Davutoğlu: 'En geç Ekim ayında AB'yle vize kalkacak'
Başbakan Ahmet Davutoğlu, 'En geç bu senenin Ekim ayında vatandaşlarımızın Avrupa’ya vizesiz, başı dik bir şekilde seyahat etmelerini sağlayacağız' dedi.
Mecliste grup toplantısında konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu, konuşmasına hayatlarını kaybeden Mustafa Koç, Kamer Genç, Tahsin Yücel ve Ergüden Yoldaş’a rahmet dileyerek başlarken, Kazım Karabekir Paşa’nın vefat yıldönümü nedeniyle İstiklal gazilerine rahmet diledi. Davutoğlu ayrıca geçirdiği ameliyat nedeniyle MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye geçmiş olsun dileklerinde bulundu.
“KİMİN İNSANİ BİR MESELESİ VARSA BUNDAN SONRA İSTANBUL’A GELECEK”
Yurtdışı temaslarına ilişkin grup toplantısında bilgi veren Başbakan Davutoğlu, Londra’da Başbakan David Cameron ile görüştüğünü ifade ederek, İngiltere ile mevcut gelişmeler karşısında kaygıların müşterek olduğunu gördüğünü belirtti. İngiltere ve Türkiye arasındaki işbirliğinin ileriye taşınması için verimli temaslarda bulunduğunun altını çizen Davutoğlu, İngiltere'nin Türkiye’nin önemli bir müttefiki olduğunu söyledi. Cameron ile yaptığı görüşmede Türkiye’nin Mayıs ayında İnsani Yardım Konferansına ev sahipliği yapacağını hatırlattığını ve konferansa davet ettiğini kaydeden Davutoğlu, “BM’nin tarihinde ilk defa tertip edilen Dünya İnsani Zirvesi Mayıs ayında İstanbul’da gerçekleşecek. İstanbul, insanlığın meselelerinin tartışıldığı, çözüm bulduğu büyük bir küresel başkenttir. Kimin derdi varsa, kimin insani bir meselesi varsa bundan sonra İstanbul’a gelecek, İstanbul’da huzur ve saadeti bulacak” dedi.
“TÜRKİYE GELECEĞİ BELİRLEYEN KÜRESEL BİR AKTÖRDÜR”
2016 yılı Nisan ayında İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi'nin, Mayıs ayında Dünya İnsani Zirvesi, Ekim ayında Dünya Enerji Zirvesi'nin Türkiye’de yapılacağını belirten Davutoğlu, “İster göç ve insani meseleler gibi bütün insanlığı ilgilendiren meseleler olsun, ister enerji gibi dünya ekonomisini ilgilendiren meseleler olsun, ister G-20 gibi, İslam İşbirliği Teşkilatı gibi onlarca büyük devletin katıldığı zirveler olsun, artık bunların hepsi Türkiye’de gerçekleşiyor, küresel ve bölgesel yeni düzenin temelleri Türkiye’de tartışılıyor. Bilinsin ki, Türkiye bütün bu gelişmelerden etkilenen değil, bütün bu gelişmeleri yönlendiren, geleceği belirleyen küresel bir aktördür” diye konuştu.
“ÖNÜMÜZE ÇIKARTACAKLARI ENGELLER BİZİM SADECE HIZIMIZI ARTIRIR”
Türkiye’nin kriz jeopolitiğinin ortasında bulunmasına rağmen uluslararası yatırımcılarda Türkiye’ye dönük çok büyük bir güven hissi oluştuğunu kaydeden Davutoğlu, “Özellikle İstanbul’un önümüzdeki dönemde en önemli küresel başkentlerden birisi olacağı beklentisi bütün muhataplarımız tarafından bize defalarca iletildi. Türkiye’nin ekonomik geleceği konusunda muhataplarımızda en ufak bir tereddüt olmadığını, aksine beklentilerin büyük olduğunu müşahede ettik. Bu vesile ile güzel bir gelişmeyi sizlerle paylaşmak istiyorum, geçtiğimiz hafta İstanbul Atatürk Havalimanı Frankfurt limanını da geçerek Avrupa’da en fazla yolcu ağırlayan üçüncü liman haline geldi. İstanbul üçüncü havalimanına kavuştuğunda sadece Avrupa’da değil, dünyada en fazla yolcu ağırlayan, dünyanın en büyük havalimanı olacak. Hepiniz hatırlayınız, 2013 Mayısında üçüncü havalimanının temeli atıldıktan hemen sonra Türkiye kumpaslarla karşılaşmıştı. Gezi olayları, arkasından 17-25 Aralık olayları, Kobani olayları ve yaşadığımız dört büyük seçim. Bütün bu badireleri, engelleri aşa aşa 2013 Mayısında ortaya koyduğumuz perspektifi hayata geçirmeye kararlıyız. Önümüze çıkartacakları engeller bizim sadece hızımı artırır, nefesimizin direncini artırır. Allah bize güç ve kudret versin, bu güç ve kudreti sadece milletin hizmetinde kullanacak siyasi basireti de bizden eksik etmesin” şeklinde konuştu.
“EKİM AYINDA VATANDAŞLARIMIZIN AVRUPA’YA VİZESİZ, BAŞI DİK BİR ŞEKİLDE SEYAHAT ETMELERİNİ SAĞLAYACAĞIZ”
İlk defa Türkiye’de organize edilecek BM İnsani Zirvesi için BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon ile bir görüşme yaptıklarının altını çizen Davutoğlu, Almanya’da Merkel ile bir araya geldiklerini, Türkiye ve Almanya hükümetleri arasında ilk defa gerçekleştirilen hükümetler arası istişare toplantısının iki ülke ilişkilerinin geleceği bakımından tarihi bir adım olduğunu söyledi. Davutoğlu, “İnşallah önümüzdeki dönemlerde Meclisten geçireceğimiz yasalarla Schengen’e intibak için yapılacak çalışmaları tamamlamış ve en geç bu senenin Ekim ayında vatandaşlarımızın Avrupa’ya vizesiz, başı dik bir şekilde seyahat etmelerini sağlayacağız. Bu konuda gösterdiği destek için Sayın Merkel’e teşekkür ettim” açıklamasında bulundu.
“BİZ MÜLTECİLER MESELESİNİ BİR PARA MESELESİ OLARAK GÖRMÜYORUZ”
İngiltere, Davos ve Almanya temaslarında mülteci dramını bir kez dana dünya kamuoyuna sunduğunu belirten Davutoğlu, “Muhataplarımıza Türkiye’nin bu konudaki olağanüstü çabaları konusunda kapsamlı bilgi verdik. Bu bilgiler ışığında yaşanan dramın sadece Türkiye’nin değil, insanlığın meselesi olduğu gerçeğini bir kez daha ifade ettik. Bu görüşmelerin ardından 3 milyar avronun kullanımının serbest bırakılması da bu anlayışın, bu olumlu gelişmelerin bir sonucu olmuştur. Biz mülteciler meselesini bir para meselesi olarak görmüyoruz. Şu ana kadar 10 milyar dolar harcamayı kamptaki mülteci kardeşlerimiz için yaptık. Kimseden de para talep ediyor değiliz. İster versinler, ister vermesinler, insani vazifemizin gereğini yaparız. Ancak, bu 3 milyar avroluk destek uluslararası toplum ve başta AB’nin özellikle külfeti paylaşma konusundaki iradesini ortaya koymaktadır, Türkiye’ye değil, Türkiye’deki mültecilere yapılan bir yardımdır” dedi.
“BİZİM İÇİN PKK İLE PKK’NIN SURİYE’DEKİ KOLU OLAN YPG-PYD ARASINDA HİÇBİR AYRIM YOKTUR”
İstanbul’da ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ile görüştüğünü ifade eden ve görüşmelerin önemli bir kısmını Suriye ve Irak’ta yaşanmakta olan gelişmeler ve Kıbrıs müzakereleri bağlamında gelinen son aşamanın oluşturduğunu söyleyen Davutoğlu, “Başta PKK ve DEAŞ olmak üzere terörün her türlüsü ile mücadelede işbirliği ve dayanışmanın daha da güçlendirilmesi için ilave adımlar atma kararlılığı gösterdik. Yeni sınamalarla karşı karşıya olduğumuz bu dönemde Türkiye ve ABD arasındaki işbirliğinin her zamankinden daha büyük önem taşıdığını teyit ettik. Görüşmemiz vesilesiyle, ABD ile gerek PKK gerek DAEŞ terörüne karşı işbirliğimizi güçlü bir şekilde sürdüreceğimizi teyit ettik. Bizler; DEAŞ, PKK, El Kaide, El Nusra, DHKP-C gibi tüm terör örgütlerine karşı kararlılıkla mücadele etmeyi sürdüreceğiz. Bizim için iyi terörist kötü terörist ayrımı yoktur ve olmayacaktır. Kim insan canına kastediyorsa, kim şehirleri bombalayıp insanları sürgüne ve mülteci olmaya doğru zorluyorsa hepsine karşı ortak tavır alacağız. Herkes net bir tutumla terörün ve terör örgütlerinin tam karşısında yer almaktadır. Sayın Biden’a ve dünya kamuoyuna açık bir şekilde ifade ettiğimiz gibi bizim için PKK ile PKK’nın Suriye’deki kolu olan YPG-PYD arasında hiçbir ayrım yoktur. DEAŞ ne kadar tehditse PKK o kadar tehdittir, YPG de PKK’nın bir kolu olarak hem Türkiye’ye hem de Suriye halkına karşı suçlar işleyen bir örgüttür. Terör örgütünün kaynağı, gerekçesi ne olursa olsun hepsinin karşısında Türkiye dimdik durmaya kararlıdır” diye konuştu.
“KÜRTLERE DE ZULMEDEN YPG’NİN VE PYD’NİN MASAYA OTURMASINA KESİNLİKLE KARŞIYIZ”
Suriye’de Kürtlerin, Arapların, Türkmenlerin, Sünnilerin, Hristiyanların hep beraber olduğu bir masa olması gerekliliğini işaret eden Davutoğlu, PYD ve YPG’nin bu masada olmasına Türkiye’nin kesinlikle karşı olduğunu ifade ederek, “Türkiye olarak Suriye’de yaşanan yangına, trajediye kayıtsız kalma lüksümüz yoktur. Suriye’deki durumu içinden çıkılmaz hale getirme çabası gösteren ülkelere karşı Türkiye Suriye’de yaşanan dramın bir an önce son bulması yönünde elinden gelen çabayı göstermeye devam edecektir. Suriye için oluşturulacak masanın sağlıklı bir şekilde oluşturulmasını önemsiyoruz. Bunu tüm muhataplarımıza ifade ettik. Bizim bu pozisyonumuza rağmen, bizim Suriye’de Kürtlere yönelik ön yargılı bir tutumumuz olduğu belli çevreler tarafından maksatlı bir şekilde dile getiriliyor. Biz Suriye’de Kürtlerin, Arapların, Türkmenlerin, Sünnilerin, Hristiyanların hep beraber olduğu bir masa olması gerektiğini düşünüyoruz. Kürtlerin masada olması bir zarurettir, Kürtlerin olmadığı bir masa eksik olacaktır. Ancak biz Kürtlerin değil, bu Kürtlere de zulmeden YPG’nin ve PYD’nin masaya oturmasına kesinlikle karşıyız” açıklamasında bulundu.