
DİJİTAL SESSİZLİK..
Bir zamanlar suskunluk, kelimelerden daha gürültülüydü.
İki insanın bakışması, bir mektubun günlerce beklenmesi, ses tonunun hafızada yankılanması…
O sessizlik, içinde merak, özlem ve biraz da umut taşırdı.
Şimdi sessizlik başka bir şey oldu.
Ekranlarımızda “çevrimiçi” yazısı yanıyor,
mesajlar okunuyor ama cevap gelmiyor.
Susmak artık bir merhamet değil,
tam tersine, görünür bir uzaklaşma biçimi.
O “görüldü” ibaresi, bazen bin kelimenin taşıyamayacağı bir soğukluğu taşıyor.
Dijital sessizlik, iletişimin eksikliği değil, iletişimin en çıplak hâli aslında.
Artık kelimeler değil, suskunluklar konuşuyor.
Ve biz, bu suskunlukların anlamını çözmek için ekranlara bakıp duruyoruz.
Gerçek iletişim, ekranlardan taşamaz.
Birinin sesini duymak, nefesini hissetmek,
gözlerinin içinde konuşmak…
Bunlar, hiçbir bildirim sesiyle değiştirilemez.
Belki de sorun şu:
Bizler, dijitalde birbirimizi “ulaşılabilir” zannediyoruz,
ama aslında hiç olmadığımız kadar uzağız.
Gerçek iletişim, hâlâ bir elin diğerine değmesinde,
bir bakışın “anladım” demesinde saklı.
Hissedilmeyen hiçbir cümle ruhu iyileştirmez…
Duyulmamış her kelime mesafeyi uzatır…
Cümleleriniz değil, yürekten yüreğe dokunan iletişimleriniz olsun…
Sevgi ile…..