Cumhurbaşkanı Erdoğan 'Yargı Reformu Strateji Belgesi'ni açıkladı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Yargı Reformu Strateji Belgesi'ni de insan odaklı hizmet, hak ve özgürlüklerin daha etkin korunması, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının geliştirilmesi, hukuki güvenliğin güçlendirilmesi, adalete erişimin kolaylaştırılması, makul sürede yargılanma hakkının gözetilmesi ve yargıya güvenin artırılması ilkeleri çerçevesinde hazırladık” dedi.
Yargı Reformu Stratejisi Belgesi'ni kamuoyu ile paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, belgenin detaylarını açıkladı. 2002 yılında Türkiye'yi eğitim, sağlık, adalet, emniyet üzerinde yükselteceklerinin sözünü verdiklerini hatırlatan Erdoğan, “Geçtiğimiz 17 yılda en büyük yatırımları bu alanlarda yaptığımızı, en büyük reformları bu alanlarda gerçekleştirdiğimizi görüyoruz” diye konuştu.
Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin sonraki reform hazırlıklarının da başlangıcı olarak görülebileceğini söyleyen Erdoğan, Türkiye'nin AB üyeliği sürecindeki en büyük kazanımlarından birinin reform çalışmalarını özellikle sistematik şekilde hazırlama tartışma ve hayata geçirme kabiliyetini geliştirmiş olması olduğunu belirtti. Erdoğan, “Birliğe tam üyeliğinin haksız bir şekilde engellendiğinde reformlar konusundaki kararlılığımızı ‘Kopenhag Kriterleri'nin adını Ankara Kriterleri yapar yolumuza devam ederiz' diye ifade etmiştim. Çünkü biz bu reformları AB istediği, dayattığı, takip ettiği için değil, milletimizin ihtiyacı olduğu için sahip çıkıyor ve hayata geçiriyoruz.
Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin hazırlığında da AB kriterleri elbette gözetilmiş olmakla beraber asıl milletimizin demokrasi, insan hakları ve adalet talepleri göz önüne alınmıştır. Tarih bize gösteriyor ki, adaletin güçlü, güçlülerin de adaletli olduğu toplumlar hızla büyür, kalkınır, zenginleşir. Buna karşılık adalet temeli çürük olan hiçbir toplumun ve devletin uzun süre ayakta kalma şansı yoktur.
Bunun için adaleti, insan haklarını, özgürlükleri geliştirmek için atılan her adım bizim için önemlidir, kıymetlidir” şeklinde konuştu.
Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin eskiden beri devam eden reformların güncellenmesi ile ortaya çıktığını belirten Erdoğan, belgenin güven veren ve erişilebilir bir adalet vizyonu ile hazırlandığını söyledi. Erdoğan, “Özellikle mevzuattan kaynaklanan sıkıntıları ve uygulamadaki aksaklıkları süratle çözmekte kararlıyız. Bunun için her alanda ayrı ayrı çalışmalar yürütüyoruz.
Yargı Reformu Belgesi içerdiği birçok amaç ve hedefle hem vatandaşlarımızın sisteme duydukları güveni artıracak hem de daha öngörülebilir bir yatırım ortamının oluşmasına yardımcı olacaktır. Bu reform belgesi ile her ne kadar bize verilen sözler tutulmuyorsa da AB tam üyelik sürecine bağlılığımızı da ifade etmiş oluyoruz. Her şeye rağmen 2005 yılından bu yana süren müzakere sürecinin bir an önce tamamlanmasının en az bizim kadar Avrupa için de önem taşıdığına inanıyoruz.
Bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz reformlar ve uyum çalışmaları daha özgürlükçü ve katılımcı demokrasiye ulaşma konusundaki irademizin eseridir. Yargı Reformu Strateji Belgesi'ni de insan odaklı hizmet, hak ve özgürlüklerin daha etkin korunması, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının geliştirilmesi, hukuki güvenliğin güçlendirilmesi, adalete erişimin kolaylaştırılması, makul sürede yargılanma hakkının gözetilmesi ve yargıya güvenin artırılması ilkeleri çerçevesinde hazırladık” ifadelerini kullandı.
“Adil yargılanma hakkının daha etkin şekilde korunmasını hedefliyoruz”
Yargı Reformu Stratejisi'nde iki temel perspektif, 9 amaç, 63 hedef ve 256 faaliyet bulunduğunu söyleyen Erdoğan, belgenin tam metninin hem kitap olarak hem de internet mecrasında ilgilenenlerin erişimine açıldığını söyledi. Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin iki temel anlayış üzerine oturduğunu belirten Erdoğan, bunlardan birincisinin hak ve özgürlükler olduğunu, bu perspektifin özünde demokrasinin güçlendirilmesi, hak ve özgürlüklerin daha da geliştirilmesi hedefi olduğunu söyledi.
Erdoğan, “Her alanda özgürlüklerin genişletilmesi için yaptığımız mevzuat değişiklikleri ve yapısal reformlar tem tek sayamayacağımız kadar çoktur. İfade özgürlüğünü demokrasinin en önemli şartı olarak görüyoruz. Bilhassa son 6 yıllık süreçte ifade ve medya özgürlüğünün geliştirilmesine yönelik önemli adımlar attık. Anayasa başta olmak üzere mevzuatımızda köklü değişiklikler yaptık. Bu belge ile ifade özgürlüğünün güçlendirilmesi ve daha ileriye taşınması konusunda yeni yaklaşımlar ortaya koyuyoruz. Türkiye işkence ve kötü muameleye sıfır tolerans anlayışını benimsemiş bir ülkedir. Geçmişte hep tartışılan sistematik işkence ya da kötü muamele iddiaları artık geride kalmıştır.
Bu alandaki kazanımlarımızı korumakta kararlıyız. Tutuklama tedbirinin ölçülü kullanılmasına yönelik yeni adımlar atıyoruz. İnternet üzerinden ifade özgürlüğü konusu günümüzün önemli tartışma alanlarından biri haline gelmiştir. Bu konuda da yeni yaklaşımlar geliştirdik. Toplantı ve gösteri yürüyüşleri hakkının güvence altına alınması, adil yargılanma hakkının temini gibi birçok konuda önemli yenilikler getiriyoruz. Belgenin özellikle yükseldiği ikinci temel perspektif adalet sisteminin işleyişidir. Önümüzdeki dönemde adil yargılanma hakkının daha etkin şekilde korunmasını hedefliyoruz. Vatandaşlarımızın adalet hizmetlerine erişiminin kolaylaştırılması önceliklerimiz arasında olacaktır.
Bu kapsamda adliyelerde vatandaşların işlerinin kolaylaştırılmasına yönelik bir takım hedefler ve faaliyetler belirledik. Mevzuatın sadeleştirilmesi, adli yardım sisteminin ve savunma hakkının güçlendirilmesi hususlarında atacağımız adımlar bulunuyor. Yargıda sadeleştirilmiş süreçlerin oluşturulması, uyuşmazlıkların mümkün olduğunca ve öncelikle alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri ile çözülmesi, önleyici ve koruyucu hukuk uygulamalarının sisteme kazandırılması önceliklerimiz arasındadır” dedi.
“Tutukluluk tedbirine ancak zorunlu hallerde başvurulmasını sağlayacak değişiklikler yapacağız”
Yargı Reformu Stratejisi'nde yer alan 9 amaçtan ilkinin hak ve özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesi olduğunu belirten Erdoğan, “Hak ve özgürlüklere ilişkin standartları yükseltmek üzere mevzuatımızı gözden geçirmeye devam ediyoruz. AB, Avrupa Konseyi, Venedik Komisyonu ve AİHM'in bu konuda çeşitli değerlendirmeleri var, bunları da gözetmek suretiyle hak ve özgürlüklere ilişkin standartların yükseltilmesine yönelik mevzuat paketleri hazırlıyoruz.
İfade özgürlüğüne ilişkin mevzuatta yapacağımız düzenlemelerle bu konudaki davalarda kanun yolu güvencesinin artırılmasını sağlayacağız. Daha önce ifade özgürlüğünün en önemli kriterlerinden olan ‘eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz' düzenlemesini zaten mevzuatımıza dercetmiştik. Şimdi de ifade özgürlüğüne ilişkin kararların istinaf aşamasından sonra bir de Yargıtay tarafından incelenmesini sağlayacağız. Tutuklamayı istisnai tedbir, tutuksuz yargılamayı asıl yöntem olarak görüyoruz. Bu anlayışla tutukluluk tedbirine ancak zorunlu hallerde başvurulmasını sağlayacak değişiklikler yapacağız. Mevzuatımızda tutukluluğun azami süresi belirlenmiş olmakla birlikte bu süre tüm safahatı kapsamaktadır. Bu kapsamda tutukluluk sürelerinin soruşturma ve kovuşturma aşamaları için ayrı ayrı düzenlenmesini planlıyoruz. İnternet erişim engelleme usullerini gözden geçiriyoruz.
Bu çerçevede bir internet sitesinin tamamına değil, sadece engellenmesine karar verilen kısmına erişimin sınırlanmasına imkan verecek bir düzenleme yapılacaktır. Böylece uluslararası standartlara uygun bir mevzuat altyapısına da kavuşmuş olacağız. İnsan Hakları Eylem Planı'nın ilkini 2014 yılında hazırlamıştık. İçerisinde ayrıntılı düzenlemelerin yer alacağı yeni İnsan Hakları Eylem planı hazırlıkları kısa süre içinde tamamlanacaktır” diye konuştu.
Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin ikinci amaç başlığının yargı bağımsızlığı, tarafsızlığı ve şeffaflığının geliştirilmesi olduğunu belirten Erdoğan, “Hakim ve savcılar için coğrafi teminat getiriyoruz. Mevcut tayin sistemi mesleki verimliliği olumsuz etkiliyor. Coğrafi teminat hakim ve savcıların isteği olmaksızın çalıştığı yerden başka bir yere tayin edilememesi anlamına geliyor. Bu düzenleme ile hakim ve savcıların mesleki teminatlarının daha da güçlendirilmesini hedefliyoruz.
Hakim ve savcılığa girişteki mülakat heyetini genişletiyoruz. Hali hazırda mülakat kurulu Adalet Bakanının görevlendireceği bakan yardımcısı başkanlığında teftiş kurulu başkanı, ceza işleri, hukuk işleri ve personel genel müdürlerinden oluşuyordu. Mülakat kurulunda Hakimler ve Savcılar Kurulu ile yüksek mahkemelerden de temsilciler bulundurulmasını planlıyoruz. Belirli görevler için mesleki liyakati ve tecrübeyi artırma gayesiyle mesleki kıdem şartlarını yeniden belirliyoruz. Özellikle Yargıtay ve Danıştay üyelikleri, istinaf mahkemesi başkanlığı ve üyelikleri, cumhuriyet başsavcılığı, adalet komisyonu başkanlığı, mahkeme başkanlığı atamalarında bu çok önemlidir.
Hakimler ve savcılar hakkındaki disiplin prosedürlerini yeniden yapılandırıyor, Kurulun disiplin kararlarına karşı yargı yolunu genişletiyoruz. Böylece Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun uyarma, aylıktan kesme, kınama, kademe ilerlemesini durdurma, derece yükselmesini durdurma, yer değiştirme, meslekten çıkarma cezaları ile ilgili tartışmaları ortadan kaldırıyoruz. Ayrıca disiplin işlemlerinin etkinliğinin artırılması için disiplin cezalarını da yeniden belirliyor, disiplin prosedüründeki güvenceleri artırıyoruz. 2010 yılında gerçekleştirilen anayasa değişikliği ile meslekten ihraç kararlarına karşı yargı yolu zaten açılmıştı. Bu düzenleme ile diğer disiplin kararlarına karşı da itiraz ve yeniden değerlendirme yollarına başvurmak mümkün hale gelecektir” şeklinde konuştu.
Yargı Paketi Reformu'nda çocuklara ve ailelere yönelik düzenlemeler dikkat çekerken, avukatlık mesleği ve noterlik mesleğinde de yeni düzenlemeler geliyor.
Çocuklar hakkındaki davaların istinaf ve temyiz incelemelerinin öncelikli olarak yapılacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şiddet içermeyen suçlardan hükümlü olan hamile ve yaşlıların ceza infazı evde olacak. Yargı harçlarında basitlik sağlayacak düzenleme yapılacak. Yargı harçlarının hesaplanması mahkemelerin iş yükünü arttırmaktadır. Verimliğin arttırılması için basitlik sağlayacak düzenleme yapılacaktır. Halihazırda noterlik belgesi Adalet Bakanlığına başvuran hukukçulara veriliyor.
Noterliğin asli bir meslek haline gelmesi sağlanacaktır. Yeni noterlikler Türkiye Noterler Birliğinin görüşü alınarak Adalet Bakanlığı tarafından açılıyor. Her asliye hukuk mahkemesinin yargı çevresinde bir noterlik kurulması zorunlu hale geliyor. Bu kurumun daha işlevsel hale gelmesi temin edilecektir. Noterlik kariyer mesleği haline dönüşecektir, sayıları da arttırılacaktır. Ülkemizde noterlik sayısının artması vatandaşlarımızın işini kolaylaştırmıştır. Bazı çekişmesiz yargı işlerinin noterlik kurumları tarafından da halledilmesi için düzenleme yapılacaktır" dedi.
"Şiddet içermeyen uzlaşmalarda aile arabuluculuğu getirilmesi sağlanacaktır"
Cezada uzlaşmanın kapsamının genişletileceğini açıklayan Erdoğan, "Mahkeme temelli şiddet içermeyen uyuşmazlıklarda aile arabuluculuğu sistemi getirilecektir. Bu belge bakanlığımızın barolardan hukuk fakültelerine kadar geniş bir yelpaze ile görüşülerek oluşturulmuştur. Amacımız milletin adalet duygusunu güçlendirecek, hukuka güveni tahkim edecek bir yargı uygulamasını hayata geçirmektir. Dokuzuncu amaç başlığı alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin oluşturulmasıdır. Uzlaşma şikayete bağlı suçlar ve kanunda öngörülen bazı suçlar için yapılmıştır. Geçtiğimiz yıl 380 bin dosya gönderildi. Uzlaşma ile sonuçlananların sayısı 150 bin olmuştur. Şiddet içermeyen uzlaşmalarda aile arabuluculuğu getirilmesi sağlanacaktır. Açılan dava hakim tarafından arabuluculara havale edilecektir. Böylece dokuz amaç başlığı altında toplamda 63 hedef ve 256 faaliyeti kapsayan belgemizi özetlemiş olduk. Bu belge bakanlığımızın hukuk fakültelerinden barolara kadar geniş bir yelpazede yaptığı istişareler sonucu ortaya çıkmıştır" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, “Hukuk fakültelerinin eğitim süresi ve kontenjanları ile fakülteye girişte aranan başarı sıralaması ölçütünü yeniden belirliyoruz. Eğitim süresinin 5 yıla çıkartılması, kontenjanların azaltılması başarı sıralamasının 190 binden 100 bine yükseltilmesi gibi düzenlemeler planlıyoruz. Hukuk mesleklerine giriş sınavı önümüzdeki dönemin en önemli yeniliklerinden biri olacaktır. ÖSYM tarafından yapılacak bu sınavda belli puan alanlar avukatlık stajına başlayabilecek. Hakim, savcı ve noter olabilmek için ise bunun yanında ayrıca özel meslek sınavlarına girilmesi gerekecek. Bu sınavla devletle vakıf üniversitelerini kalite ekseninde bir rekabete ve otokontrole sevk etmeyi hedefliyoruz.
Ayrıca bu yöntemin yargıdaki hizmetlerin nitelikli verilmesine ve mesleki yetkinliklerin artırılmasına da katkı sağlayacağına inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
Reform belgesinde yer alan bir başka yeniliğin ise hakim ve savcı yardımcılığı müessesesinin getiriliyor olması olduğunu kaydeden Erdoğan, “Hakim ve savcılar eğitimin ardından doğrudan kürsüye çıkmayacak. Önce yardımcı olarak göreve başlayacaklar bu sürenin sonunda ikinci bir sınavla hakimlik ve savcılık mesleğine geçecekler. Mesleğe kabuller sadece yardımcı kadroları arasından yapılacak. Bu uygulamanın gayesi, bir yandan mesleğe hazırlık döneminin daha etkin geçirilmesini temin etmek, diğer yandan da hakim ve savcılara çalışmalarında daha fazla destek sağlayabilmektir. Strateji belgesinde yer alan Türkiye Adalet Akademisini belgeyle ilgili hazırlık süreçlerinin tamamlanmasını beklemeden bu ayın başı itibariyle yeniden kurduk” açıklamasında bulundu.
"Yargıda performans ölçüm ve takip merkezi kuruyoruz"
Yargı reformu stratejisinin dördüncü amaç başlığının performans ve verimliliğin artırılması olduğunu söyleyen Erdoğan, “Bunun için hakimler ve savcılar kurulu bünyesinde yargıda performans ölçüm ve takip merkezi kuruyoruz. Uzun süren soruşturma ve davalar bu merkezde oluşturulacak bir sistem vasıtasıyla takip edilecek, gerekiyorsa yargı bağımsızlığı ilkesine halel getirmeden davaların uzamasına sebebiyet veren sorunların çözümü sağlanacak. Yargıda hedef süre uygulamasını daha da geliştiriyoruz. Bu uygulamaya özellikle uzun süren soruşturma ve davaları takip etmek için 2019 yılı başı itibariyle zaten başlamıştık. Bunun dışında makul sürede yargılanma hakkının sağlanması gayesiyle mahkemeler ve savcılıklar için farklı performans kriterleri oluşturmayı planlıyoruz.
Hakimleri ceza ve hukuk hakimi olarak ihtisaslaştırıyoruz. Halihazırda 6 bin 52 faal mahkemenin 3 bin 67'si hukuk, 2 bin 985'i ise ceza mahkemeleridir. Reform düzenlemesiyle birlikte mesleğin başında hakimleri ceza ve hukuk hakimi olarak ayıracak ve alanlarında uzmanlaşmalarını sağlayacağız” dedi.
Çevre, imar ve enerji gibi alanlarda davaların daha hızlı ve etkin yürütülmesini sağlamak için özel mahkemelerin kurulacağını ifade eden Erdoğan, bu tür davaların uzamasının hem vatandaşları hem de devleti çok büyük zarara uğramasına yol açtığını kaydetti. Erdoğan, istinaf mahkemelerini güçlendirdiklerine dikkat çekerek, “Halen ülkemizde Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Erzurum, Gaziantep, Samsun, İzmir, İstanbul, Sakarya ve Konya illerimizde olmak üzere 11 istinaf mahkemesi bulunuyor.
Önümüzdeki dönemde Diyarbakır, Kayseri, Trabzon ve Van illerinde 4 bölge adliye mahkemesi daha faaliyete geçirilecektir. Adalet teşkilatımızın bilişim sisteminin yurt dışı temsilciliklerimizle entegrasyonunu sağlıyoruz. Böylece yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın hukuk davalarında bilişim sistemi üzerinden beyanlarının alınabilmesini ve dilekçe sunabilmelerini temin edeceğiz. Adliye bulunmayan ilçelerde ve büyük havalimanlarında uzaktan görüntülü olarak ifade alınabilmesine imkan sağlayan SEGBİS sistemi kuruyoruz. Mahkeme nöbet sistemini geliştirerek ceza mahkemelerinin 24 saat esasıyla hizmet vermesini planlıyoruz” açıklamasını yaptı.
“Mahkeme yazı işleri müdürlüklerini güçlendirerek yazı işleri müdürlüğünü kariyer meslek olarak yeniden yapılandırıyoruz” diyen Erdoğan, “Yazı işleri müdürlüğünü görevde yükselme usulüyle gelinen değil hukuk eğitimi almış olanların en başta sınavla girebilecekleri bir kariyer mesleği haline dönüştürüyoruz. Bu uygulama yargılamaların daha etkili ve eksiksiz yürütülmesine katkıda bulunacaktır. Vasilik kararları başta olmak üzere yabancı mahkemelerce verilen kararların tanıma ve tensizinin basitleştirilmesini sağlıyoruz. Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız özellikle yabancı ülke makamları tarafından verilen vasilik kararlarının tanınması ile ilgili önemli sorunlar yaşayabiliyor. Bu reform belgesiyle yurt dışındaki vatandaşlarımızın bu sıkıntılarını da çözüyoruz” ifadelerini kullandı.
"Avukatlık hizmetlerinin vergilendirilmesi konusunda iyileştirici düzenlemeler yapıyoruz"
Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin beşinci amaç başlığının; savunma hakkının etkin kullanımının sağlanması olduğunu belirten Erdoğan, şunları söyledi:
“Bu strateji belgesiyle savunma hakkı ilk defa ayrı bir amaç başlığı altında düzenlemiştir. Ülkemizde 2002 yılı itibariyle 46 bin 552 olan avukat sayısı bugün itibariyle 135 bine yaklaşmıştır. Bunun için avukatlık stajına başlamak için hukuk mesleklerine giriş sınavında başarılı olmak şartı getireceğimizi daha önce ifade etmiştik. Ayrıca savunmanın yargılamalara etkin katılımını sağlayacak düzenlemeler yapıyoruz.
Bu çerçevede avukatların bilgi ve belge temin etmelerine ilişkin yasal yetkilerini de genişletiyoruz. Koruyucu hukuk anlayışı kapsamında vatandaşlarımızın mağduriyetlerine önlemek için bazı iş ve işlemlerin avukat aracılığıyla yapılmasını sağlıyoruz. Kira ve eser başta olmak üzere belirli değerin üzerindeki bazı sözleşmelerin bağış ve ölüme bağlı işlem gibi tek taraflı tasarrufların avukat yardımıyla hazırlanması zorunlu olacaktır. Avukatlık hizmetlerinin vergilendirilmesi konusunda da iyileştirici düzenlemeler yapıyoruz. Çocuk mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklarda olduğu gibi aile hukuku ve tüketici uyuşmazlıklarında da vekalet ücretinin KDV oranını indirmeyi planlıyoruz. Kamuda görev yapan avukatların farklı statülerde çalışmaları, denetimleri, mali ve özlük hakları ile ilgili konuların yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Maaş ve özlük haklarının yetersiz olması sebebiyle kamuda nitelikli avukat çalıştırabilmek güç oluyor. Statülerini ve özlük haklarını yeniden düzenleyerek kamuda görev yapan avukatlar ile ilgili sorunları da çözüyoruz.”
Avukatlara yeşil pasaport hakkı
Avukatlara yeşil pasaport hakkının verileceği müjdesini de veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türk avukatlık camiası uluslararası alanda da mesleki faaliyet gösterecek şekilde hızlı bir gelişim içindedir. Avukatlarımızın uluslararası davalarla ilgili mesleki kapasiteleri hızla gelişiyor. Bunun bir gereği olarak avukatlara da belli kriterler dahilinde bunu barolar birliği başkanımızla da arkadaşlarımız görüşüyorlar, biz de kabinede bunları görüştük, avukatlara da yeşil pasaport hakkı vererek uluslararası faaliyetlerini kolaylaştırmayı planlıyoruz” diye konuştu.
Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin altıncı amaç başlığının adalete erişimin kolaylaştırılması ve adalet hizmetlerinden memnuniyetin artırılması olduğunu kaydeden Erdoğan, şu bilgileri verdi:
“Usul kanunlarında dava açma ve kanun yoluna başvuruda bir hafta, iki hafta, bazen 7 gün, 30 gün, 60 gün gibi farklı süreler bulunuyor. Sürelerin farklı olması sadece karışıklıklara neden olmakla kalmıyor, mağduriyetlere de yol açıyor.
Bu sorunu sürelerin yeknesak hale getirilmesi suretiyle çözüyoruz. 2018 yılı istatistiki verilerine göre cumhuriyet savcılıklarında yüzde 13,5, ceza mahkemelerinde yüzde 7 ve hukuk mahkemelerinde ise yüzde 4,2 oranında görevsizlik ve yetkisizlik kararı verilmiştir. Ayrıca görevsizlik ve yetkisizlik sebebiyle bozma kararı verilme oranı da yüksektir. Bu durum yargılama sürecini uzatıyor. Yeni bir sistem kurarak bu tür olumsuzlukların önüne geçmeyi planlıyoruz. Tanıklık uygulaması, maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına ve adaletin tecellisine doğrudan etki eden bir yöntemdir.
Yargı süreçlerinde tanığa özgü uygulamaların geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Bunun için tanıklığı zorlaştıran uygulama ve yaklaşımların ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalar yapılacaktır. Mesela bazı ülkelerde tanıklar için özel bekleme odaları oluşturularak davaların tarafları ile yüz yüze gelmeleri ve psikolojik olarak yıpranmaları engelleniyor. Benzen uygulamaların yapılmasına olanak sağlayacak önemli değişiklikler bizde de yapılacaktır. Mevzuatta yer alan tanıklık ücretinin yeniden belirlenmesi gerekiyor. Reform çalışmaları kapsamında tanıklara yaklaşımla ilgili standartların yükseltilmesi için gereken adımlar atılacaktır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, strateji belgesinin yedinci başlığının ceza adaleti sisteminin etkinliğinin artırılması olduğunu söyledi. Bu kapsamda cumhuriyet savcılarının takdir yetkilerinin genişletileceğini sözlerine ekleyen Erdoğan, “Mevzuatımıza göre yeterli şüphenin varlığı halinde kamu davası açılması zorunludur. Buradaki yeterli şüphe kavramı uygulamada basit şüphe olarak tatbik edilmekte ve bu durum açılan dava sayısını artırmaktadır. Şüpheli hakkında mahkumiyet kararı verilmesi ihtimali çok düşük olan soruşturmalarda dahi cumhuriyet savcılarınca dava açılmaktadır.
2018 yılında şüphelilerin yüzde 52,6'sı hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Açılan davalardaki mahkumiyet oranı ise yüzde 48,1'dir. Sistemi mahkumiyet ihtimali az olan davaların açılmaması yönünde geliştirmemiz gerekiyor. Bunun yolu da cumhuriyet savcılarına takdir hakkını genişletmekten geçiyor. Dünya genelinde adalet sistemleri uyuşmazlıkların öncelikle soruşturma aşamasında çözülmesi ve önemli konularda dava açılması yönünde reformlara yönelmektedir. Ülkemizde de ön ödeme ve kamu davasının açılmasının ertelenmesi uygulamalarının genişletilmesine ihtiyaç bulunuyor. Savcılık aşamasında ne kadar çok sorun çözebilirsek mahkemelerdeki yargılamaları o derece sağlıklı hale getirebiliriz. Halen ön ödeme müessesesi sadece adli para cezasını gerektiren veya üst sınırı 6 ayı aşmayan suçlar için uygulanıyor. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi ancak şikayete bağlı ve üst sınırı bir yıl veya daha az hapis cezasını gerektiren suçlarda devreye giriyor.
Uzlaşma ise şikayete bağlı suçlar ve kanunda öngörülen diğer bazı suçlar için düzenlenmiştir. Her üç konuda da bu sınırlı uygulamayı genişletmeyi hedefliyoruz. Bazı fiillere yönelik soruşturmaların fail ile savcı arasında anlaşmayla sonlandırılabileceğini özellikle sağlayacağımıza inanıyorum. Bu hususun uygulama örnekleri yurt dışında zaten var. Önceden belirlenecek belli suçlarda suçunu ikrar eden şüphelinin hemen mahkemeye sevk edilmesi ve kanunda yer alan indirimden faydalanarak cezalandırılması sistemi rahatlatılacaktır. Bu uygulama cezada pazarlık yönteminin aslında bir modelidir. Türkiye'de bu yöntemi kanunda yüksek ceza öngörülmeyen suçlar için getirmeyi planlıyoruz. Ayrıca bu süreçte mağdurun rızası ve mahkemenin onayı da mutlaka aranacaktır” dedi.