dümen kilitlenmesi dediğimiz durumla karşı karşıya kalabiliyor. İcabında manevrayı yapamaz hale geldiği yerler oluyor. Biliyorsunuz birçok kere İstanbul Boğazı'nda kazalar oldu” ifadelerini kullandı.
'BU FELAKETLERDEN BİZ DE DERS ÇIKARMAMIZ LAZIM'
İstanbul Boğazı'nda yaşanan kazaları anımsatan Erdoğan, "Bu felaketlerden biz de ders çıkarmamız lazım. Özellikle yılda 45 bin geminin geçiş yaptığı İstanbul Boğazı'nın bu trafiği daha fazla taşıması mümkün değil. Burada yapılan projeksiyonlar 2050 yılında bu rakamın 78 bini bulacağını gösteriyor. Trafik devamlı artıyor. Oysa boğazın güvenli gemi geçiş kapasitesi sadece 25 bin. Boğazı gemi geçişlerine kapatamayacağımıza göre, artan trafiği karşılamak için artık elimizde tek imkan vardı, o da Kanal İstanbul" diye konuştu.
'İSTANBUL BOĞAZIN'DA DİRENMEMİZİN BİR ANLAMI VAR MI?'
Kanal İstanbul projesi kapsamında kanalın her iki tarafına 500 bin kişi kapasiteli şehirler kurulacağını söyleyen Erdoğan, "11 ayrı üniversiteden 51 bilim insanı ile toplam 204 uzman burada görev yaptı. Bu görevin neticesinde de kanalın uzunluğu değerli arkadaşlar, 45 kilometre, Karadeniz'den Marmara'ya. Genişliği minimum 275 metre, derinliği 20,7, yani 21 diyelim, böyle bir derinlik söz konusu. Yapılan etütler Kanal İstanbul'daki gemi trafiğinin boğaza göre 13 kat daha güvenli gerçekleşeceğini bize gösterdi. Şimdi 13 kat daha böyle güvenli bir durum söz konusu olduğuna göre, bizim hala İstanbul Boğazı'nda direnmemizin bir anlamı var mı? Tankerdi, o büyük yük gemileriydi, artık bunlara İstanbul Boğazı'nı kapayıp onların hepsini bizim Kanal İstanbul'a kaydırmamız gerekecek. Ve bütün bunlarla beraber tabii ülkemize çağ atlatacak böyle bir projeyi tabii biz muhalefetin insafına bırakamayız" dedi.
'EN KIDEMLİ LİDER BENDİM'
NATO Zirvesi'nin kendileri için çok anlamlı olduğunu belirten Erdoğan, "Bu zirvenin içerisinde olan liderlerde de 'ben' demeyi pek sevmem, ancak şu anda en kıdemli olan lider bendim. Ve 18 yıl geçti her yıl tabi birçok lider ya siyasetten kopuyor veya tekrar giremiyor öyle veya böyle. Hamdolsun milletimin teveccühü sayesinde biz yola devam ettik" ifadesini kullandı.
NATO zirvesi kapsamında liderlerle yaptığı görüşmeleri anlatan Erdoğan, "Tabi son görüşmeyi Sayın Biden'la yaptık. O da başarılı geçen bir görüşme oldu" diye konuştu.
'TEPEDEN BAKAN BİR SİYASET ANLAYIŞI OLMAYACAK'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerinin gönül belediyeciliğine talip olduğunu söyleyerek, "Yani sosyal medya belediyeciliği ile vatandaşı bizim kalkıp aldatmamıza gerek yok. Yani şöyle vatandaşının sırtına, 'nasılsın kardeşim, nasılsın vatandaşım, iyi misin, eksik nedir, ihtiyaçlar nedir, bana buranın ihtiyaçlarını söyler misin' diyecek. Bir de tepedenci olmayacak, tepeden bakan bir siyaset anlayışı olmayacak. Tam aksine tevazuda Mevlana'nın ifadesiyle toprak gibi olacak" şeklinde konuştu.
Katarlı öğrencilerin sınavsız tıp fakültelerine alınmasının mümkün olmadığını belirten Erdoğan, "Türkiye'nin uluslararası camiada itibarını bu denli yitirmeye, bu denli yok etmeye çalışanlara da ben inanıyorum ki benim milletim gereken dersi verecektir" dedi.
'ŞOV YAPMAK UĞRUNA KİMSENİN MARMARA’NIN GELECEĞİYLE OYNAMAYA HAKKI YOKTUR'
Marmara Denizi'ndeki deniz salyası konusunda sorulan bir soruya cevap veren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Müsilajın 3 temel unsuru var. Bunlar; iklim değişikliğinin yol açtığı deniz suyu sıcaklığındaki yükselme, denizdeki durağanlık ve kirlilik. Tabi buna bir de yerel yöneticilerin iş bilmezliğini de eklemek lazım. Silahtarağa atık su arıtma tesisi gibi kritik projelerin temel atmama töreni gibi bir yaklaşımla devre dışı bırakılması bunlardan bir tanesidir. Aynı vizyonsuzluğun acı sonuçlarını maalesef Haliç'ten Büyükçekmece'ye kirlilikle boğuşan birçok yerde de görüyoruz. Şov yapmak uğruna kimsenin İstanbul'un ve Marmara'nın geleceğiyle oynamaya hakkı yoktur. Marmara Denizi müsilajdan tamamen kurtarılana dek çalışmalarımız yoğun bir şekilde devam edecektir. Ben Belediye Başkanlığım dönemimde, özellikle Veysel Beyin İSKİ'nin başında olduğu dönemde biz birçok atık su arıtma tesisi yaptık İstanbul'da. Şimdi ise bakıyoruz bu kolektörler bir kısmı devreden çıkmış, bir kısmı arıtma tesisleriyle maalesef bağlantılar yok. Tabi bütün bunlar devre dış kalınca sizler müsilajla mücadele edemezsiniz."
'AMACIMIZ TURKOVAC'DA EYLÜL-EKİM GİBİ NETİCE ALMAK'
TURKOVAC aşısının kendileri için önemli bir sınav olacağını vurgulayan Erdoğan, "Hedefimiz eylül- ekim gibi netice almak. Biliyorsunuz bazı üniversitelerimizin bu konuda çalışmaları var. Aynı şekilde TÜBİTAK'ın bu işi takibi söz konusu. Kararlıyız ve eylül- ekim gibi de artık buradan bir netice alalım istiyoruz. Tabii hocalarımızın bu konudaki iddiaları siyasetçi olarak bizi de ümitlendiriyor. Biz de 'bize düşen neyse biz bunların hepsini yapmaya yöneticiler olarak kararlıyız' diyoruz. Bütün laboratuvar çalışmaları devam ediyor. Bu konuda deneyler yoğun bir şekilde devam ediyor ve kendileriyle de her kabine toplantısında ilgili bakanlıklarımızdan bunların bilgilerini, neticelerini alıyoruz" şeklinde konuştu.
Aşılamada 50 milyonlu rakamlara gelindiğini söyleyen Erdoğan, "Bu da özellikle aşıya olan güvenin arttığını göstermesi bakımından çok çok önemli. İlk zamanlar aşıdan bir ürkme vardı, aşıya yaklaşım sıkıntılıydı, ama şimdi bu ortadan artık kalktı. Yoğun bir şekilde yaş seviyesini de düşürüyoruz" dedi.
'ÜNİVERSİTEDE ÖZGÜRLÜĞÜ KISITLAMAK DİYE BİR DERDİMİZ YOK'
Erdoğan, "Türkiye'de özellikle imzacı Barış Akademisyenleri ve Boğaziçi özelinde akademik alanın özerkliği ve özgürlüğüne dair ciddi eleştiriler ve endişeler var. Siz buna katılıyor musunuz?" sorusuna şöyle cevap verdi:
"Ben bu dediğinize katılamıyorum maalesef. Çünkü Türkiye'de şu anda akademik özgürlüğün olmadığı herhangi bir üniversite filan söz konusu değil. Bizim herhangi bir üniversitede oradaki özgürlüğü kısıtlamak veyahut da onların özgürlük alanını daraltmak diye bir derdimiz yok. Bu özgürlüğü ilmin içinde aramak, bilimin evrenselliğinde aramak bundan daha güzel bir şey olabilir mi? Yoksa bunun dışında kalkıp da benim kabinemin üniversitede böyle bir kısıtlamayı, böyle bir engellemeyi asla ve kata uygulaması söz konusu değildir, olamaz. Böyle bir şeye zaten fırsat da vermem. Çünkü ben şuna inanıyorum; üniversite öğrencisi üniversitedeki bütün çalışmalarını ilmin içerisinde yerine getirsin. Çünkü üniversite ilmin merkezidir, üniversite irfanın merkezidir. İlmin ve irfanın merkezini eğer biz teröre kurban edersek yazık olur, buna fırsat vermememiz gerekir. Ve ilmin bilimselliğine de zaten kesinlikle bunlar uymaz. İlmin bilimselliğine irfan yol açar."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin demokratikleşmede nerede olduğunun sorulması üzerine, "Demokratikleşme noktasında herhangi bir sıkıntının olduğunu zannetmiyorum. Çünkü isteyen istediği gibi demokratikleşmede adımlarını atıyor. İsteyen partisini kuruyor, isteyen vakıflar kuruyor, isteyen dernekler kuruyor. Örneğin, partimizden ayrılıp partilerini kuranlar var. Bundan önce başımıza gelenlere bakarsanız, bunlar başımıza geldiği zaman biz ne yaptık, kavga mı ettik, gürültü mü? Yok. Peki, terör mü estirdik? Yok. Tam aksine belirlenen sürece hazırlandık, girdik seçimi aldık" dedi.
'MÜCADELEYİ DEMOKRASİ İÇİNDE YÜRÜTMEK DURUMUNDAYIZ'
Erdoğan, "Aynı şekilde şu anda terör estirenlere bakın, işte PKK'yla iş birliği yapanlara bakın. Çok açık, net ortadalar. PKK'yla iş birliği yapmak suretiyle parlamentoya giren ve istediği gençleri de kaçırıp dağa çıkaranlar var. Ve bütün bunlara rağmen biz bu mücadelenin kesinlikle demokrasi içerisinde ve demokratikleşme sürecini koruma altına alarak yürütmek durumundayız ve bunun da tek yolu siyasi partilerin içerisindeki örgütlenmedir. Siyasi partilerin içerisindeki örgütlenme zaten size o yolu ne yapıyor, açıyor. Halk size ne kadar yetki verirse o yetkiyi de ne yaparsınız? Verdiği yetki oranında kullanırsınız" diye konuştu.
'RUHU GENÇ OLAN BİRİSİYİM BEN'
Erdoğan, muhalefet tarafından kendisinin gençleri anlamadığı eleştirilerinin getirildiğinin anımsatılması üzerine, "Benim gençleri anlamamak gibi bir durumumun olmasını düşünmem veya buna yer vermem hiç mi hiç mümkün değil. Niye, zira şu 18- 19 yıllık süreç içerisinde ciddi manada gençler üzerinde yaptığımız yatırımlar ortadadır. Kaldı ki ruhu genç olan birisiyim ben. Çünkü bütün gençlik çalışmalarının içerisinden gelmiş birisiyim, gençlik hareketlerinin içerisinden gelmiş birisiyim. Dolayısıyla benim gençlikten uzak kalmam mümkün değil. Sporsa spor, sanatsa sanat, kültürse kültür, bütün bunları yaşayarak geldim, hala da yaşıyorum, ruhum genç ve bu konuda attığım adımlarla da yolumuza inşallah devam ediyoruz. Gençleri seviyorum, gençlerden uzak kalmam da mümkün değil" ifadelerini kullandı.
'DARLANDIĞIMDA TORUNLARIMI ARIYORUM'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Darlandığınızda ne yapıyorsunuz?" sorusu üzerine, "Darlandığımda torunları arıyorum. Darlandığımızda zaman zaman torunları aramak, zaman zaman kendi meşgale alanımızı bulunduğumuz yerde genişletmek. Biz de tabi iş çok ve bu konularla ilgili olarak öyle boş kalma diye benim hayatımda öyle pek bir şey olmuyor" cevabını verdi.
Göreve geldiklerinde parlamentoda yüzde 4 oranında olan kadın sayısını yüzde 17'ye üniversitelerdeki kadın öğretim üyesi sayısını ise yüzde 50'nin üzerine çıkardıklarını vurgulayan Erdoğan, "İstihdam edilen kadın sayısı 6 milyon 122 binden 8 milyon 920 bine çıkmış vaziyette. Bir de kadınların iş gücüne katılma oranı yüzde 27'den 32,5'e çıkmış vaziyette. Sağ olsun kadınlarımız her alandaki başarılarıyla bu desteğin karşılığını da veriyor" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023 yılına kadar tüm üniversitelerin engelli öğrenci dostu kampüslere sahip olmalarını planladıklarını da söyledi.