Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Ülkemizde bir kesim yapılan yollara, köprülere, havalimanlarına, hastanelere, barajlara, fabrikalara, yüksek teknoloji atılımlarına, savunma sanayi projelerine ne tepki veriyorsa Ayasofya'ya da o tepkiyi göstermiştir. Aynı kişiler, aynı zihniyet. Dikkat edin saflar aynı, söylemler aynı, mecralar aynı, en önemlisi gayeler aynı. Amaç; özgüven sahibi, büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasının önüne geçmektir. Geçemeyeceksiniz, engelleyemeyeceksiniz, ok yaydan çıkmıştır ve maksuda ulaşacaktır" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yapılan Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı yaklaşık 2 buçuk saat sürdü. Toplantıdan sonra açıklamalarda bulunan Erdoğan, yaklaşan Kurban Bayramı için tüm kurumların hazırlıklarını tamamladıklarını söyleyerek, "Ülkemizde kesilecek büyük ve küçükbaş kurbanlıkların tamamı yerli üretimdir. Gerek kurbanlıkların kontrolü gerek kesim yerleri gerek kesim sonrası temizlik hususunda gereken tedbirler ağırlıklı olarak yerel yönetimler vasıtasıyla alınmıştır. Kurban kesim yerlerinde yoğunluk oluşmaması için bayramın 2'nci ve 3'üncü günlerinin de değerlendirilmesini tavsiye ediyoruz. Bayram için yolculuğa çıkacak tüm vatandaşlarımıza dikkatli olmalarını, kurallara riayet etmelerini özellikle hatırlatmak istiyorum. Koronavirüs salgınını devam ettiği şu günlerde gerek kurban keserken gerek bayramlaşırken 'Tamam' diye ifade ettiğimiz temizlik, maske, mesafe kurallarından asla taviz vermeyelim. Sıkıntılı ve zahmetli olduğunu bildiğimiz bu kuralları kendimizin ve sevdiklerimizin sağlığı için harfiyen uygulayalım" ifadelerini kullandı.
'TÜRKİYE'Yİ GEÇMİŞİN ZAYIF VE ÜRKEK DEVLETİ SANANLAR'
Salgın dönemi için 'Çoğu gitti azı kaldı' yorumunu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu dönemde millete yönelik karşılıksız sosyal destek ödemelerinin çeşitli kalemlerde 26,5 milyar liraya ulaştığını belirtti. Erdoğan, Mersin'in Mut ilçesinde askerleri taşıyan otobüsün yaptığı kazada şehit olan askerlere Allah'tan rahmet, yaralılara şifa diledi. Geçen salı günü Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin iki yıllık değerlendirmesini kamuoyumuzla paylaştığını hatırlatan Erdoğan, "Ortaya çıkan tablo Türkiye'nin bölgemizde ve dünyada yaşanan olağanüstü gelişmelere, önüne çıkartılan nice engellere rağmen tarihi bir atılım dönemi içinde olduğunu gösteriyor. Hamdolsun. Allah'ın yardımı ve milletimizin desteğiyle tüm zorlukların üstesinden geliyor ve hedeflerimize doğru adım adım ilerliyoruz. En büyük gücümüz birliğimiz, beraberliğimiz kardeşliğimizdir. Vesayet durumlarıyla, terör örgütlerinin saldırılarıyla, darbe girişimleriyle, siyasi ve ekonomik tuzaklarla yıkılamayan bir ülke oluşumuzu işte bu hasletlerimize sıkı sıkıya bağlı olmamıza borçluyuz. Bu gerçeği görenler tüm güçleriyle milletimizin birliğine, ülkemizin bütünlüğüne, devletimizin egemenlik haklarına saldırmaktadır. Türkiye'yi hala geçmişin zayıf ve ürkek devleti sananlar bu saldırılarla netice almayı ülkemizin üzerinde yeniden tahakküm kurmayı hayal ediyorlar. Halbuki artık her alanda altyapısını geliştirmiş, egemenlik haklarını kullanma iradesine sahip bir Türkiye var. Kendi gerçeklerinin ve gücünün idrakinde bir Türkiye var. Bir kez daha altını çizerek ifade ediyorum. Bizim kimsenin hakkında hukukunda toprağında huzurunda zenginliğinde gözümüz yok. Tek arzumuz ve tüm gayretimiz kendi hakkımızı hukukumuzu çıkarlarımızı korumaktır. Bu anlayışla, dayatmayla karşımıza çıkanlara cevabımızı uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru gücümüzle vermekten asla çekinmiyoruz, çekinmeyeceğiz" diye konuştu.
'MÜZEYE DÖNÜŞTÜRME TARTIŞMALARININ ANLAMI KALMADI'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, müzakere ve adil anlaşmalar yoluyla çözülebilecek meselelerde 'oldu bitti' ile Türkiye'yi dışlamaya kalkanların her seferinde aynı cevapla karşılaşacaklarını hem geçmişte uğranılan haksızlıkların telafisi hem bugünkü hakların müdafaası hem gelecekteki hedeflere ulaşmak için ne gerekiyorsa onu yapmakta kararlı olduklarını vurguladı. Dünyada devletler ve toplumlar arasındaki mücadele yöntemlerinin değiştiğinin farkında olduklarını hem sahada hem masada yeni dönemin gereklerine göre mücadelemizi verdiklerini kaydeden Erdoğan, "Ayasofya'nın Fatih'in vakfiyesine uygun şekilde yeniden ibadete açılması ülkemizin egemenlik haklarını kullanma konusundaki kararlığının son örneklerinden biridir. Sadece Ayasofya'nın serencamı dahi milletimizin bu topraklardaki 1000 yıllık varlığını hangi zorluklarla sürdürebildiğinin ispatıdır. Fethin en önemli hatırası olan Ayasofya'nın hangi şartlar altında 500 yıllık camilik vasfından çıkartılarak müzeye dönüştürüldüğünü tartışmanın bir anlamı olmadığına, kalmadığına inanıyorum. Önemli olan bu ulu mabedin yeniden asli işlevine, bağlayıcı bir hukuki belge olan vakfiyesinde belirtilen misyonuna dönmüş olmasıdır. Fatih'in 1453 yılında camiye çevirdiği İstanbul'un gözbebeği Ayasofya, artık medeniyetimizin zirve sembollerinden biri olarak milletimize ve tüm İslam dünyasına tüm Müslümanlara bir ibadethane olarak hizmet vermeyi sürdürecektir. Buradan Müslümanlar dışında Hristiyan alemi de aynı şekilde gelip ziyaretlerini yapabilecektir" diye konuştu.
'İSTANBUL ARTIK BİZE TEBESSÜMLE BAKIYOR'
Ayasofya'yı ecdadın emanetine uygun olarak üç neslin hayalinde yaşattığı şekliyle bir Cuma günü aslına rücu ettirdiklerini belirten Erdoğan, "Hizmetine ömrümüzü adadığımız Şehr-i İstanbul'un artık bize tebessümle baktığını tüm kalbimizle hissediyoruz. Bize bugünleri gösterdiği için Rabb'imize hamd-ü senalar ediyoruz. Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselam Efendimizin müjdesine layık olabilmek umuduyla bu kutlu beldenin fethi için mücadele eden Eyüp Sultan Hazretleri başta olmak üzere tüm ilim ve hikmet erlerini rahmetle yad ediyoruz. İstanbul'un Fatih'in ve Ayasofya'yı vakfederek medeniyetimize kazandıran Fatih Sultan Mehmet Han'ı minnet ve şükranla yad ediyoruz. Yarım bin yıl boyunca bu ulu mabedin kubbelerini Kur-an, ezan, sala, dua sesleriyle çınlatan ecdadımızı hürmetle yad ediyoruz. Ayasofya'nın vakfiyesine aykırı şekilde müzeye dönüştürüldüğü günden beri bu ulu mabedin yeniden ibadete açılması için mücadele veren büyüklerimizin her birini saygıyla yad ediyoruz. Bu uğurda verilen mücadelelerin hem bizatihi şahidi olan hem bizatihi içinde yer alan bir kardeşiniz sıfatıyla yaşadığımız tarihi günlerin anlamını ve önemini her zerremizle hissediyoruz" dedi.
'EZANIMIZA, BAYRAĞIMIZA KİMSENİN EL UZATMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 567 yıl önce cami sıfatıyla şereflenen bu mabedin sıradan bir müze yerine yapılış amacına uygun şekilde ibadethane olarak kullanılmasının her inançtan insanı mutlu ettiğine inandığını dile getirdi. Bundan bir asır önce vatan toprakları işgal edildiğinde yüzbinlerce İstanbullunun, Sultanahmet ve Ayasofya'nın önünde toplanarak ahitlerini tüm dünyaya haykırdıklarını söyleyen Erdoğan, "Fatihlerin, Yavuzların, Kanunilerin ülkesi istiklalsiz kalamaz birbirimize ellerimizi uzatalım, tek bir hedefe, yalnızca Türk istiklali ve hürriyeti gayesine doğru yürüyelim' diyerek şahlanan bu milletin önünde kimsenin duramayacağı birkaç yıl içinde ortaya çıkmıştı. Milletimiz varını yoğunu ortaya koyarak düşmanı topraklarımızdan attıktan sonra da yine bu mabedin kubbeleri şükür dualarıyla inlemiştir. Bugün biz de 83 milyon hep birlikte Ayasofya ve Sultanahmet başta olmak üzere tüm camilerimizin minareleri önünde yemin ediyoruz ki, milletimizin son ferdi de son nefesini vermeden bu mabetler ağlamayacak, mahzun kalmayacaktır. Bugün yeniden yemin ediyoruz ki ezanımıza, bayrağımıza, vatanımıza kimsenin el uzatmasına izin vermeyeceğiz" ifadelerini kullandı.
'TEK YÜREK TEK VÜCUT 7 DÜVELE KARŞI VATAN MÜDAFAASI YAPIYORUZ'
Türkiye'nin bugün yeni bir diriliş mücadelesi verdiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hiç kimsenin bu ülkenin ve bu milletin istiklaline ve istikbaline el uzatmayı aklından dahi geçirememesi için büyük ve güçlü Türkiye'yi inşa ediyoruz. Dahili ve harici bedhahların gizli veya açık tüm saldırılarına rağmen tek yürek tek bilek tek vücut olarak 7 düvele karşı vatan müdafaası yapıyoruz. Milletimiz bu hakikati gördüğü, bu büyük ve kutlu mücadeleyi sahiplendiği için önümüze çıkan her engeli Rabbimizin yardımıyla aşıyor, hedeflerimize doğru emin adımlarla yürüyoruz. İstiklal mücadelesini yürütürken ülkemizi her alanda geliştirmeyi, ileriye taşımayı da ihmal etmiyoruz. Eğitimden sağlığa ulaşımdan tarıma enerjiden sanayi ve ticarete sosyal desteklerden istihdama kadar her alanda cumhuriyet tarihinin tamamına denk hizmetlerle ülkemizi geliştiriyor, kalkındırıyoruz. Asırlık hayalleri birer birer hayata geçirirken, bu maddi altyapıyı manevi iklimle de kuşatıyoruz. Ecdadın izinden giderek İstanbul'da Ayasofya'yı, Sultanahmet'i, Fatih'i, Süleymaniye'yi yalnız bırakmamak için büyük Çamlıca, Ataşehir, Mimar Sinan'ı yanlarına yoldaş ettik. Şimdi de Levent'i, Taksim'i inşa ediyoruz. Aynı şekilde Ankara'da Millet Camii'nden Melike Hatun Camii'ne ülkemizin 81 vilayetinin tamamında inşa edilen benzer eserlere kadar yaptığımız her mabed ile vatan topraklarına manevi izlerimizi bırakıyoruz" dedi.
'BU ADIMLA BİR MİLLETİN YENİDEN DOĞUŞUNA ŞAHİTLİK EDİYORUZ'
Vatan topraklarına vurdukları mühürler olarak gördükleri camilerle adeta ruh inşa ettiklerini belirten Erdoğan, gençlere şöyle seslendi:
"Bu vatanı ne düşman saldırıları ne siyasi ve ekonomik krizler ne de kokuşmuş zihniyetlerini topluma dayatanlar çökertebilir. Milletimizin inancını besleyen kaynaklar diri kaldığı müddetçe bunların hepsinin de üstesinden Allah'ın izniyle geliriz. İnancımızı besleyen kaynaklarımızın fiziki sembolleri camilerimiz günde 5 vakit okunan ezanları ve kılınan namazlarıyla ayaktaysa, yüce kitabımız Kur'an orada yaşıyor olur. Camilerimiz 7'den 70'e milletimizin her ferdiyle ne kadar dolup taşıyorsa dinimiz İslam orada dimdik ayakta demektir. Camilerimiz dini ve sosyal etkileriyle hayatımızda ne kadar çok yer tutuyorsa geleceğimize o kadar güvenle bakabiliriz demektir. Camilerimiz bu ülkenin siluetinde ne kadar öne çıkıyorsa hedeflerimize o kadar yaklaşıyoruz demektir. Buna karşılık camilerimiz ne kadar boşalırsa gönül toprağımız o kadar çoraklaşıyor demektir. Onun için gençlerimize sesleniyorum. Gençler camilerimizi ihmal etmeyin, gençler camilerimizde ne kadar secdeye kapanırsanız, biliniz ki camilerimizle birlikte siz de o kadar güçlü olacaksınız. Camilerimiz ne kadar bakımsız kalırsa ruh dünyamızdan o kadar uzaklaşıyoruz demektir. Camilerimiz ne kadar sessizliğe bürünürse, akıbetimiz o kadar karanlığa gömülüyor demektir. İşte bunun için Ayasofya'nın yeniden ibadete açılışı, secdelerle yeniden buluşması camilerden bir caminin hizmete girmesi demek değildir. Bu adımla bir milletin adeta yeniden doğuşuna şahitlik ediyoruz. Bu adımla bir milletin istiklali ve istikbali için yeniden ahitleşmesine inşallah ülkemizin ve milletimizin şahitlik ediyoruz. Bu adımla asırlardır özgüveni örselenen bir ümmetin geleceğine yeniden umutla bakışına şahitlik ediyoruz. Bu adımla dünyadaki tüm mazlumların ve mağdurların gönüllerinde yeniden bir ümit ışığının yanışına şahitlik ediyoruz."
'OK YAYDAN ÇIKMIŞTIR, MAKSUDA ULAŞACAKTIR'
Erdoğan, 86 yıldır verdikleri mücadeleyle bu büyük güne vesile olan herkese teşekkür ederken, Ayasofya Camii'nde 500 kişilik bir güvenlik ekibinin sürekli görev yapacağını açıkladı. Ayasofya ile birlikte bazı selatin camilerinin de güvence altına alınması gerektiğini ifade eden Erdoğan, "Ayasofya'nın yeniden ibadete açılması sürecinde şahit olduğumuz tartışmaların, Türkiye'nin diğer alanlarda attığı adımlarla ilgili tartışmalardan hiçbir farkı yoktur. Ülkemizde bir kesim yapılan yollara, köprülere, havalimanlarına, hastanelere, barajlara, fabrikalara, yüksek teknoloji atılımlarına, savunma sanayi projelerine ne tepki veriyorsa Ayasofya'ya da o tepkiyi göstermiştir. Aynı kişiler, aynı zihniyet. Dikkat edin saflar aynı, söylemler aynı, mecralar aynı, en önemlisi gayeler aynı. Amaç; özgüven sahibi, büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasının önüne geçmektir. Geçemeyeceksiniz, engelleyemeyeceksiniz ve ok yaydan çıkmıştır ve maksuda ulaşacaktır" diye konuştu.
Bu tavrın demokrasiyle, çok seslilikle ve farklılıkları savunmakla hiçbir ilgisinin olmadığının altını çizen Erdoğan, "Dikili ağacınız bile yok. Boğazın altından tünel geçirirsiniz buna karşı gelirler, Avrasya Tünelini yaparsınız buna karşı gelirler, üçüncü köprüyü yaparsınız buna karşı gelirler, ne yaparsanız yapın hepsine karşı gelirler. Bir şey de siz yapın. Biz sizin gibi değiliz, teşekkür etmesini biliriz. Bu tür tavırlar faşizmin, dogmatizmin, tahammülsüzlüğün, en kara, en vahşi, en kin ve nefret kokan biçiminin tezahürleridir. Bu tavrın siyasi muhalefetle uzaktan yakından ilgisi yoktur" dedi.
'TERÖR ÖRGÜTLERİNE GÖZ KIRPAN MUHALEFET OLAMAZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, demokrasilerde muhalefete çok büyük işler düştüğünü, demokrasinin muhalefetle güç kazandığını belirterek şunları söyledi:
"Yıllarca muhalefet saflarında mücadele etmiş bir siyasetçi olarak bu görevlerin ne olduğunu gayet iyi biliyoruz. Muhalefet demek, yapılan her işe, doğrusuna, yanlışına bakmadan karşı çıkmak demek değildir. Muhalefetin en az kadar iktidar kadar çalışkan olması, üretken olması, mücadeleci olması, kucaklayıcı olması lazımdır. Maalesef ülkemizde böyle bir anlayış da böyle bir gayret de görmüyoruz. Karşımızdaki tablo şudur, bir tarafta ülkesinin ve milletinin büyümesi, güçlenmesi, gelişmesi, refahı için gecesini gündüzüne katarak çalışanlar ve onları destekleyenler vardır. Kahir ekseriyeti oluşturan bu kesim ülkesinin ve milletinin istiklali, istikbali, güvenliği, huzuru, hedefleri için gerekirse canını ortaya koyma iradesini 15 Temmuz gecesi dost düşman herkese göstermiştir. Diğer tarafta ise ülkesi ve milletinin geleceği için en küçük bir eser üretmemiş, fiili veya fikri katkı ortaya koymamış, çaba göstermemiş olanlar var. Bunlar için, milletimizin Ayasofya'nın asli işlevine kavuşturulması talebinin olduğu gibi, ülkemizin sınırlarının terör örgütleri tarafından kuşatılmasının da siyasi ve ekonomik tuzaklara maruz kalmamızın bir anlamı yoktur. Bunlar için ülkemizin Doğu Akdeniz'deki, Ege'deki haklarını koruma mücadelesi de aynı hükümdedir. Terör örgütlerine göz kırpan, darbecilere arka çıkan, ülkesini her fırsatta yabancılara şikayet eden, kendilerine millete hizmet için emanet edilen imkanları heba eden bu zihniyetin yaptığı işin adı muhalefet olamaz."
'NEREYE GELİYORSUN, PROJEN VAR MI?'
Muhalefete ülkeyi yönetmek için eğitimden sağlığa, adaletten güvenliğe, ulaştırmadan tarıma, enerjiden spora herhangi bir alanda somut teklifler içeren bir programının olup olmadığını soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kongre yaptılar, bu kongrede sadece söyledikleri 'biz geliyoruz.' Nereye geliyorsun, projen var mı, neyi yapacaksın? Eğitimde, sağlıkta, adalette, güvenlikte, dış politikada neyi yapacaksın, var mı? Yok. Bu soruyu samimi olarak değerlendirip de 'evet şu var' diyebilen kimseye biz rastlamadık. Böyle bir aktör de böyle bir ekip de yok. Muhalefet adına yaptıkları tek şey, bizi ve hükümetimizi çoğu defa da iftiraya varan yalanlarla kötülemektir, karalamaktır, tahkir etmektir. Tenkit ile iftira arasındaki sınırı ortadan kaldıran bu anlayışı şiddetle reddediyoruz" dedi.
12,4 MİLYON EMEKLİYE 1000'ER TL BAYRAM İKRAMİYESİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının son bölümünde Kabine toplantısında aldıkları bazı kararları açıkladı. Kurban Bayramı'nda 12,4 milyon emekliye 1000'er TL bayram ikramiyesini altıncı defa ödediklerine işaret eden Erdoğan şu açıklamalarda bulundu:
"Bugüne kadar ödediğimiz bayram ikramiyesi tutarı, bunu muhalefetin aklında iyi tutması lazım, 64,2 milyar TL'dir. Engelli ve yaşlı aylıkları ile evde bakım ücretlerini de bayramı beklemeden hesaplara yatırıyoruz. Yükseköğrenim öğrencilerimizin kredi ve burs ödemelerini de bayram öncesi tamamlayacağız. Bu kapsamda 1 milyon 55 bin öğrencimize 603 milyon TL'nin üzerinde ödeme yapacağız. Hububat ve bakliyat ile çay alım fiyatlarını açıklamıştık, bugün de ülkemizin önemli üretim kalemlerinden olan fındık alım fiyatlarını belirledik, şimdi de onu açıklıyorum. Geçtiğimiz yıl Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) 16,5-17 TL kilogram fiyatı üzerinden alıma çıkmıştı. Bu sayede düşme eğilimi gösteren fındık fiyatları sezon içinde 18-20 TL civarında seyretmiş, böylece üretici alın terinin karşılığını alabilmişti. Fındık ihraç fiyatının kilogramda 5,8 dolardan 6,72 dolara yükselmesi ile ülkemiz ilave 300 milyon dolar gelir elde etti. Toplam fındık ihracatımız da 2,2 milyar dolar olarak gerçekleşti."
FINDIK ALIM FİYATLARINI AÇIKLADI
Erdoğan, bu rakamları bilmeyenlerin, bilseler de ne anlama geldiğini kavrayamayanların, tamamı yalan veya yanlış olan bilgilerle milletin kafasını karıştırmak için sürekli uğraştıklarını ifade etti. İster cehaletten ister art niyetten kaynaklansın, bu tür hezeyanları bir kenara bıraktıklarını kaydeden Erdoğan, fındık fiyatları ile ilgili şöyle konuştu:
"Yüzde 50 sağlam iç esasına göre Giresun kalite kabuklu fındık için TMO'nun kilogram alış fiyatı 22,5 TL'dir. Levant kalite kabuklu fındık için ise bu fiyat kilogramda 22 TL'dir. Ayrıca yüksek randımanlı fındık tesliminde ortalama kilogram başına 1 TL, alan bazlı mazot bazlı desteği olarak da kilogram başına 2 TL destekleme ödemesi yapıyoruz. Böylece fındık üreticisinin kilogramdaki kazancını 25 ila 25,5 TL düzeyine yükseltmiş oluyoruz. Muhalefet, rakamları iyi tespit et, iftiraya yönelme."