“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ilkesiyle kimsesizlerin kimsesi olan Cumhuriyetimizin, 99'uncu yılını yine coşkuyla kutluyoruz.
Ülkemizin zor süreçlerden geçtiği bu günlerde Cumhuriyet bize umut oluyor. Cumhuriyet, bize 99 yıldır ışık oluyor, yol oluyor... Olmaya da devam edecek. Ulusal egemenliği, laikliği esas alan Cumhuriyet, ümmetten millet, kuldan yurttaş yaratmıştır!
Kendi başına düşünemeyenlerin, düşünme yetisini kaybedenlerin, aklını kullanamayanların, aklını, vicdanını iki dudak arasına hapsedenlerin Cumhuriyetle kavgası, Cumhuriyet alfabesiyle savaşı da bu yüzdendir.
Cumhuriyetle kavgası olanlara vakit ayırıp, onlarla artık daha fazla zaman kaybetmeye gerek yok.
Çünkü bu ülke onlarla çok kaybetti.
Değerli dostlar, Cumhuriyet, onların lügatlarının, düşünme setlerinin çok üzerinde bir çağdaşlaşma dünyasıdır.
Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kafasında daha gençlik yıllarından beri var olan Cumhuriyet, bir düşünce devrimidir.
Bu düşünce devrimi, bu aydınlanma hareketi, bu özgürlüğe yol alış, milli irade temeline dayanış, 23 Nisan 1920'de Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasıyla birlikte ete kemiğe bürünmüştür.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, meclisin açılmasından bir gün sonra, yani 24 Nisan 1920'de “Meclisin üstünde hiçbir güç ve kuvvet yoktur” ilkesiyle Cumhuriyet’e giden yolun kapılarını sonuna kadar açmış ve 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edilmiştir.
Bugün gelinen noktada ise Atatürk’ün açtığı, hedef gösterdiği bu aydınlık yola taş koymak isteyenler, Milletin Meclisinin üstünde güç olmak isteyenler, adaletsizliklerle, baskıyla, zulümle bu emellerini hayata geçirmek isteyenler var.
Millet iradesini yok sayıp, demokrasiyi, çoğulculuğu, sevgiyi, saygıyı, hoşgörüyü, hakkı, hukuku, adaleti, liyakati rafa kaldırıp, tek adam düzenini bu ülkenin kaderi yapmak isteyenler var.
Bu kader değil.
Asla bu ülkenin kaderi değil.
Bu korku ve baskı iklimi kader değil…
Bu yokluk, yoksulluk, karanlık kader değil…
Bu adaletsizlikler, sansürler, yasaklar kader değil.
Çünkü Cumhuriyet varsa, umut var, özgürlük var, hayat var…
Atatürk var, her daim ışık olan ilkeleri, devrimleri var.
Bu nedenle kan ve gözyaşı dökülerek kazanılan bu ülkeyi, Cumhuriyet’i, hamasi nutukçulara, kuruluşunu, ruhunu, çekilen acıları anlamayanlara, “Keşke Yunan kazansaydı” diyicilere terk edemeyiz, etmeyeceğiz!
Cumhuriyetimizi, halkın iktidarında, ikinci yüzyılda Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu öncülüğünde gerçek demokrasi ile taçlandıracağız.
Meclis’i, milli iradeyi güçlü kılacağız.
Hak ve özgürlüklere sahip çıkacağız.
Fırsat eşitliğini yeniden sağlayacağız.
Kimsesizlerin kimsesi Cumhuriyet’i sosyal devlet anlayışıyla bütünleştireceğiz.
Cumhuriyet ruhunu her alana yeniden yayacağız, yaşayacağız, yaşatacağız.
Bu uğurda mücadele edeceğiz ve asla geri durmayacağız.
Bunu hep birlikte yapacağız.
Çarşıda, pazarda, tarlada, fabrikalarda bizi biz yapan Cumhuriyet’e her zamankinden daha fazla sahip çıkıp, her zamankinden daha fazla haykıracağız.
Bugün de burada Kayseri Cumhuriyet Meydanı’nda bir kez daha duymayan kulaklara, görmeyen gözlere, haksızlık karşısında susan dilsizlere sesleniyoruz:
Yaşasın Cumhuriyet…
Yaşasın Cumhuriyet…
Bu duygu ve düşüncelerle, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm vatan kahramanlarını saygıyla, minnetle, rahmetle anıyorum. Onların bize emanet ettiği Cumhuriyet’e, değerlerine sonsuza kadar sahip çıkacağımızı da ifade ediyorum…
Buradan da tüm halkımızı, güzel günler için, kurtuluşun ve kuruluşun partisi, Türkiye’nin birleştirici gücü Cumhuriyet Halk Partisi’nde bir araya gelmeye, Cumhuriyet’te buluşmaya, bütünleşmeye, paylaşmaya, mücadeleye davet ediyorum.