Cumhurbaşkanı Erdoğan: Suriye'deki saldırılara tahammülümüz kalmadı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Suriye'den ülkemize yönelik terör saldırılarının kaynağı mahiyetindeki kimi yerler konusunda artık tahammülümüz kalmamıştır. Buralardan kaynaklanan tehditleri ya oralarda etkin olan güçlerle birlikte ya da kendi imkanlarımızla bertaraf etmekte kararlıyız. Polislerimize yönelik son saldırı ve topraklarımızı hedef alan tacizler artık bardağı taşırmıştır. En kısa sürede bu sorunların çözümü için gereken adımları atacağız" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde toplanan Cumhurbaşkanlığı Kabinesi sonrası açıklamalarda bulundu. Kabine'de sağlıktan eğitime, güvenlikten turizme ve sosyal yardımlara kadar Türkiye'yi ve Türk milletini yakından ilgilendiren pek çok hususla ilgili değerlendirmelerini yaptıklarını söyledi.
'ARTIK TAHAMMÜLÜMÜZ KALMADI'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fırat Kalkanı Harekatı bölgesinde PKK/YPG terör örgütü mensupları tarafından gerçekleştirilen saldırıda şehit olan polis memurları ile Afyonkarahisar'daki trafik kazasında hayatlarını kaybeden öğrencilere Allah'tan rahmet dileyerek, "Suriye'den ülkemize yönelik terör saldırılarının kaynağı mahiyetindeki kimi yerler konusunda artık tahammülümüz kalmamıştır. Buralardan kaynaklanan tehditleri ya oralarda etkin olan güçlerle birlikte ya da kendi imkanlarımızla bertaraf etmekte kararlıyız. Polislerimize yönelik son saldırı ve topraklarımızı hedef alan tacizler artık bardağı taşırmıştır. En kısa sürede bu sorunların çözümü için gereken adımları atacağız" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, bugün vefat eden AK Parti İstanbul Milletvekili İsmet Uçma'ya da Allah'tan rahmet yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı dileyerek, "Yarın kendisini mezun olduğu Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nin camisinden öğle namazına müteakip, daru bekaya uğurlayacağız" dedi.
'750 ENGELLİ ÖĞRETMEN ATAMASI YAPACAĞIZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 3 Aralık Dünya Engelliler gününde 750 engelli öğretmenin atamasını yapacaklarını belirtti.
Salgın tehdidinin tümüyle ortadan kalkmadığını belirten Erdoğan, "Salgın tedbirlerine riayet etmeyi bir müddet daha sürdürmemiz gerekiyor, özellikle aşılamada hedeflediğiniz seviyelere bir an önce ulaşmak istiyoruz. Bunun için vatandaşlarımızı aşılarını bir an önce olmaya davet ediyoruz" ifadelerini kullandı.
'FİYAT ARTIŞLARINDAN DOLAYI HER TÜRLÜ TEDBİRİ ALIYORUZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada enerji başta olmak üzere ve gıda fiyatlarında artışın yaşandığı bir dönemde pahalılık yanında ciddi bir mal ve ürün kıtlığı ile karşı karşıya olunduğunu söyleyerek, "Türkiye ise aldığı tedbirler ve güçlü alt yapısı sayesinde bu sıkıntılara ya tamamen uzaktır ya da çok sınırlı bir şekilde maruz kalmaktadır. Fiyatlaması küresel düzeyde yapılan ürünlerdeki fahiş artışlarını, içeriye sınırlı bir düzeyde yansıtarak vatandaşlarımızın yanında olduğumuzu gösteriyoruz. Buna rağmen fiyat artışlarından dolayı sıkıntıya düşen çalışanlarımızı ve üreticilerimizi korumak için de her türlü tedbiri alıyoruz. Kamu işçi ve memur sözleşmelerinde yaptığımız yüksek artışlar bu anlayışın bir yansımasıdır. Artık daha çok üreten, daha çok ihraç eden, daha çok kazanan özel sektörümüzün de kendi çalışanlarını aynı şekilde koruyacak, kollayacak bir anlayışı ortaya koyacağına inanıyorum. Aynı şekilde yaşanan istisnai durumu yüksek kar hırsı ile yaptıkları fahiş fiyat artışlarının bahanesi haline getirerek, milletimizin mağduriyetine yol açan fırsatçıları da yakından takip ediyoruz. Her zaman olduğu gibi bugün de bizim önceliğimiz milletimizin huzurudur, güvenliğidir, refahıdır, geleceğidir. Ekonomik büyümeden ihracata, istihdamdan cari fazlaya kadar aldığımız her yeni güzel haber geleceğimize daha umutla bakmamızı sağlıyor. İşte bu sabah açıklanan ağustos ayı cari işlemler hesabında 528 milyon dolar fazla verdiğimiz görünüyor. Yine bugün açıklanan ağustos ayı işsizlik rakamlarının işgücüne katılım oranı sürekli arttığı halde istihdamdaki ciddi yükseliş sayesinde yatay bir seyir izlediği müşhade ediliyor. Birileri Türkiye'ye siyasi konularda yapamadıkları diz çöktürme işini ekonomide gerçekleştirmek için var güçleriyle saldırıyor olsa da biz kendi potansiyelimizin ve gücümüzün farkındayız. İnşallah ülkemizi yatırım, üretim, ihracat, istihdam temelleri üzerinde, cari dengemizi fazla yönünde sürekli geliştirerek büyütmeyi sürdüreceğiz. Tüm stratejilerimizi ve imkanlarınızı bu doğrultuda sefer ettik, hamdolsun adım adım neticesini almaya da başladık. Bundan sonra Türkiye, ekonomik olarak her geçen gün çok daha güçlenecektir" diye konuştu.
'ONURLU VE İLKELİ TAVRIN BİR BEDELİ VAR'
Erdoğan, Türkiye olarak Balkanlar'dan Kafkaslar'a, Afrika'dan Güney Asya'ya kadar geniş bir coğrafyada hep mazlumun, mağdurun, hakkın ve hakikatin yanında yer aldıklarını belirterek, "Hiç şüphesiz bu onurlu ve ilkeli tavrın bir bedeli var. Milletimizle birlikte gerektiğinde bu bedeli ödemekten de kaçmadık, kaçmayız. Ama aynı zamanda bugün Türkiye'nin bölgesel ve küresel bir güç olarak yükselen yıldızının gerisindeki en önemli unsurlardan biri de bu haysiyetli duruşunun sonucu olan etki halkasıdır. Dünyanın neresine gidersek gidelim, insanların bize sevgi ve umutla bakan gözlerinde bu güzel iklimin tezahürleri ile karşılaşıyoruz. Türkiye'deki 3,6 milyon Suriyeli ve toplamda 5 milyonu bulan yabancı uyruklu sığınmacı varlığını yük olarak görenler meseleye bir de bu açıdan bakmalıdır. Ülkemize karşı yükselen kin, nefret, düşmanlık dalgaların çoğu defa biz farkında bile olmadan kırılmasında, dua ve şükran ifadeleriyle zenginleşen bu tablonun çok önemli rolü olduğuna inanıyorum. Bin yıldır vatanımız olarak bu coğrafyadaki varlığımız devam ettikçe kimi çevrelerin bize olan husumetlerinin bitmeyeceği açıktır. Ama her kökenden, her renkten, her inançtan, her meşrepten yüz milyonlarca insanın desteği ve duası arkamızda olduğu, milletimizin yüreğindeki istiklal ve istikbal aşkı bitmediği müddetçe, Allah'ın izniyle kimse bu vatanı elimizden alamaz. Elbette sadece bu gönül bağına güvenerek sırtüstü yatmıyoruz. Her alanda ülkemizi kalkındıracak, geliştirecek, güçlendirecek politikalarla, yatırımlarla, eserlerle, hizmetlerle, hedeflerimize doğru kararlı bir şekilde yürüyoruz" dedi.
İklim değişikliğinin herkesi ilgilendirdiğini vurgulayan Erdoğan, "Türkiye olarak adil yük paylaşımı konusundaki itirazlarımızı saklı tutarak, Paris İklim Anlaşması'nı Meclisimizin onayı ile birlikte yürürlüğe koyduk. Önümüzdeki haftalarda İtalya'da yapılacak G-20 toplantısında ve İskoçya'da yapılacak Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi'nde ülkemizin bu konudaki yaklaşımlarını tüm taraflarla paylaşacağız. Önümüzdeki dönem için Yeşil Kalkınma Devrimi'ni tüm çalışmalarımızın merkezine yerleştirerek, insanların önündeki bu önemli krizin çözümünde öncü ve etkin bir rol üstlenmekte kararlıyız. Hükümet olarak biz bu hususta üzerimize düşenleri yaptık, yapıyoruz, yapacağız" ifadelerini kullandı.
'SAMİMİ VE YAPICI ŞEKİLDE HERKESİN DESTEK OLMASINI BEKLİYORUZ'
Cumhurbaşkanı Erdoağan, Yeşil Kalkınma Devrimi'ni samimiyetle milletin takdirine sunduklarını söyleyerek, "Siyasi partilerden, özel sektöre ve sivil toplum kuruluşlarına kadar her kesimden sürecin ülkemize külfetlerini asgari düzeyde tutacak, fırsatlarını azami düzeyde eğlendirecek bir yaklaşımla yürüteceğimiz bu tarihi projeye destek vermelerini bekliyoruz. Bu meselenin bırakınız siyaseti, bırakınız Türkiye'yi tüm insanlığın ortak meselesi olduğu anlayışıyla herkesin samimi ve yapıcı bir şekilde bu sürecin içinde yer almasını temenni ediyoruz' diye konuştu.
'ÇEVRE BAKANLIĞI'NIN ADINI DEĞİŞTİRİYORUZ'
Erdoğan, iklim değişikliği ve göç konusunda hayata geçirmeyi kararlaştırdıkları yapısal düzenlemeler hakkında ise şu ifadeleri kullandı:
"Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın ismini; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak değiştiriyor, bünyesinde bir de İklim Değişikliği ve Uyum Koordinasyon Kurulu oluşturuyoruz. Bu bakanlığımıza bağlı olarak altında ilgili tüm birimlerin yer alacağı bir İklim Değişikliği Başkanlığı kuruyoruz. Konu ile yakın ilişkisi sebebiyle halen Tarım ve Orman Bakanlığımıza bağlı olan Meteoroloji Genel Müdürlüğü ile Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğünü de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'na bağlıyoruz. Bu kurumlarımız Tarım ve Orman Bakanlığı ile ilgili sorumluluklarını da yerine getirmeyi sürdürecektir. Bir diğer kurumsal reformu da göç konusunda yapıyoruz. İçişleri Bakanlığımıza Bağlı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü'nün statüsünü yükselterek, Göç İdaresi Başkanlığı haline dönüştürüyoruz. Böylece ülkemizin göç konusunda çok daha kapsamlı, etkin ve hızlı hareket edebilmesini sağlayacak kurumsal kapasiteyi oluşturmayı hedefliyoruz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye içinde yaşanan sıkıntının dışarıdan planlanan ve beslenen bir boyutu olduğunu belirterek, "Bu tablo karşısında milletimizin desteği ile verdiğimiz tarihi mücadele sayesinde, ülkemizi asırlık tuzaklar asırlık cenderelerden kurtardık. Öncelikle güvenlik stratejilerimizi değiştirdik. Terör örgütleri ile sınırlarımız içinde yüzleşmek yerine tehditleri kaynağında tespit ve imha edecek yeni bir stratejiye geçtik. Bunun için milli birlik ve beraberliğimizi tahkim ederek hem askeri ve polis gücümüzü hem diplomatik gücümüzü kullandık. Terör ve teröristle beraber terörizimle de mücadele ettik. Yaptığımız yatırımlar ve getirdiğimiz hizmetlerle ülkemizin 81 vilayeti ile birlikte terör hadiselerinin yaşandığı şehirlerimizi de hızla kalkındırdık" dedi.
'153 TERÖRİST İKNA YOLUYLA TESLİM OLDU'
Erdoğan, terör örgütünün yurt içindeki insan ve finans kaynaklarını bitirme noktasına geldiklerini söyleyerek, "Artık çocukları dağa giden anne babaların yürek sızısı yerine çocuklarına kavuşan Diyarbakır Anneleri'nin sevinçlerini paylaşıyoruz. Biz samimiyetle çalıştıkça attığımız adımların karşılığını da görmeye başladık. Sadece bu yıl ikna yoluyla 153 terör örgütü mensubunun teslim olmasını sağladık. Son 5 yılda bu şekilde yeniden kazandığımız gençlerimizin sayısı bini geride bıraktı" ifadesini kullandı.
'BU TABLOYU AYNI ESNEKLİKTE SÜRDÜREMEYİZ'
Son dönemde göç yönetiminde yeni strateji ve uygulamaları devreye aldıklarını söyleyen Erdoğan, "Türkiye her dönemde olduğu gibi geçtiğimiz 10 yıldır da son derece olumlu ve ahlaklı bir şekilde hayata geçirdiği insani güvenlik anlayışıyla sınırlarına gelen tüm mazlum ve mağdurlara kucak açmıştır. Geçmişte Balkanlar'dan ve Kafkaslar'dan daha yakın tarihte Irak'tan son olarak Suriye'den gelen büyük göç dalgalarını hep bu anlayışla göğüsledik. Ancak dünyada ve bölgemizde yaşanan gelişmeler artık bu tabloyu aynı esneklikte devam ettirebilmemize imkan sağlamamaktadır. Nitekim son 5 yılda 2 milyon 350 bin kişiyi ülkemize giriş yapmadan sınırda engelledik. Sınırlarımız içinde yakaladığımız düzensiz göçmen sayısı da 1 milyon 300 bini geçti. Bunların bir kısmı kendiliğinden geri dönerken 286 binini de biz sınır dışı ettik. Tabii bu göçmenlerin neredeyse tamamına yakınının hedefinin Türkiye'de kalmak değil, Avrupa'ya hatta belki oradan da başka yerlere geçmek olduğunun altını çizmemiz gerekir. Türkiye yürüttüğü bu etkili ve kapsamlı sınır güvenliği ve göç politikasıyla Avrupa'nın özellikle üstesinden gelemeyeceği bir göçmen akımına uğramasının önüne geçmiştir. Ama artık bizim bu yükü tek başına üstlenmemiz mümkün değildir. Meselenin her ne kadar verilen sözler tam manası ile yerine getirilmemiş olsa da sadece maddi külfet paylaşımıyla çözülemeyecek bir boyuta ulaştığını herkes görmeli ve kabul etmelidir. Avrupa başta olmak üzere göçmenlerin hedefi durumundaki ülkelerden daha fazla, daha gerçekçi, daha samimi sorumluluk üstlenmelerini bekliyoruz. Biz sınırlarımız içindeki mevcut göçmen meselesini bir kısmının güvenli ve gönüllü olarak geri dönmelerini sağlamak, bir kısmını sosyal ve ekonomik programlarla ülkemize entegre etmek suretiyle çözeriz. Bu çerçevede uyum stratejilerimizi belirledik ve gereken adımları atmaya başladık. Gerisi sığınmacıların hedefi olan ülkelerin sorunudur" diye konuştu.