Devlet Ulusal Yönetim Akademisince Başbakan Yıldırım
“Türkiye-Moğolistan arasındaki ilişkileri stratejik düzeyli iş birliğine dönüştürme vakti gelmiştir”
Devlet Ulusal Yönetim Akademisince Başbakan Yıldırım'a fahri doktora tevdi edilmesi dolayısıyla tören düzenlendi. Yıldırım, törende yaptığı konuşmaya, akademinin rektörü, yöneticileri ve hocalarına fahri doktora unvanı için teşekkürlerini sunarak başladı.
Türkiye-Moğolistan ilişkilerinin köklerinin çok eskiye dayandığını ifade eden Yıldırım, diplomatik ilişkilerde 50'nci yıla gelinse de tarihi derinliğe bakıldığında ilişkilerin çok uzun bir döneme dayandığını aktardı. Ecdadın bu topraklardan batıya göç ettiğini anımsatan Yıldırım, iki ülkenin kültür ve dillerin birbirine çok yakın olduğunu söyledi.
Moğolistan toprakları içinde yer alan Orhun Vadisi Yazıtları ve Tonyukuk Yazıtları'nın Türkler ile Moğolların ortak tarihini, kültürünü, dilini en iyi şekilde yansıttığını vurgulayan Yıldırım, "Tarihteki ortaklığımızı bugüne taşımak için Türkiye ve Moğolistan yetkilileri olarak biz de büyük gayret içindeyiz. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere bizler dost Moğolistan ile ilişkilerimizi daha da geliştirmek, hem ekonomik hem kültürel hem de küresel konularda yakın iş birliği içinde olmak için büyük gayret gösteriyoruz." diye konuştu.
Yıldırım, Türkiye ve Moğolistan arasındaki iş birliğinin arzu ettikleri noktada olmadığına işaret etti. Çok sayıda ortak noktaya sahip iki devlet ve iki milletin aslında çok daha farklı bir konumda olması gerektiğini belirten Yıldırım, "Türkiye-Moğolistan arasındaki ilişkileri stratejik düzeyli iş birliğine dönüştürme vakti gelmiştir. Biz Türkiye olarak iki ülke arasındaki münasebetleri hepimizin arzu ettiği seviyeye çıkarmakta kararlıyız. Bunun için buradayız." ifadelerini kullandı.
"İnsanı merkeze alan dış politika"
Türkiye'nin bütün ülkelerle dostluk, akrabalık, kardeşlik münasebetleri kurduğunu, bu ilişkilere tek taraflı çıkar gözlüğüyle bakmadığını anlatan Yıldırım, şunları kaydetti:
"Biz münasebet kurduğumuz ülkelerin yer altı ve yer üstü zenginliklerine değil insanını merkeze alan bir dış politika anlayışıyla hareket ediyoruz. Bizim ülkelerle ilişkilerimize baktığımız zaman göreceğiniz şey insanlıktır, dostluktur. Tarihin hiçbir döneminde hiçbir ulusu esareti altına almamış daima insanlığın huzuru için çalışmış bir milletin evlatlarıyız. Şu anda dünyanın birçok ülkesi Orta Doğu'da. Orta Doğu'ya gelen ülkelerin gözlerine baktığınızda petrol görüyorsunuz. Bu ülkeler aynı zamanda Afrika'da, gözlerine baktığınızda elmas, maden, doğalgaz görüyorsunuz, ne yazık ki insanı göremiyorsunuz. Suriye'de birçok devlet, binlerce kilometre uzaklardan gelip güç savaşı verirken Türkiye, sadece 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın, dünya barışı olsun' anlayışıyla mücadele ortaya koyuyor."
"Ne Birleşmiş Milletler ne Amerika ne Avrupa"
Başbakan Yıldırım, Suriye'de çatışmaların başladığı andan itibaren kapıları mağdur, masum ve zulüm gören bütün insanlara aştıklarını anımsattı.
Savaşların, karışıklığın olduğu bölgelerden gelen 3,5 milyonun üzerinde insanın acısını paylaştıklarını anlatan Yıldırım, "Ne Birleşmiş Milletler ne Amerika ne Avrupa bu mültecilere sahip çıkmadıkları gibi maalesef gerekli desteği de gösterebilmiş değiller. Buna rağmen Türkiye elindeki imkanlarla bu insanların hayata tutunması, geleceğe umutla bakması için elinden gayreti gösteriyor." dedi.
Türkiye'nin, Moğolistan'la iş birliğine tamamen insani çerçevede baktığını belirten Yıldırım, aynı zamanda ilişkileri bu kapsamda da geliştirmek istediklerini vurguladı.
Yıldırım, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığının (TİKA) 1994'ten beri Moğolistan'da faaliyetinin bulunduğunu anımsatarak, 2002 yılından bugüne TİKA'nın Moğolistan'daki faaliyetlerini özel olarak desteklediklerini, çok daha etkin proje ve hizmet üretmesini sağladıklarını anlattı.
Bu dönemde TİKA'nın, Moğolistan genelinde gerçekleştirdiği yatırımlarının yaklaşık 40 milyon dolar civarında olduğunu bildiren Yıldırım, "2002'de kurulan Ulanbator Program ve Koordinasyon Ofisimiz bugüne kadar 550'nin üzerinde proje ve faaliyete imza attı. Bugün de, sadece 2017'de 9 farklı şehirde tamamlanan 30 projenin az önce toplu açılışını yaptık. Bu projelerin tutarı 2,5 milyon dolardır. Tabii gönül isterdi ki bu şehirleri görelim, bedeli küçük ama anlamı büyük projeleri yerinde görelim. Takdir edersiniz ki 30 projeyi yerine gidip açmak zaman ve şartlar bakımından mümkün değil." diye konuştu.
Yıldırım, toplu açılış yapmaya alışık olduklarını, Türkiye'de de birçok işin yapıldığını ve tek tek açma imkanı bulamadıklarını, bu yüzden toplu olarak açılışları gerçekleştirdiklerini söyledi.
"Erken doğan 500 çocuğun tedavisi gerçekleşiyor"
Açılışı yapılan projelerin 13'ünün eğitimle ilgili olduğuna işaret eden Başbakan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizim felsefemizde geleceğin eğitimle geleceğine inanıyoruz. Onun için gençlere, insana yapılan yatırımın en değerli yatırım olduğunu düşünüyoruz. Moğolistan'da çocukların, gençlerin eğitimini bu yüzden desteklemek ve bu alanda 'biz de varız' demek için bu projeleri gerçekleştirdik.
TİKA ayrıca Moğolistan Göç İdaresi ve Genel Sekreterlik Akademisi gibi devlet kuruluşlarına destek sağladı. Sağlık alanında da 9 proje gerçekleştirdi, Ulanbator'daki ana-çocuk sağlığı merkezinde erken doğan çocukların tedavisi ve onların hayata tutunmaları için kuvözler kondu. Bunlar çok anlamlı hizmet oldu. Bu kuvözlerle yılda erken doğan 500 çocuğun tedavisi gerçekleşiyor."
Yıldırım, bebek yoğun bakım ünitesinin de tadilatının yapıldığını, böylece bebek ölümlerinin önüne geçildiğini ifade etti.
Kültür noktasında da önemli ve anlamlı çalışmaları TİKA eliyle gerçekleştirdiklerine değinen Yıldırım, Ulaangom Kütüphanesi'ne okuma salonu kurulması gibi hizmetlerin yapıldığını anlattı.
"Tarımı ve hayvancılığı destekleyen projelere önem verdik"
Yıldırım, Moğolistan'ın tarım ve hayvancılığı önemli olan bir ülke olduğunu ifade ederek, "Tarımı ve hayvancılığı destekleyen projelere de önem verdik. Şaamar'da arı kovanı depolaması, Gobi-Altay'da et kesim kombinası bu projelerimizden sadece iki tanesi. Bütün bu projelerin Moğolistan'a hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum." dedi.
Bu işlerin yapılmasında Moğolistan'ın değerli yöneticileri ve yetkililerin, TİKA'ya çok büyük destek verdiklerini belirterek, şunları kaydetti:
"Biz, Moğolistan'la paylaşmaya, dayanışmaya, iş birliğine devam edeceğiz. Akraba olarak gördüğümüz Moğolistan'ın daha fazla kalkınması için Türkiye devleti olarak imkanlarımızı bundan sonra da kullanmaya gayret edeceğiz. Orhun Vadisi'nde bir turizm projesi var, çok etkileyici bir proje. Yarın o bölgeye ziyaretimiz olacak. Atalarımızın izlerini orada görme fırsatı bulacağız.
Biz, o topraklardan ayrıldık ama gözümüz arkada değil. Moğolistan, dost ve kardeş ülke bu topraklarda. Cengizhan da 'Biz o topraklardan ayrılıp gittikten sonra dostlarımız ne yaptı' diye merak etmiş, bizim oralara da ziyarete gelmiş, hasret gidermiş ve tekrar dönmüş."
Devlet Ulusal Yönetim Akademisince şahsına tevdi edilen doktora unvanı için ayrıca teşekkür eden Yıldırım, söz konusu akademinin Moğolistan'ın gelecek yöneticilerini yetiştirdiğini kaydetti.
Yıldırım, iyi yetişmiş yöneticinin, ülkenin kalkınması için en büyük kaynak olduğunu belirterek, "Petrolünüz, gazınız olabilir. Bunlar gelip geçicidir, elbet bir rezervi vardır. Ama insan, yetişmiş insan nesilden nesile ülkeleri geleceğe taşıyan en büyük değerdir, kıymettir. Bu bakımdan bu anlamlı günde şahsıma tevdi edilen bu fahri doktora unvanını ülkem ve yüce Türk milleti adına kabul ediyorum." dedi.
Türkiye-Moğolistan dostluğunun ve dayanışmasının çok daha güçlenmesi ve ileriye taşınması için gayret ve heyecanla çalışmayı sürdüreceklerini ifade eden Yıldırım, bu doktora tevdisinin sorumluluklarını da artırdığını vurguladı.