Demirtaş: 'Hakkari asla savaş istemedi'
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, özyönetim vurgusu yaparak TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’na çağrıda bulundu.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, beraberindeki Şanlıurfa milletvekilleri Osman Baydemir, Dilek Öcalan, Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, Gaziantep Milletvekili Celal Doğan, Mersin Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat, Ağrı Milletvekili Leyla Zana, İstanbul Milletvekili Turgut Öker, Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, Erzurum Milletvekili Seher Akçınar Bayar, Van Milletvekili Yurdusev Özsökmenler, Hakkâri milletvekilleri Nihat Akdoğan ve Abdullah Zeydan ile birlikte öğle saatlerinde ilçe merkezine geldi. Cengiz Topel Caddesinden mitingin yapılacağı yere geçen heyet, çok sayıda vatandaş tarafından coşkuyla karşılandı. Eski Cezaevi kavşağına geçen heyettekiler bir araya gelen kalabalığa tanıtıldı. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, yaptığı konuşmada özyönetim vurgusu yaparak, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’na çağrı yaptı.
“YEREL YÖNETİME YETKİ VERİLMELİ”
Yerel yönetimlere yetki verilmesi gerektiğini aktaran Demirtaş, şöyle konuştu: “Demokratik özerklik sadece sizler için değildir. İzmir’de Konak ve Karşıyaka için de önemlidir. Ankara’da Çankaya için de önemlidir. Bu model Kayseri ve Trabzon için de önemlidir. Siz burada seçimlere gidiyorsunuz ve önünüze bir sandık konuluyor. Bir irade ortaya koyup seçiminizi yapıyorsunuz. Onlar seçildikten sonra sizin sağlık, eğitim, istihdam, tarım, turizm, trafik, asayiş, alt yap ve kültür gibi konularda yetkiler yerel yönetimlerde olmalıdır. Bu gibi konularda siz karar vereceksiniz. Anadilde eğitim mi vermek istiyorsunuz yerel yönetim bunun hizmetini verecek. Buralarda herkes aynı zamanda Türkçe öğrenebilecek, yani sınıfta anadilinde eğitim görecek çocuk Türkçeyi de öğrenebilecek. Bu nedenle kendi anadilinin yanında Türkçeyi öğrenen gençler İstanbul ve Antalya’da daha kolay iş bulabilir ve üniversite sınavında daha başarılı olur. Yerel yönetim; dil, kültür ve ekonomi sorunlarımızı çözebilir. Bütün bunların çözülmesi özyönetim meselesidir. Siz ne istiyorsanız yerel yönetim onu yapacak. Halk özyönetim istiyor. Biz de bunun silahsız ve şiddetsiz başarılabileceğine inanıyoruz. Türkiye’nin batısı buna kulak verirse buradaki insanların aslında bölücü olmadığını daha iyi anlarlar.”
“ÖZYÖNETİM İSTEMEK ÜLKEYİ BÖLMEK DEMEK DEĞİLDİR”
Türkiye’de bir bölücülük faaliyetinin olmadığını savunan Demirtaş, şunları söyledi: “Ortada vatana ve bayrağa saldırı yok. Şu an yapılan savunma bayrak ve vatan savunması değildir. Bu bir saray savunmasıdır. Saray için yürütülen bir savaştır. Türkiye toplumunun bunu iyi bilmesi ve anlaması lazım. Asker ve polis annelerinin bunu iyi bilmesi lazım, halkımız ölümden kan ve gözyaşından yana değil. Yüksekova’da görev yapan polisin, askerin ölümünden yana değil. Burada bu kadar polise ve jandarmaya gerek yok.
Buraya bu kadar masraf yapıp bu insanların canlarını tehlikeye atacak şekilde göndereceğinize, gelin buraya okul, hastane yapalım ve buradaki işsizliği çözelim." Ölen her insana yazık olduğunu anlatan Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Gerilla, polis, asker, sivil her biri anne baba evladıdır. Buna ne gerek var. Oturup konuşarak, müzakereyle sorunlarımızı çözmek bu kadar mümkünken niye bu savaşı dayatıyorsunuz? Buna Türkiye’nin batısının sesini yükselterek sorması lazım. Hakkâri asla savaş istemedi. Hakkâri asla savaştan yana değil, ‘kendimi yönetmek istiyorum’ demek ‘savaş istiyorum ve ülkeyi bölmek istiyorum’ demek değildir. Ankara’daki devletçi politikalar artık iflas etmiştir. Demokratik bir cumhuriyete ihtiyaç var.”
TOBB BAŞKANI'NA ÇAĞRI
Türkiye Odalar Borsalar Birliği öncülüğünde Ankara’da teröre karşı bir çağrı yapıldığını ifade eden Demirtaş, sözlerine şöyle devam etti:
“Eyvallah yürüyüş yapın, yapmayın demiyoruz. Ama ‘bayrağını al gel, teröre karşı yürüyelim’ dersen bu bir çarpıtmadır. Ortada bayrağa bir saldırı yok ki. Irkçılığı, faşizmi Kürtlere karşı körükleyebilecek tehlikeli bir çağrıdır. Kürtler nerede bayrağa saldırmış ki, sen ‘bayrağını al gel Kürtleri protesto edelim’ diyorsun. Bu yanlıştır. Barış için yürüyüş yapacaksanız gelin Ankara’nın göbeğinde el ele verip beraber yürüyelim. Barış diye haykıralım, omuz omuza barışı, ateşkesi, müzakereyi beraber savunalım. Ama halkı tahrik edecek işlerden herkes kaçınmalıdır. Madem sen odalar ve borsalar birliğisin, senin üyelerinin iş yerleri yakıldı. Ankara’da yürüyüş yapma demiyoruz, ama iş yerleri yakılan esnafın yanında olun, onları ziyaret edin. Sayın Hisacıklıoğlu buyurun onları ziyaret edip saldırıyı yapanları kınıyoruz deyin. Hakkâri ve Yüksekova’daki ticaret odaları senin üyen değil mi?"
Doğu ve Güneydoğu’daki bütün odaların barış istediğini anlatan
Demirtaş, "Onların sesini neden dikkate almıyorsun. Sarayı savunacağına halkı savun halkı. Sarayın talimatıyla Kızılay’a çıkacağına gel halkın barış taleplerinin yanında ol. TOBB artık sarayın talimatlarıyla hareket etmemelidir. Bak saray sıkıştı, şehit cenazelerinden tepki yükseldi hemen onlara talimat verildi. Siz de sokağa çıkın, protesto yapın denildi. Yapmayın demiyoruz ama illaki protesto yapacaksan git sarayın önünde yap. Git sarayın önünde barış çağrısı yap" dedi.
Ankara’da yürüyecek sendikalara seslendiğini anlatan Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Gidin Burdur’daki işçilerin yanında olun. Hep beraber barış, ateşkes, müzakere diyelim. Ankara’da el ele verelim, beraber yürüyelim. Beraber kardeşliği ve barışı haykıralım. Irkçılık yapmayın hep beraber yürüyelim."
“BEDEL ÖDEYECEK OLANLAR VARSA BİZİZ”
Türk doktor ve öğretmen varsa ellerini sıkın onlara çay ısmarlayın diye devam eden Demirtaş, sözlerini şöyle tamamladı: "Türk olduğu için burada korku hissetmesin, burada kendini güvende hissetsin. Kardeşlerinin arasında kendini huzurlu hissetsin. Biz faşizme ve ırkçılığa bulaşmadık bulaşmayacağız. Saldırılara karşı dik duracağız. Nerede saldırı varsa yekvücut olup dik duracağız. Ama asla ırkçılık gibi çıkmaza sapmayacağız. Dilimizden ve kültürümüzden vazgeçmeyiz, ama bir Kürt bir dünyaya bedel demeyiz. İnsanın insandan üstünlüğü yoktur. Zor ve zahmetli günlerden geçiyoruz. Bir an önce tansiyonun düşmesi için uğraşıyoruz. Bir an önce ateşkes olsun, müzakerelere dönüşsün diye uğraşıyoruz.
Günlerdir barış kervanları olarak yollardayız. Demokratik siyasette ısrarcıyız. Gençlerimizi ölüme terk etmeyiz. Bedel ödeyecek olanlar varsa biziz. Birbirinize sahip çıkın. Evlatlarınıza, direnen kardeşlerinize sahip çıkın. Tek bir insan yaşamını yitirmesin diye; polis, asker ve sivil ölmesin diye elimizden ne geliyorsa yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz. Demokratik siyaseti güçlendirerek bunu başaracağız. Şafak çok yakındır.”
Heyet, konuşmanın ardından Van’ın Başkale ilçesine gitti.