“Afrikalı Kardeşlerimizin Yol Göstericilere Değil, Yol Arkadaşlarına İhtiyacı Var”

“Afrikalı Kardeşlerimizin Yol Göstericilere Değil, Yol Arkadaşlarına İhtiyacı Var”

Yazdır Yazıları Büyült Yazıları Küçült
“Afrikalı Kardeşlerimizin Yol Göstericilere Değil, Yol Arkadaşlarına İhtiyacı Var”

 

Türkiye-Afrika Ekonomi ve İş Forumu’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, en temel insan hakkı konusunda sınıfta kalanların Türkiye’ye ders veremeyeceğini vurgulayarak, “Bir taraftan ekonomik çıkarlarınızla birçok Afrika ülkesinde fakirliği kronikleştireceksiniz, diğer yandan da fakirlik ve çatışmalardan kaçan mazlumların Akdeniz’de, Ege’de boğulmalarına ses çıkarmayacaksınız. Ondan sonra Aylan bebeği alacaksınız, dergilerinizin kapağına adeta bir sömürü aracı olarak kullanacaksınız” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye-Afrika Ekonomi ve İş Forumunun açılış oturumuna katıldı. Ekonomi Bakanlığı, Afrika Birliği Komisyonu, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından düzenlenen ve Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen forumda; Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Afrika ülkelerinden bakanlar, özel sektör kuruluş başkanları ve firma temsilcileri, Afrika Birliği ve Afrika Kalkınma Bankası yetkilileri ve Afrika bölgesel ekonomik topluluklarının genel sekreterleri hazır bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, forumun açılış oturumunda bir konuşma yaptı.


“SINIRLARIN ANLAMINI YİTİRDİĞİ; DÜNYAMIZIN BÜYÜK BİR KÖYE DÖNÜŞTÜĞÜ SÜREÇTEN GEÇİYORUZ”

Türkiye ile Afrika kıtası arasında ekonomik ve ticari iş birliğini daha da güçlendireceğine, farklı alanlarda yeni projelerin, yeni ortaklıkların kurulmasına vesile olacağına inandığını belirttiği forumun Türkiye ve Afrika ülkeleri için hayırlı olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, forumun; Türkiye ile Afrika kıtası ve Afrika Birliği ile yürütülen yakın iş birliğinin bir meyvesi olduğunu söyledi.

Sınır ve mesafelerin anlamını yitirip dünyanın büyük bir köye dönüştüğü bir süreçten geçildiğine ve bu sürecin bir girdap gibi tüm ülkeleri içine aldığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, küreselleşmenin kültürel, sosyal ve bireysel olarak hayatın her alanında olumlu ya da olumsuz bir şekilde hissedildiğini belirtti.

“KÜRESEL SİSTEMDE YER ALMANIN TEK YOLU, MEVCUT DÜZENİ KAYITSIZ-ŞARTSIZ KABUL ETMENİZDİR”

Küreselleşme olgusunun özellikle bazı batılı ülkeler ve yapılar tarafından yanlış anlaşıldığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Küreselleşme adına, tek bir reçetenin, tek bir gelişme-kalkınma modelinin, tek bir yönetim sisteminin diğer ülkelere dayatıldığını görüyoruz. Yerel farklılıkları, bölgesel dinamikleri, toplumların hassasiyetlerini, tarihî ve kültürel özellikleri dikkate almayan, hatta bunları tehdit olarak gören bir anlayış hâkim. Buna göre, ekonominizi büyütmek mi istiyorsunuz, tek çıkar yol çok zor şartlara bağlanmış yüksek faizli IMF ve Dünya Bankası kredileridir. Size, işsizlik ve enflasyonla mücadelenin en etkin yolunun faiz artırmakla mümkün olacağını söylerler. Savunma sanayinde, alt yapı projelerinde, bilişimde size çizilen sınırların ötesine geçmeniz, çok hoş karşılanmaz. Sosyal ve siyasal alanda ise tek bir insan hakları tanımına,  standart bir özgürlük ve demokrasi tanımlarına tabi olmanız gerekir. Yine buna göre küresel sistemde onurunuzla, vakarınızla yer almanın tek yolu, mevcut düzeni kayıtsız-şartsız kabul etmenizdir. Bu dayatmadan sadece Türkiye gibi yükselen güçler değil, Afrikalı, Güney Amerikalı ve Asyalı dostlarımız da payını alıyor.”

Afrikalıların öncelikleri, toplumsal hassasiyetleri, yüzlerce yıllık kültür ve geleneklerinin dikkate alınmadığı eleştirisinde bulunan ve böyle bir küreselleşme anlayışını ‘yeni bir sömürgecilik modeli ve modern bir kölelik düzeni’ olarak nitelendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan,  “Bu yeni kolonyalizm modelinde, 2-3 asır önce ellere ve ayaklara vurulan prangalar, şimdi ülke ekonomimize, sanayimize,  siyasal sistemimize ve zihinlerimize vurulmak isteniyor. ‘Öğrenilmiş çaresizlikler’ üzerinden özgüvenimiz törpüleniyor, ‘siz bilmezsiniz, siz beceremezsiniz, siz bize tabi olmayı sürdürmek zorundasınız’ deniyor” diye konuştu.

“BİZE PARMAK SALLAYARAK İSTİKAMET ÇİZİLMESİNİ KABUL EDEMEYİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ve Afrika’nın modern tarihinin, böyle bir sisteme itirazın ve direnişin tarihi olduğuna dikkat çekti ve şu değerlendirmelerde bulundu: “Bizler bundan 93 yıl önce verdiğimiz Kurtuluş Savaşı sonunda, sizler de 1950 ve 1960’lar boyunca yürüttüğünüz anti-kolonyal dönem sonunda, ülkelerimizi büyük bir itirazın üzerine kurduk. Bizler müstemleke olmayı reddettik. Bizler ikinci sınıf insan olmaya itiraz ettik. Bizler ‘yeryüzünün lanetlileri’ olmayacağımızı tüm dünyaya ilan ettik. Afrikalılar, tıpkı Türkiyeli kardeşleri gibi, özgürlüklerini ihsanla veya lütufla değil, bedelini kanla, canla ödeyerek, dişleri ve tırnaklarıyla kazandılar. Afrikalı dostlarımız bugünlere, Nukruma, Lumumba, Kenyatta ve 3 yıl önce aramızdan ayrılan Mandela gibi vizyoner liderlerin cesaretleri, kararlı tutumlarıyla geldiler. Bu kazanımlarımızdan asla taviz vermeyiz, vermemeliyiz. Elbette katkılara, tavsiyelere, yapıcı tenkitlere, hatta en sert eleştirilere bile her zaman açığız, açık olmak zorundayız. Ancak bize parmak sallayarak, üstenci bir dille, adeta bir mürebbiye edasıyla istikamet çizilmesini de kabul edemeyiz.”

Belli ülkelerin üretici konumda olduğu, diğerlerinin sadece tükettiği bir üretim modelinin benimsenemeyeceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye ve mülteci meselesinde olduğu gibi en temel insan hakkı konusunda sınıfta kalanların, Türkiye’ye ders vermesine tahammül gösteremeyeceklerini dile getirdi.

“AFRİKA KITASININ ÖNCELİKLERİNİ KENDİ ÖNCELİKLERİMİZ OLARAK ADDEDİYORUZ”

“Hem Afrika ülkelerinde ve Orta Doğu’da çatışmaları körükleyecek, bu çatışmalardan kazançlı çıkmanın hesabını yapacak, hem de sizin politikalarınızın ceremesini çeken mağdurlara kapılarınızı kapatacaksınız. Şu anda batının yaptığı bu değil mi?” diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Bir taraftan ekonomik çıkarlarınızla birçok Afrika ülkesinde fakirliği kronikleştireceksiniz, diğer yandan da fakirlik ve çatışmalardan kaçan mazlumların Akdeniz’de Ege’de boğulmalarına ses çıkarmayacaksınız. Ondan sonra Aylan bebeği alacaksınız, dergilerinizin kapağına adeta bir sömürü aracı olarak dahi kullanacaksınız. Bunların mantığı bu, anlayışı bu. Dürüst değiller, samimi değiller. Aynı şeyi Ümran bebeğe yapacaksınız. Samimi değiller. Orayı bile sömürü aracı olarak kullanıyorlar. Kusura bakmayın, böyle adaletsizlik, böyle çifte standart olmaz. Böyle insan hakları savunuculuğu, böyle demokrasi olmaz. Hiç kimse bu adaletsizlikleri görmezden gelmemizi beklemesin. Biz haklı olduğumuz, ülkemizin, Afrikalı kardeşlerimizin, tüm insanlığın selameti için önemli gördüğümüz hususlarda itirazımızı yüksek sesle dile getirmeye devam edeceğiz. Çünkü biz Afrika kıtasının önceliklerini kendi önceliklerimiz olarak addediyoruz. Afrika’nın sorunlarına en iyi çözümlerin, yine Afrikalı kardeşlerimiz tarafından geliştirilebileceğine inanıyoruz. Afrikalı kardeşlerimizin ‘yol göstericilere’ ihtiyacı yok; onların iyi ve kötü gününde yanlarında olacak ‘yol arkadaşlarına’ ihtiyacı var, bunu böyle bilmeliyiz.”

Afrika açılımını başlattıkları 2005 yılından beri kıtaya bu şekilde baktıklarını ve Afrikalıları ‘kader ortağı’ olarak gördüklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, kıta ülkeleriyle hasbi ilişki geliştirmenin, uzun vadeli dostluklar kurmanın, kazan-kazan temelinde anlık değil sürekli iş birlikleri tesis etmenin gayretinde olduklarını ifade etti.

“AFRİKA’NIN ZORLUKLARA DİRENME AZMİNDEN ÖĞRENECEK ÇOK ŞEYİMİZ VAR”

Kıtanın kapasitesini geliştirerek, gerekli altyapıyı inşa ederek ve istihdam oluşturarak, özellikle gençlerin ve kadınların hayata ümitle bakabilmeleri için elden gelen tüm desteği verdiklerini ve vermeye devam edeceklerini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnşallah bundan sonra da bu anlayışla çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Ülke olarak, Afrika’nın derin irfanından, deneyimlerinden, zorluklara direnme azminden öğrenecek çok şeyimiz olduğunu biliyoruz” dedi.

Türkiye’nin içinde bulunduğu bölgeyi ve Afrika kıtası başta olmak üzere pek çok coğrafyayı etkileyen tehditlerin başında terörün geldiğine, DEAŞ, El Kaide, FETÖ, PKK, YPG ve Boko Haram gibi bölgesel ve küresel terör örgütlerinin oluşumuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz’da Türkiye’nin yaşadığı başarısız darbe girişiminin de bir yönüyle terör eylemi olduğunu söyledi.

“FETÖ SADECE BİZE DEĞİL, VARLIK GÖSTERDİĞİ TÜM ÜLKELERE KARŞI BÜYÜK BİR TEHDİT”

Uzun yıllardır legal görünümlü kuruluşlar altında örgütlenen, eğitim öğretim, insani yardım ve diyalog gibi kavramların arkasına saklanarak devlete sızan Fetullahçı Terör Örgütü’nün 15 Temmuz gecesi ordu içindeki militanları aracılığıyla kanlı bir darbe girişiminde bulunduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dini kavramları kullanarak genç nesilleri ifsat eden, onları robotlaştıran bu örgüt, sadece bize değil, varlık gösterdiği tüm ülkelere karşı büyük bir tehdittir” sözlerine yer verdi.

15 Temmuz gecesi yaşanan hadiselerin, Türkiye için olduğu kadar tüm ülkeler için çok büyük bir uyarı olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbe girişiminin ardından bazı Afrika ülkelerinin FETÖ’nün kendi ülkelerindeki faaliyetlerine son verme noktasında adımlar atmaya başladığını hatırlattı.

“ULUSLARARASI TERÖRLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI DAYANIŞMA ŞART”

Cumhurbaşkanı Erdoğan Afrikalı ülkelerden, bu terör örgütüyle mücadelesinde Türkiye’ye verdikleri desteğin artarak sürmesini istedi ve “FETÖ ile mücadele hepimizin ortak mücadelesidir. Uluslararası terörle mücadelede uluslararası dayanışma şarttır. Eğer bu dayanışmayı sağlayamazsak hepimiz için bu tehdit yarın hepimiz için bu büyük boyutlarda gelişmiş olur. Siz bu konuda bize yardım ederken inşallah bizler de herhangi bir boşluk oluşmaması için sizlerin yanında olacağız. Bu terör örgütüyle iltisaklı okullarda okuyan çocuklarımızın ve ailelerinin mağdur olmaması için elimizden ne geliyorsa yapacağız” şeklinde konuştu.

“AFRİKA ÜLKELERİ BAŞTA OLMAK ÜZERE, KALKINMA YOLUNDAKİ ÜLKELERİN MESELELERİNE ÖNCELİK VERİYORUZ”

Türkiye’nin Afrika kıtasına yönelik kapsamlı yaklaşımının ana bileşenlerinden birini ekonomik ve ticari ilişkilerin oluşturduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar 40 Afrika ülkesiyle Ticari ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması imzalayıp karma ekonomik komisyon mekanizmaları oluşturduklarını dile getirdi. DEİK bünyesinde 33 Afrika ülkesiyle İş Konseyleri tesis edildiğini ve pek çok Afrika ülkesi ile imzalanan çeşitli anlaşmaları hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan,  bunların büyük bir kısmının yürürlüğe girdiğini dile getirdi.

Türkiye’nin Afrika’yla ticaretinin 2005 yılında 6,8 milyar dolar seviyesinden, 2015 yılında 17,5 milyar dolara yükseldiği, Sahraaltı Afrika ülkeleriyle 2005 yılında 2,7 milyar dolar olan ticaret hacminin 2015 yılında 6,6 milyar dolara ulaştığı bilgisini de sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uluslararası platformlarda Afrika ülkeleri başta olmak üzere, kalkınma yolundaki ülkelerin meselelerine öncelik veriyoruz. 10 yılda bir düzenlenen Birleşmiş Milletler En Az Gelişmiş Ülkeler Konferanslarının dördüncüsüne 2011 yılında ev sahipliği yaptık. Türkiye, 2011-2014 yılları arasında Sahraaltı Afrika ülkelerine 600 milyon doların üzerinde kalkınma yardımı sağladı” dedi.

“Hızlı gitmek istiyorsan yalnız, uzağa gitmek istiyorsan beraber git” şeklindeki Afrika atasözüne atıfta bulunarak “İnşallah biz önümüzdeki süreci el ele, omuz omuza birlikte yürüteceğiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye-Afrika Ekonomi ve İş Forumu’nun uzun soluklu bir beraberliğin dönüm noktalarından biri olması temennisinde bulundu ve forumun hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür etti.

Google+ WhatsApp