Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
“Elini taşın altına koyan iş dünyamızın temsilcileriyle omuz omuza ülkemizi hedeflerine ulaştırana kadar durmayacağız”
Proje Bazlı Teşvik Sistemi Tanıtımı ve 2017 Yılında Hazırlıkları Tamamlanan Yatırımlara Teşvik Belgesi Dağıtım Töreni’nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Elini taşın altına koyan iş dünyamızın temsilcileriyle omuz omuza ülkemizi hedeflerine ulaştırana kadar durmayacağız. Atalarımız, ‘at binenin, kılıç kuşananın’ der. Biz bu anlayışla ülkemizi yönetirken, aynı yaklaşımla yatırım yapan üreten iş dünyamızı da takdirle karşılıyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Proje Bazlı Teşvik Sistemi Tanıtımı ve 2017 Yılında Hazırlıkları Tamamlanan Yatırımlara Teşvik Belgesi Dağıtım Töreni’ne katıldı. Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezinde gerçekleştirilen toplantıda bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplam yatırım bedeli 135 milyar lira olan 19 projenin sahibi firmalara vereceği belgelerin hayırlı olması temennisinde bulundu.
Bu yatırımlar sayesinde, 34 bin 111 doğrudan, 134 bin de dolaylı istihdamın ortaya çıkacağına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, firma sahiplerine ve yöneticilerine, Türkiye’nin gelişmesine, büyümesine, hedeflerine doğru ilerlemesine sağladıkları katkılar dolayısıyla teşekkür etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yatırımlar aracılığıyla ihracata 6 milyar 318 milyon dolarlık katkı sağlanırken, ithalatın da 12 milyar 312 milyon dolar azalacağını belirtti ve geçen yıl 47 milyar dolara ulaşan cari açıkta 19 milyar dolarlık bir iyileşme yaşanacağını kaydetti.
“TÜRKİYE BÜYÜDÜKÇE İŞ ADAMIYLA, ÇALIŞANIYLA, DEVLETİYLE HEP BİRLİKTE KAZANIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 15 yılda millî geliri 236 milyar dolardan 860 milyar dolara çıkartarak, ülkeyi 3,5 kattan fazla büyütmeyi başardıklarını söyledi. 2003-2017 arasında ortalama büyüme oranının yüzde 5,8 düzeyinde gerçekleştiğini, geçtiğimiz yıl yüzde 7.4’lük büyüme oranıyla ortalamanın üzerine çıkıldığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye büyüdükçe iş adamıyla, çalışanıyla, devletiyle hep birlikte kazanıyoruz. Büyüyeceğiz, hep birlikte kazanacağız. Mesela çalışanlarımızın millî gelirden aldıkları pay 2002 yılında yüzde 25 iken, bu oran geçtiğimiz yıl yüzde 30.5 düzeyine çıktı. Aynı şekilde 2005 yılında 19 milyon 600 bin düzeyinde olan çalışan sayımız, geçtiğimiz yıl 28 milyon 200 bine yükseldi. Neredeyse 10 milyona yakın bir istihdam artışı yaşandı. Kadınlarımızın ve gençlerimizin iş gücüne katılım oranları istihdamdan daha hızlı arttığı için işsizlik hala yüzde 10’un biraz üzerinde görünüyorsa da, inşallah bunu da en kısa sürede tek haneli rakamlara indireceğiz” dedi.
“İHRACATIN YILLIK 36 MİLYAR DOLARDAN, 160 MİLYAR DOLARA ÇIKMIŞ OLMASI TARİHÎ BİR BAŞARI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, Türkiye’nin sadece büyümediğini, aynı zamanda bu büyümeyle ortaya çıkan gelirin adil bir şekilde dağılmasını da sağladıklarını ifade ederek, ihracatın yıllık 36 milyar dolardan Mart ayı itibariyle 160 milyar dolara çıkmış olmasının da tarihî bir başarıya işaret ettiğinin altını çizdi.
Turizmde darbe girişimi ve terör olayları sebebiyle meydana gelen gerilemenin büyük ölçüde telafi edildiğini de aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, önümüzdeki sezon hem turist sayısı, hem gelir bakımından yeni rekorlara imza atılacağı müjdesini verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının devamında, kamu borçlarının millî gelire oranının 2000 yılında yüzde 60 düzeyinde olduğunu, bu oranın geçtiğimiz yıl yüzde 8,5’un altına düştüğünü belirterek, şunları kaydetti: “Daha önce vergi gelirlerinin neredeyse tamamına yakını borç faizlerinin ödemesine giden bir Türkiye vardı, yüzde 85’leri buluyordu. Öyle ki 2002 yılında 119 milyar lira bütçe gelirine sahip Türkiye, 87 lirası faiz, 52 milyar lirası anapara olmak üzere 139 milyar lira borç ödemesi yapıyordu. 2017 yılında ise 630 milyar lira bütçe geliri elde eden Türkiye, 86 milyar lirası faiz ve 57 milyar lirası anapara olmak üzere toplam 143 milyar lira borç ödemesi gerçekleştirdi. Bir başka ifadeyle, bütçe gelirlerimiz beş kattan fazla artarken, borç ödememiz aşağı yukarı aynı kalmıştır. İşte ortaya çıkan bu kaynakla da ülkemizi her alanda büyüttük, kalkındırdık, şu andaki seviyeye getirdik.”
“CARİ AÇIĞI TEKNOLOJİ VE SERMAYE KONUSUNDA YENİ YAKLAŞIMLARLA ÇÖZERİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının devamında, “Yeni yatırımlara ihtiyacı olan Türkiye’nin, bu süreçte aşması gereken hem teknik hem de psikolojik bir engel var. O da cari açık sorunudur. Yurt içinde ve yurt dışında ekonomimizle ilgili değerlendirme yapan herkesin önümüze koyduğu bu sorunu çözmenin yolu da teknoloji ve sermaye konusunda yeni yaklaşımlar geliştirmekten geçiyor” açıklamasında bulundu.
Temeli atılan Akkuyu Nükleer Enerji Santrali’nin Türkiye’nin enerji ihtiyacının yüzde 10’unu karşılamasının yanı sıra kalifikasyonu ve kariyeri yüksek gençler kazandıracağını da söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sistem oturunca 3500’lük istihdam kapasitesinin, inşaat safhası hızlandığında 10 bine ulaşacağını ifade etti. Yerli ve yenilenebilir enerji kaynakları ile enerji tasarrufu konusunda da önemli çalışmalar yürüttüklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Enerji atılımımızı yüksek teknolojiye dayalı ürünlerin ülkemizde geliştirilmesi ve üretilmesi projeleriyle tamamlayarak, cari açık sorununu kökten çözme irademizi ortaya koyduğumuza inanıyorum” dedi.
Yüksek teknolojiye dayalı yatırımın çok ciddi sermaye, çok büyük kapasite, etkili araştırma geliştirme ve bunun yanında inovasyon, bunlarla birlikte ihracat anlamına geldiğini, bunlar için de geçmişte örneği görülmeyen, daha önce hiç düşünülmemiş, uygulanmamış ve sağlanmamış teşviklere ihtiyaç olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gelecekte cari açık, yüksek faiz, borç prangasından kurtulmak için bugünden bu tedbirleri almak mecburiyetinde olduğumuzu biliyoruz” ifadelerini kullandı.
“YATIRIMCIYI YÜKSEK FAİZDEN KURTARMAK GEREK”
Yatırımcıyı yüksek faizden kurtarmak gerektiğini, istihdamın ve üretimin ancak yatırımla mümkün olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Proje Bazlı Yatırım Teşvik Sistemi’nin bu ihtiyacın neticesi olarak ortaya çıktığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin gerçek gündeminin, asıl tartışılması, konuşulması, tekliflerle, eleştirilerle yön verilmesi gereken konuların bunlar olduğuna dikkat çekti. “Her kim ülkemizin bu asli meselelerini bir kenara bırakıp siyaseti ve milletimizi dedikoduyla, iftirayla, hakaretle meşgul ediyorsa, bilin ki onun heybesi boştur, tamtakırdır” değerlendirmesinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Meclis kürsüsünü panayır yerine çevirenlerin Türkiye’ye söyleyecek bir sözü yoktur” diye ekledi. Söyleyecek sözü olmayanın yüreğinin iyi ve güzel olan her şeye kin bağlamasının kaçınılmaz hâle geldiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim için işte burada olduğu gibi ülkemize yatırım getirecek, istihdamı ve ihracatı arttıracak tek bir yatırımı konuşmak, diğerleriyle bir ömür polemik yapmaktan çok daha evladır, çok daha makbuldür, çok daha heyecan ve tatmin vericidir” şeklinde konuştu.
“DEVLETİN TÜM İMKÂNLARINI İŞ DÜNYAMIZIN İSTİFADESİNE SUNUYORUZ”
Konuşmasında; “Ülkeme yatırım yapacak olan tüm yatırımcıların başımız-gözümüz üstünde yeri var, her şey onlara açık. Yeter ki bize güvensinler, yeter ki bize inansınlar” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Elini taşın altına koyan iş dünyamızın temsilcileriyle omuz omuza ülkemizi hedeflerine ulaştırana kadar durmayacağız, kimseye eyvallah etmeyeceğiz. Atalarımız malum ‘at binenin, kılıç kuşananındır’ demiş. Biz bu anlayışla ülkemizi yönetirken, aynı yaklaşımla yatırım yapan, üreten iş dünyamızı da takdirle karşılıyoruz. Sadece takdirlerimizi ifade etmekle kalmıyor, işte bugün vereceğimiz teşvik belgelerinde vücut bulduğu şekilde devletin tüm imkânlarını iş dünyamızın istifadesine sunuyoruz. Yatırımın olmadığı, üretimin olmadığı, istihdamın olmadığı bir yerde devlet zaten alacak vergi de bulamaz. İş adamlarımızın önünü açarken verdiğimiz teşviklere devletin kaybı olarak değil ülkenin ve milletin kazancı olarak bakıyoruz. Tabii ömründe hiç iş kurmamış, beş koyun gütmemiş, aldığı koyunları da kaybetmiş, çalışmamış, çalıştırmamış, üretmemiş böyle birilerine bunları anlatmak beyhude bir çabadır. Biz ne yaptığımızı çok iyi biliyoruz.”