Başbakan Yıldırım’dan Açıklamalar
Başbakan Yıldırım, 3. Anadolu Medya Ödülleri Töreni’nin ardından gazetecilerin sorularını cevapladı.
Başbakan Binali Yıldırım, Anadolu Medya Ödülleri Töreni’nin ardından gazetecilerin sorularını cevapladı.
TBMM'deki AK Parti Grubu'nda, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu'nun yaptığı sunuma ilişkin bir soru üzerine Yıldırım, sunumda en son taşeronlarla ilgili çıkarılan düzenlemenin detaylarının anlatıldığını belirtti.
Ayrıca milletvekillerinin sorularının da cevaplandırıldığını dile getiren Yıldırım, düzenlemenin kapsamı, uygulamanın nasıl olacağının bütün detaylarıyla anlatıldığını söyledi.
Kamu İktisadi Devlet Teşebbüslerinde (KİT) taşeron olarak çalışanların kadroya alımlarına ilişkin tartışmaların sorulması üzerine Yıldırım, şöyle konuştu:
"KİT'ler, aynı şirketler gibi, müdebbir tüccar, basiretli tüccar esasına göre üretim yapan kuruluşlar. Dolayısıyla buradaki çalışanların devlet merkezi birimlerdeki memur veya kamu işçisi gibi düşünülmemesi lazım. Bu yüzden bunlara yönelik çözümü, şöyle düşünüyoruz. Bu KİT'lerin mülkiyeti Hazine'ye ait. Hazine, bunlara kadro verecek, ihtiyaçları oranında, bu kadrolara da uzun süredir bu KİT'lerde hizmet eden, taşeron diye tabir ettiğimiz vasıflı elemanlar istihdam edilecek. Öncelikli olarak bu kadrolardan onlar yararlanmış olacak. Oradaki sorun da çözülmüş olacak. Bu, etap etap gerçekleşecek."
Bu sürece ilişkin takvimin sorulması üzerine Yıldırım, "Hemen başlayacak. Şartları sağlayan herkes bundan yararlanmış olacak." ifadesini kullandı.
Perşembe günü TBMM'de AK Parti ve MHP üyelerinin ittifak konusunda bir araya geleceğinin hatırlatılması üzerine Yıldırım, "Görüşsünler, bir bakalım. Uzun uzadıya olacak bir iş yok ortada. Çok belli bir şey. Milli mutabakat. Yani partilerin A, B, C, D isim vermeyelim, kendi kurumsal kimliklerini, amblemlerini muhafaza ederek birlikte seçime gitmeleri. İşin esası bu. Yapılacak düzenleme bu imkanı sağlayacak şekilde olacak." değerlendirmesinde bulundu.
Başbakan Yıldırım, Kanal İstanbul'a ilişkin soruya şu cevabı verdi:
"Montrö, boğazları ilgilendiriyor. Tamamen boğazlardaki geçiş, gemi trafiği rejimini düzenleyen bir anlaşma. 1936'da yapılmış ve bütün boğazlardaki giriş, çıkışları, ticari gemileri, diğer gemileri kapsayan bir anlaşma. Kanal İstanbul ise yeniden yapay olarak oluşturucak bir su yolu. Dolayısıyla buranın hiçbir şekilde Montrö ile ilişkilendirilmesi mümkün değil. Türkiye'nin egemenlik hakları dahilinde buraya, başka yere kanal yapabilir, bu kanaldan da deniz trafiğini yönlendirebilir. Olay bu kadar açık ve nettir."