Erdoğan: Ekonomimiz güçlendikçe, üretim kapasitemiz arttıkça, sözümüzün de itibarı arttı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sanayide dışa bağımlılığın, milli güvenlik açısından en az siyasi bağımlılık kadar vahim bir durum olduğunu belirterek, "Ekonomimiz güçlendikçe, üretim kapasitemiz arttıkça, sözümüzün de itibarı arttı. Takip eden, tüketen, başka ülkelerin pazarı olan bir ülke konumundan tasarlayan, üreten, ürettiğini dünyanın 200’ü aşkın ülkesine ihraç eden bir ülke konumuna geldik" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, COVID-19 Türkiye Platformu’nun, 8 farklı aşı ve 10 farklı ilaç projesi yürüttüğünü açıklayarak, 2 aşı adayının hayvan deneylerini başarılı bir şekilde tamamladığını, bunlardan birisinin etik kurul onayını da alarak insanlar üzerinde klinik çalışma safhasına geldiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’yi teknolojik dışa bağımlılıktan kurtaracak TÜBİTAK’ın yeni Mükemmeliyet Merkezlerinin açılışına katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve AK Parti İzmir Milletvekili Binali Yıldırım ile TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal’ın da katıldığı törenle TÜBİTAK RUTE (Raylı Ulaşım Teknolojileri Enstitüsü) Motor Mükemmeliyet Merkezi, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Ulusal Enerjetik Malzemeler Sentez ve Karakterizasyon Laboratuvarı, TÜBİTAK MAM Biyomalzeme, Biyomekanik, Biyoelektronik Mükemmeliyet Merkezi, TÜBİTAK MAM Yüksek Sıcaklık Malzemeleri Araştırma, Geliştirme ve Onarım Mükemmeliyet Merkezi, TÜBİTAK UME Fotovoltaik Performans Test Merkezi, TÜBİTAK SAGE Çevresel Testler Merkezi ve TÜBİTAK SAGE Ar-Ge Hizmet Binası hizmete girdi.
TIBBİ VE AROMATİK BİTKİLER ÜRETİM TEŞVİK PROJESİ KAPSAMINDA PROTOKOL İMZALANDI
Törende, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından hayata geçirilen, Kandıra’nın kaderini değiştirecek 'Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Üretim Teşvik' projesi kapsamında Tıbbi ve Aromatik İşletme Merkezi’nin (TABİM) kurulması ile ilgili iş birliği protokolü TÜBİTAK ile imzalandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılımıyla Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın ile TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal tarafından atılan imzalarla yağı çıkarıldıktan sonra elde kalan posalardan kozmetik, kimya ve gıda gibi sektörler için hammadde üretiminin önü açıldı. Kandıra’ya 5 yılda 80 milyon TL kazandıracak projeyle Kocaeli ilaç ve kozmetik hammadde üretiminin merkezi haline gelecek. Biberiye, tıbbi nane ve oğul otu yetiştiriciliği, toprak analizi yapılan 1200 dönüm alanda 87 çiftçi tarafından yapılacak.
'ÜLKEMİZİ KALKINDIRMAYA, BÜYÜTMEYE DEVAM EDİYORUZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan törende yaptığı konuşmada, "Türkiye olarak bir taraftan koronavirüs salgınıyla, terör örgütleriyle mücadelemizi sürdürürken, diğer taraftan da ülkemizi kalkındırmaya, büyütmeye devam ediyoruz. Geride bıraktığımız dönemde hepsi birbirinden önemli açılışların heyecanını beraber yaşadık. 18 Temmuz’da 60 yıllık hayalimiz olan Türkiye’nin otomobilini gerçeğe dönüştürme yolunda tarihi bir adım attık. Bursa’ya en son teknoloji ile kuracağımız üretim tesisimizin temel atma törenini, tıpkı otomobillerimizin tanıtımı gibi yine büyük bir coşkuyla icra ettik. Öncesinde sağlıkta ve sağlık turizminde ülkemizi öne taşıyacak 2 acil durum hastanemiz ile 2 bin 682 yataklı Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanemizi devreye aldık. Enerjide, tarımda, ulaşımda inşalarını tamamladığımız sulama tesislerini, hidroelektrik santrallerimizi, barajlarımızı, çevre yollarımızı insanımızın hizmetine sunduk" dedi.
'SALGIN ZAMANINDA PEK ÇOK ÜLKEDE ÜRETİM DURMUŞKEN BİZ HİÇBİR KONUDA ARZ SIKINTISI YAŞAMADIK'
Cumhurbaşkanı Erdoğan destek paketleriyle her kesimden insanın yanında olduklarını ifade ederek, "Ekonomide açıkladığımız destek paketleriyle işçisinden sanayicisine, esnafından çiftçisine, emeklisine, her kesimden insanımızın yanında olduğumuzu gösterdik. Dünya genelinde belirsizliklerin arttığı, yatırımların yavaşladığı bir dönemde biz ardı ardına açılışlar gerçekleştirdik. Salgın zamanında pek çok ülkede üretim durmuşken biz hiçbir konuda arz sıkıntısı yaşamadık. Tüm dünyanın ihtiyacı olan yoğun bakım solunum cihazını, rekor sürede ve dünya standartlarında üretebildik. Sadece vatandaşlarımıza ulaşmakla kalmadık, bizden yardım talep eden dost ve kardeş ülkelerin de imdadına koştuk. ‘İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın’ ilkesiyle durmadan, zorluklar karşısında pes etmeden, milletimize hizmet etmeyi sürdürüyoruz. Birileri fildişi kulelerde ahkam keserken, milletimize karamsarlık yayarken, biz büyük ve güçlü Türkiye hedefimize doğru kararlılıkla yürüyoruz" diye konuştu.
'ÜLKEMİZİN TEKNOLOJİK ALTYAPISI VE KABİLİYETLERİ HER GEÇEN GÜN DAHA DA GÜÇLENİYOR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkenin teknolojik altyapısı ve kabiliyetlerinin her geçen gün daha da güçlendiğini açıklayarak, şöyle konuştu:
"Bu süreçte yenilikçi projelere imza atan özel sektörümüz, üniversitelerimiz, TÜBİTAK gibi stratejik kuruluşlarımız gerçekten kritik roller üstleniyor. Ülkemizin teknolojik altyapısı ve kabiliyetleri, TÜBİTAK’ın araştırma merkezleri ve enstitülerinin katkılarıyla her geçen gün daha da güçleniyor. Bugün yapacağımız açılışlarla inşallah buna yenilerini eklemek suretiyle, Gebze ve Ankara’da 7 farklı altyapıyı, teknoloji ekosistemine kazandıracağız. Ulusal Enerjetik Malzemeler Laboratuvarımız yeni mühimmatlarda kullanılan ve yurt dışından temininde problem yaşanan malzemelerin ülkemizde üretilmesine katkı yapacak. Yüksek Sıcaklık Malzemeleri Mükemmeliyet Merkezi’nde süper alaşım malzemelerinin üretimi, tamiri ve bakımı gerçekleştirilecek. Biyomalzeme, Biyomekanik, Biyoelektronik, 3B Mükemmeliyet Merkezi’nde yurt dışında yapılan testleri tek bir elden yürütecek, ayrıca biyoteknoloji temelli malzeme ve sistemler geliştireceğiz. Motor Mükemmeliyet Merkezi’nde demiryolu, denizcilik, jeneratör ve özel amaçlı kullanıma uygun motorlar, yurt içinde test edilebilecek. Bu sayede hem firmalarımız yurt dışındaki laboratuvarlara para vermekten kurtulacak hem de büyük bütçeli motor geliştirme projeleri ülkemizde yapılacak. Özellikle Fotovoltaik Performans ve Güvenlik Test Merkezimizde, güneş enerjisi uygulamalarında kullanılan cihazların kalibrasyonları ve test ölçümleri gerçekleştirilecek. Böylece yerli üreticilerimize zaman ve maliyet avantajı sağlayacağız. TÜBİTAK SAGE Çevresel Test Merkezi sayesinde silah sistem projeleri başta olmak üzere tüm çevre şart testleri uluslararası standartlarda ülkemizde icra edilecektir. Yine SAGE bünyesinde kurduğumuz yeni araştırma geliştirme hizmet binası ile milli mühimmatların tasarımı, yazılımı ve simülasyonu alanlarında stratejik çalışmalar yürütülecek. Bu laboratuvarlar sayesinde ülkemizin 57 yıllık çınarı olan TÜBİTAK’ı daha bütüncül ve tamamlayıcı bir fonksiyona kavuşturuyoruz. Bu vesileyle bilimsel araştırmalara ilgi duyan yetenekli evlatlarımıza bir müjde vermek istiyorum. Türkiye’nin adını bilim olimpiyatlarında daha yükseğe taşıyacak TÜBİTAK Fen Lisemiz, inşallah 2021- 2022 eğitim öğretim yılından itibaren öğrenci almaya başlayacak. Gerek hizmete açtığımız laboratuvarlarımızın gerekse lisemizin şimdiden hayırlı olmasını diliyorum."
'SANAYİDE DIŞA BAĞIMLILIK, MİLLİ GÜVENLİK AÇISINDAN EN AZ SİYASİ BAĞIMLILIK KADAR VAHİMDİR'
Sanayide dışa bağımlılığın milli güvenlik açısından en az siyasi bağımlılık kadar vahim olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Güçlü ve rekabetçi büyümeye giden yolun üretimden, daha doğrusu katma değerli üretimden geçtiğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Sanayide dışa bağımlılık, milli güvenlik açısından en az siyasi bağımlılık kadar vahim bir durumdur. Türkiye uzun yıllar bunun acısını yaşamış bir ülkedir. Kıbrıs Barış Harekatı’ndan, terörle mücadelemize kadar pek çok alanda tehditlere, baskılara, gizli- açık yaptırımlara maruz kaldık. Bir dönem Ege’de, Akdeniz’de meşru hakkımız olan meselelerde bile yeterince inisiyatif alamadık. Üretimde, ihracatta güçsüzlüğün bedelini maalesef diplomaside, savunmada, terörle mücadelede ödedik. Bakınız, 2002 yılında ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendiğimizde, Türkiye ekonomisinin ihracat hacmi sadece 36 milyar dolardı. Bu ihracatı sürükleyen hepi topu 3- 5 sektör varken, sanayi altyapısı da son derece zayıftı. Özel sektörü yeniliğe ve Ar-Ge’ye yönlendiren neredeyse hiçbir mekanizma yoktu. Teslim aldığımız bu ekonomide üretim ve Ar-Ge altyapıları başta olmak üzere kalkınmayı hızlandıracak, özellikle bu yatırımları tek tek hayata geçirdik."
'ÜLKEMİZ GELİŞEN TEKNOLOJİLERİN PAZARI DEĞİL, TASARLAYICISI, ÜRETİCİSİ OLSUN İSTEDİK'
Türkiye’nin gelişen teknolojilerin pazarı değil, tasarlayıcısı, üreticisi olmasını istediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Türkiye’nin gururu olan devasa üretim tesislerini, eserleri, yolları, köprüleri, havalimanlarını insanımızın hizmetine sunduk. Sadece yollar, köprüler, viyadükler, tüneller, havalimanları, sağlık kuruluşları inşa etmedik. Aynı zamanda ülkemiz gelişen teknolojilerin pazarı değil, tasarlayıcısı, üreticisi de olsun istedik. Günü kurtarmaya değil, geleceğe mührümüzü vurmaya odaklandık. Yıllarca örselenmiş hayati projeleri iç ve dış rant odaklarınca sabote edilmiş ülkemize yeniden özgüven kazandırdık. Büyük ve güçlü Türkiye hedefimize ulaşma yolunda, son 18 yılda sıfırdan bir Ar-Ge ve girişimcilik ekosistemi inşa ettik. İleri teknoloji alanındaki çalışmalarda 85 teknoparkımız ile 1607 araştırma, geliştirme ve tasarım merkezimiz ile Türkiye olarak biz de varız dedik. Ülkemizin yarınlarına yön verecek en büyük teknoloji üssü olan Bilişim Vadisi’ni işte buraya, Gebze’ye kurduk. Türkiye’nin otomobilini yine buradan dünyaya tanıttık. Gebze’yi sadece bölgesinin değil, tüm Türkiye’nin çekim merkezi haline getirdik. Bilişim Vadimize yönelik ilgi, özellikle de otomotiv sektöründen hamdolsun günden güne artıyor."
'ÜLKEMİZİN ÜRETİM KAPASİTESİNİ GÜÇLENDİRDİK'
Cumhurbaşkanı Erdoğan ülkenin üretim kapasitesini güçlendirdiklerini söyleyerek, şöyle konuştu:
"Organize sanayi bölgesi sayısını 193’ten 321’e çıkararak ülkemizin üretim kapasitesini güçlendirdik. Ayrıca büyük ölçekli yatırımlar için 21 endüstri bölgesi ilan ettik. Böylece 2002’de 36 milyar dolar olan ihracat hacmimiz geçen sene 180 milyar dolara ulaştı. 2002 yılında 33 bin 523 firma ihracat yaparken 2019 yılında bu rakam 90 bin 617 firmaya yükseldi. Milyar doların üzerinde değere ulaşan dijital oyun şirketlerimiz dünyada ses getirmeye başladı. Türkiye savunma sanayisinde dışa bağımlılığını yüzde 70’lerden yüzde 30 seviyesine düşürdü. 2002 yılında sadece 62 savunma projesi yürütülürken bugün bu sayı 700’ü geçti. Aynı yıllarda savunma sanayisinde faaliyet gösteren firma sayımız 56’dan 1500’e yaklaştı. Teknoparklarımızda üretilen teknoloji ürünlerinin ihracatı 4,8 milyar dolara yükseldi. 2003- 2020 arasında yeni ya da ilave yatırımlar için 70 bin 415 yatırım teşvik belgesi düzenledik. Yine bu dönemde İŞKUR aracılığıyla 9 milyon 21 bin vatandaşımız istihdam imkanına kavuştu. IMF’ye olan 23,5 milyar dolarlık borcumuzu, özellikle Mayıs 2013’te ödemek suretiyle sıfırladık. Artık bizim IMF’ye borcumuz yok. Ekonomimiz güçlendikçe, üretim kapasitemiz arttıkça, sözümüzün de itibarı arttı. Takip eden, tüketen, başka ülkelerin pazarı olan bir ülke konumundan tasarlayan, üreten, ürettiğini dünyanın 200’ü aşkın ülkesine ihraç eden bir ülke konumuna geldik. Hamdolsun tüm bunları da 18 yıl gibi kısa bir sürede gerçekleştirdik."
'ASIRLIK HEDEFLERİN PEŞİNDE KOŞUYORUZ'
Kısa vadeli hedeflerin değil, asırlık hedeflerin peşinde koştuklarını açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Herkesin ufku, denizi kadardır derler. Biz kısa vadeli başarıların değil, asırlık hedeflerin peşinde koşuyoruz. Türkiye’yi 21'inci yüzyılın lider ülkelerinden biri yapmanın hayalini kuruyoruz. Kat ettiğimiz aşamalar elbette önemlidir, değerlidir. Ancak yaptıklarımız hayallerimizin sadece küçük bir parçasıdır. Daha gidecek çok yolumuz, yazacak başarı hikayelerimiz var. Kanal İstanbul gibi daha gerçeğe dönüştürecek muhteşem projelerimiz var. Cumhuriyetimizin 100'üncü yılını 2023 hedeflerimizle taçlandırmak gibi ideallerimiz var. 2053 ve 2071 gibi çağı aşan vizyonlarımız var. Son 18 yılda yaptıklarımız gibi inşallah bu hedefleri, hayalleri, vizyonları da yine birlikte gerçeğe dönüştüreceğiz. Hiç şüpheniz olmasın. Başarı hikayelerimizi, ülkemizin sıkıntıya girmesini bekleyen muhterislerle değil, yine sizlerle, gayretli bilim adamlarımızla, araştırmacılarımızla, mühendislerimizle, cesur sanayicilerimizle, gençlerimizle, emekçilerimizle, Türkiye’nin potansiyeline inanan yatırımcılarımızla birlikte yazacağız."
'DÜNYANIN İLK ELEKTRİKLİ VE LASTİK TEKERLEKLİ ŞEHİR EKSKAVATÖRÜ TÜRKİYE’DE ÜRETİLDİ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan açılıştan önce kullandığı elektrikli ekskavatör konusunda ise şöyle konuştu:
"Hidromek firmamızın bir ekskavatörünü orada kullanmak suretiyle hamdolsun bir iftihar vesilemizi gördük, yaşadık. Dünyada ilkler arasında yer alan Hidromek firmamız bizim bir iftihar vesilemiz. İnşallah şu anda testi çoktan aştı, şimdi sürümde daha da aşmak suretiyle bizler de gerek ülkemizde gerek dünyada tanıtımını, her şeyini yaparak Hidromek ile nasıl dünyada değişik ülkelerin markaları varsa bizim de markamız olarak dünyada yerini, yerimizi alacağız. Ben kendilerini kutluyorum. Tabii ki elektrik ile elektrik enerjisi ile işleyen böyle bir ekskavatörün ülkemizin bir iftihar vesilesi olması bizi gururlandırmıştır. Bu aynı zamanda çevrecidir. Böyle güzel bir özelliği de var. Yani kirleten değil, tam aksine çevreci bir ekskavatör olarak bizim iftihar vesilemizdir. Kutluyorum. TÜBİTAK’ın da destekleriyle, 2 senede 120 kişilik bir ekip gecesini, gündüzünü bu işlere verdi. Böylece dünyanın ilk elektrikli ve lastik tekerlekli sıfır emisyonlu, 7 tonluk şehir ekskavatörü Türkiye’de üretilmiş oldu. Sadece bu proje bile müteşebbislerimizin vizyonu ile TÜBİTAK’ın araştırma, geliştirme destekleri birleşince ortaya nelerin çıkabileceğini gösteriyor."
'2 AŞI ADAYIMIZ HAYVAN DENEYLERİNİ BAŞARILI BİR ŞEKİLDE TAMAMLADI'
Cumhurbaşkanı Erdoğan koronavirüse karşı ilaç geliştirme çalışmalarıyla ilgili olarak, şu açıklamada bulundu:
"Aynı şekilde özel sektör, üniversite ve devlet iş birliği ile Kovid-19’a karşı aşı ve ilaç geliştirme projelerimizde de önemli mesafe kat ediyoruz. Dünya Sağlık Örgütü’nün listesinde yerli aşı geliştiren ülkeler arasında Amerika ve Çin’in ardından üçüncü sırada yer alıyoruz. TÜBİTAK öncülüğünde oluşturulan COVID-19 Türkiye Platformu, 8 farklı aşı ve 10 farklı ilaç projesi yürütüyor. Bu projeleri yürüten kıymetli hocalarımız ve paydaş kuruluşlarımız da bugün aramızda bulunuyor. Hamdolsun aşı çalışmalarımızda 2 aşı adayımız hayvan deneylerini başarılı bir şekilde tamamladı. Hatta bunlardan birisi etik kurulu onayını da alarak insanlar üzerinde klinik çalışma safhasına geldi. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumumuzun onayının ardından inşallah bu çalışmaları süratle başlatacağız. Tabii aşının yanı sıra ilaç geliştirme faaliyetlerimiz de tüm hızıyla devam ediyor. Hekimlerimiz tarafından yoğun biçimde kullanılan Favipiravir etkin maddesini baştan sona, 8 basamağı içerecek şekilde sentezledik. Ruhsatlı ve ticari bir ürüne dönüştürdük. Bunun yanında ilaç geliştirme alanında kendi özgün projelerimiz de devam ediyor. Gerek aşı ve ilaç çalışmalarını yürüten bilim adamlarımıza gerekse bu süreçte sorumluluk üstlenen kuruluşlarımıza gereken desteği veriyoruz, vereceğiz. Bu amaçla TÜBİTAK Gebze yerleşkesinde uçtan uca aşı ve ilaç geliştirilmesine imkan veren, Büyük Deney Hayvanları Laboratuvarı da dahil olmak üzere, ileri seviye bir merkez kuruyoruz. Laboratuvarın hizmete girmesi ile beraber COVID-19 Platformu ile başlayan birlikte çalışma ve üretme kültürünü bundan sonraki projelerde de sürdürmüş olacağız. Milli teknoloji hamlemizi yeni yatırımlar, yeni projelerle muhakkak devam ettireceğiz."
CANLI BAĞLANTI İLE AÇILIŞ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kocaeli ve Ankara’daki iki merkezin açılışını ise canlı bağlantı ile gerçekleştirdi. Önce Kocaeli’ndeki Motor Geliştirme ve Test Merkezi’ne bağlanarak bilgi alan Erdoğan, burada kurdele kesilmesinin ardından Ankara’daki TÜBİTAK SAGE Çevresel Test Merkezi Ar-Ge Hizmet Binası’na canlı bağlantı yaparak, buranın da açılışını yaptı. Törenin sonunda TÜBİTAK’ın ürettiği türbin kanadını Bakan Varank, Erdoğan’a hediye etti.
'ÇIĞIR AÇICI KRİTİK TEKNOLOJİLERDE ATILIM SAĞLAYACAĞIZ'
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, TÜBİTAK Mükemmeliyet Merkezleri’nin açılış töreninde yaptığı konuşmada, "Küresel ekonomide eşi benzeri yaşanmamış bir dönemden geçiyoruz. Salgınla birlikte dünya düzeni sarsılmaya başladı. Yeni normal olarak adlandırılan bu süreç, kurulu güç dengelerini temelden değiştirme potansiyeline sahip. Katma değerli üretim, inovasyon ve girişimcilik alanındaki her bir adım, pandemi öncesi döneme göre çok daha fazla etkiye sahip. Dolayısıyla bu günlerin, ülkemizin sürdürülebilir ekonomik kalkınması ve toplumsal refah artışı için tarihi fırsatlar sunduğunu görebiliyoruz. Yol haritamızı 2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejimiz belirliyor. Hedefimiz çok net, ülkemizi dünyanın sayılı üretim ve teknoloji üslerinden biri yapmak. Herkeste heyecan uyandıran yeni teknolojiler ve ürünler, bu topraklarda geliştirip, tüm dünyaya yine bu topraklardan yayılabiliriz. Milli teknoloji hamlesiyle küresel rekabet gücümüzü artıracak, ekonomik ve teknolojik bağımsızlığımızı güçlendirecek, katma değerli üretimi geliştirecek ve çığır açıcı kritik teknolojilerde atılım sağlayacağız. 2023'e giden bu süreçte kendimize somut hedefler belirledik. Milli gelirde imalat sanayinin payını yüzde 21'e, Ar-Ge harcamalarının payını yüzde 1,8'e, bu alanlarda çalışan araştırmacı sayısını da 200 bin kişiye çıkaracağız" dedi.
'İLK TURCON'U ÇIKARDIK, 2023'E KADAR TÜRKİYE'DEN 10 TURCORN ÇIKARACAĞIZ'
Türkiye'nin teknoloji tabanlı girişimlerde çok büyük bir potansiyele sahip olduğunu dile getiren Varank, "Küresel ekonomide de bu alanda kıyasıya bir yarış var. Kurulduktan belli bir süre sonra 1 milyar doların üzerinde değerlemeye ulaşan şirketlere dünyada 'Unicorn' deniliyor. Dünyada 486 unicorn var. Türkiye de yakın zamanda ilk unicornunu, biz bunu biraz Türkçeleştirdik, ilk 'Turcorn'unu çıkardı. Amacımız 2023'e kadar en az 10 turcornun ülkemizden çıkması. Stratejimiz 5 ana başlıktan oluşuyor. Yüksek teknoloji ve inovasyon politikalarıyla, dünyada rekabet avantajı kazanacak ve küresel ligde üst sıralara tırmanacağız. Teknoloji ve verimlilik odaklı bir sanayileşme için, dijital dönüşüme hız vereceğiz. Girişimciliği teşvik edecek, ekosistemi daha da güçlendireceğiz. Elbette tüm bu adımların başarısı beşeri sermayemizle ilişkili. Petrol zengini, hammadde zengini bir ülke değiliz. Ancak, bizi pek çok gelişmiş ülkeden farklılaştıran muazzam bir insan kaynağımız, genç nüfusumuz var. Dolayısıyla beşeri sermayenin dönüşümü ve altyapı alanında uygulayacağımız politikalar tamamlayıcı bir rol oynayacak" diye konuştu.
'GENÇLER TEKNOLOJİYİ GELİŞTİRSİN, İCAT ÇIKARTSIN İSTİYORUZ'
Bu noktada TÜBİTAK'ın önemli bir fonksiyona sahip olduğunu vurgulayan Bakan Varank, "TÜBİTAK aracılığıyla sanayiye, akademiye ve bilim insanlarına destekler veriyor, bilimin ve teknolojinin topluma hizmet etmesini sağlıyoruz. Sadece son 2 senede özel sektörün Ar-Ge çalışmalarına 1,5 milyar TL, araştırma ve destek programlarına da 1.8 milyar TL kaynak aktardık. Sanayi-Doktora Programıyla, yetişmiş insan gücümüzü sanayiye entegre ederken, Uluslararası Lider Araştırmacılar programıyla tersine beyin göçü açısından tarihi bir adım attık. Gençler teknoloji geliştirsin, icat çıkarsın ve hepimizi şaşırtsın istiyoruz. Bunun için de bugüne kadar yapılmamış projeleri, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde büyük bir motivasyonla hayata geçiriyoruz. İşte TEKNOFEST bunlardan bir tanesi. Dünyanın en büyük teknoloji festivali olan bu etkinlik, toplumda muazzam bir karşılık buldu. Deneyap teknoloji atölyeleriyle de geleceğin teknoloji yıldızlarına bugünden yön çiziyor, potansiyellerini keşfetmelerini sağlıyoruz" dedi.
'TÜBİTAK SAYESİNDE ÇARPICI BAŞARI HİKAYELERİNE İMZA ATTIK'
TÜBİTAK sayesinde bugüne kadar çok çarpıcı başarı hikayelerine imza attıklarını belirten Bakan Varank, elinde bulunan turboşaft motorunu göstererek, şöyle konuştu:
"Elimde gördüğünüz ve MAM'da üretilen bu ürün turboşaft motorlarında kullanılan türbin kanatçığı. Bu kanatçık, milli genel maksat helikopterimiz Gökbey'in motorunda kullanılan en yüksek katma değerli parça. Bu parça olmaksızın, uçaklar ya da helikopterler havalanamaz. Dolayısıyla kimse size bunu kolay kolay satmıyor. Dünyada bu kabiliyete sahip 5 ülkeden birisiyiz. Halihazırda TEİ'ye 160 adet teslim ettik. Gördüğünüz bu küçücük kare, SİHA'ların kullandığı akıllı bombaların lazer arayıcı başlık dedektörü. Bu arayıcı başlık sayesinde bombalar nokta atış yapabiliyor. BİLGEM'de geliştirdiğimiz bu dedektör, savunma sanayimizin kritik bileşenlerinden birisi. Binlerce dolar verip yurt dışından almak isteseniz dahi alamıyorsunuz. Biz bu dedektörü yurt dışı muadillerine göre çok daha kaliteli ve ucuza üretebiliyoruz. Son örneğimi sağlık ve gıda sektöründen vereceğim. Salmonella Hızlı Tanı Kitini dünyada ilk kez biz geliştirdik, patentini aldık. Kirli su ve yiyeceklerden bulaşan bu bakteri, toplum sağlığı açısından son derece zararlı. Geliştirdiğimiz bu kit, piyasadaki mevcut tanı kitlerine göre çok daha hızlı sonuç veriyor. Çin bize başvurdu, ülkemizden teknoloji transferiyle bu ürünü almak istiyor."
‘SAĞLIKTA ÇAĞ ATLATAN BİR TÜRKİYE DÖNEMİNİ İNŞA ETTİK’
Kocaeli Üniversitesi Batı Kampüsü Sağlık Bilimleri Araştırma Merkezleri kapsamında Araştırma ve Uygulama Hastanesi Poliklinik ve Tıp Eğitimi Uygulama Merkezi, Semahat Aracı Onkoloji ve Palyatif Bakım Merkezi, Deneysel Tıp Araştırma ve Uygulama Birimi Merkezi ve Sağlık Bilimleri Enstitüsü Araştırma Laboratuvarları’nın açılışı gerçekleştirildi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca törende yaptığı konuşmada, "Sağlığa verdiğiniz önem ve sürekli artan desteğinizle bugün altyapısıyla iftihar ettiğimiz bir sağlık sistemine sahip bir ülkeyiz. Tüm dünyanın zor bir sınav verdiği pandemi döneminde bunu daha iyi fark ediyoruz. İhtiyaç halindeki tek bir vatandaşımızın bile vaktinde ve sağlıklı bir sağlık sisteminde sorun yaşanmayan bir Türkiye hedefine adım adım ilerliyoruz. Sağlıkta çağ atlayan bir Türkiye dönemini inşa ettik. Her geçen gün güçlenen sağlık sistemimiz 21. yüzyıla Türkiye’nin adını sağlık ülkesi olarak yazdıracaktır" dedi.
'TEDBİRLERE UYARSAK BU SALGINI BİRLİKTE YENECEĞİZ'
Salgın riskinin ortadan kalkmadığını ifade eden Bakan Koca, "İnsan gücünün niceliği ve niteliği artırılarak sağlık çalışanlarımız üzerindeki iş yükünün azaltılması, aile hekimlerimizin üzerindeki nüfus yoğunluğunun azaltılması stratejik bir alanımızdır. İlaç ve tıbbi cihazda dışa bağımlılıktan kurtulmalı, önemli oranda teknoloji ihraç eden ülke olmalıyız. Bu alanlardaki atılımlarımız üretim ve hizmet sektörünün dinamizmi yanında üniversitelerimizin akademik başarılarına bağlıdır. Birlikte bir sinerji oluşturabildiğimiz takdirde güçlü olduğumuza inanıyorum. Pandemi, etkisini tüm dünyada sürdürüyor. Bütün vatandaşlarımız risk altında olmasına rağmen mücadele ön safta olan sağlık çalışanları bu riske herkesten fazla maruz kalıyor. Bu yüzden başta doktorlarımız olmak üzere sağlık çalışanlarımızdan da kayıplarımız oldu. Salgın riski ortadan kalkmış değil. Normalleşme mücadeleden geri adım atmak anlamına gelmemelidir. Kontrollü sosyal hayat kapsamında maske ve mesafe kuralına her zamankinden fazla uymalı temizliğe her zamankinden daha fazla önem vermeliyiz. Tedbirlere uyarsak bu salgını inşallah hep birlikte yeneceğiz" diye konuştu.
'TÜRKİYE OLARAK BU SÜREÇTE SAĞLIK SİSTEMİMİZİ TEST ETME İMKANI BULDU'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da, toplam yatırım bedeli 147 milyon TL'yi bulan sağlık tesislerinin hayırlı olmasını dileyerek, "Şimdiye kadar dünya genelinde yaklaşık 750 bin kişinin hayatına mal olan koronavirüs salgını, pek çok gerçeğin görülmesine sebep olmuştur. Bu salgın sağlık yatırımlarının önemini göstermenin yanı sıra, sosyal devlet anlayışının da değerini ortaya koymuştur. Salgın döneminde pek çok gelişmiş ülkenin sağlık sistemlerinin çöktüğüne şahitlik ettik. Ekonomik güçlerine rağmen tedarik zincirini devam ettiremeyen, kamu düzenini sağlayamayan devletler gördük. Bırakın vatandaşlarına, sağlık personeline dahi maske, tulum, koruyucu tıbbi malzeme temin edemeyen ülkeler oldu. Özellikle yaşlı bakım evlerinden yansıyan görüntüler bir ibret ve utanç vesikası olarak hafızalara kazınmıştır. Elbette her bir ülkenin bu yaşananlardan alacağı dersler vardır. Türkiye olarak, biz de bu süreçte sağlık sistemimizi test etme, güçlü ve zayıf yönlerimizi görme imkanı bulduk" dedi.
Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Muhalefetin sürekli eleştirdiği, gereksiz dediği sağlık yatırımlarımızın kıymeti, salgın döneminde çok iyi anlaşılmıştır. Aslında muhalefet, modern sağlık kuruluşundan ne anladığını, meşhur sahra hastanesi skandalıyla ifşa etmiştir. İstanbul’daki acil durum hastanelerimizi, Başakşehir Çam ve Sakura gibi devasa sağlık tesislerini diline dolayanlar, vatandaşlarımıza derme çatma fuar alanlarını sahra hastanesi diye yutturmaya çalıştılar. Yönettikleri mahalli idarelerde toplu taşıma hizmetlerini dahi salgın şartlarına uygun olarak sunmayı beceremediler. Şov yapmaktan, karamsarlık aşılamaktan, yalan yanlış bilgilerle evham oluşturmaktan, kendi asli görevlerini yapmaya fırsat bulamadılar. Tüm bunlara rağmen hamdolsun, güçlü sağlık altyapımız ve tüm sağlık çalışanlarımızın fedakarlığı ile en kritik evreyi başarıyla atlattık."
'SALGIN TEHDİDİ ALTINDAKİ HİÇBİR VATANDAŞIMIZI HASTANE KAPISINDAN GERİ ÇEVİRMEDİK'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 83 milyonun her bir ferdine birinci sınıf sağlık hizmeti sağladıklarını ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Diğer pek çok yerde yaşanan can sıkıcı, utanç verici görüntülerin hiçbiri ülkemizde yaşanmadı. Maddi imkanı ne olursa olsun, bu zorlu süreçte 83 milyonun her bir ferdine birinci sınıf sağlık hizmeti sağladık. Ne vatandaşlarımız tedavi hizmetlerine erişimde ne de sağlık çalışanlarımız koruyucu sağlık malzemelerine ulaşımda hiçbir sıkıntı çekmedi. Salgın tehdidi altındaki hiçbir vatandaşımızı hastane kapısından geri çevirmedik, hiçbir hastanın tedavisini ihmal etmedik. Bilhassa şehir hastanelerimiz salgın döneminde en çok istifade ettiğimiz, en çok gurur duyduğumuz sağlık tesislerimizden biri oldu. Sadece sağlık hizmetlerini en yaygın ve üst düzeyde vermekle kalmadık, aynı zamanda yeni yatırımlarla sağlık altyapımızı tahkim ettik. Kendi vatandaşlarımızın ihtiyaçları yanında bugüne kadar 150 ülke ve 6 uluslararası kuruluşun sağlık malzemesi desteği talebini biz karşıladık. Yurt dışında bulunan 90 binden fazla vatandaşımızı kurduğumuz hava, kara ve deniz köprüleri ile ülkemize getirdik. İnşallah bundan sonra da atamız Kanuni Sultan Süleyman’ın o veciz ifadesinde buyurduğu şekilde, ‘Halk içinde muteber nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes, sıhhat gibi’ düsturuyla çalışmayı sürdüreceğiz."
MASKE UYARISI
Cumhurbaşkanı Erdoğan koronavirüs nedeniyle maske uyarısında bulunarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Başta Kocaelili kardeşlerim olmak üzere tüm vatandaşlarıma ‘Tamam’ diyerek temizlik, maske, mesafe kurallarına riayet etmelerinin önemini hatırlatmak istiyorum. Maalesef maskesini takmayan veya maske bulundurup da çenesinin altında barındıran vatandaşlarım var. Yanlış yapıyoruz. Bütün bunlar bize bir şeyi ikaz etmeli. Allah göstermesin, bütün bu süreç içerisinde vefat edenlerin sayısını duyuyorsunuz, görüyorsunuz. Öbür tarafta hastanelerde maalesef şu anda yer alanların durumunu görüyorsunuz. Biz bu ihmallerden çok çektik. Açık plajlar, vesaire… Lütfen bu dönem içerisinde bunları bırakalım. Sabırla şu dönemi atlatmaya gayret edelim. Hiçbirimizin ihmalkar davranarak ne kendimizin, ne de sevdiklerimizin sağlığını riske atma lüksü yoktur. Bizim inancımızda önce tedbir sonra tevekkül gelir. Rehavetin, duyarsızlığın, kurallara karşı kayıtsız davranmanın sonu ya pişmanlıktır ya da hastalıktır. Vatandaşlarımdan salgına karşı tedbiri elden bırakmamalarını, hayatlarını idame ettirirken muhakkak kurallara uymalarını istirham ediyorum."