5 yıldır gözlerini kırpamıyor, adeta kan ağlıyor
Antalya’da tıbben kesin tedavisi bulunmayan ölümcül SSPE (Subakut Sklerozan Panensefalit) hastalığına 8 yıl önce üniversite 2. sınıf öğrencisiyken yakalanan 28 yaşındaki Halil Özçelik, yatağa mahkum bir şekilde yaşam savaşı veriyor. Yaklaşık 5 yıldır göz kapaklarını kırpamayan ve bu sebepten ötürü de gözleri adeta kan çanağına dönen genç adam, annesinin her ‘oğlum’ diyerek gösterdiği ilgi sonrası gözyaşı döküyor.
Antalya'da yaşayan İbrahim-Gülsüm Özçelik çiftinin 3 çocuğundan en büyükleri Halil Özçelik (28), 2012 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Konservatuar bölümü 2. sınıf öğrencisiyken, sağ gözünde görme bozukluğu yaşamaya başladı. İlk etapta kendisine Behçet Hastalığı teşhisi konulan Öztürk, denge ve konuşma bozukluğu yaşadıktan sonra okulu bırakıp Antalya'daki ailesinin yanına döndü. Burada hastalığı daha da ağırlaşan Öztürk'e SSPE (Subakut Sklerozan Panensefalit) Hastalığı teşhisi konuldu. 2014 yılında iki gözünü birden kaybeden Öztürk, ardından konuşma, yemek yeme ve hareket fonksiyonlarını tamamen kaybetti. Özçelik ailesi, hastalığın tıbben kesin tedavisi bulunmadığını öğrenince adeta yıkıldı. Hastalığından dolayı yaklaşık 5 yıldır göz kapaklarını kırpamayan yüzde 100 engelli genç adam ise yatağa mahkum bir şekilde ölümcül olarak bilinen hastalıkla pençeleşiyor.
“İki gözüm birden görmüyor anne”
Oğlunun hastalığa yakalanmasının ardından 2014 yılında 6 ay süreliğine iyileştiğini anlatan anne Gülsüm Özçelik, “Birlikte yürüyerek terapi merkezine, sinemaya gidebiliyorduk. O yıl, kardeşiyle birlikte puzzle oynarken ‘iki gözüm birden görmüyor anne' dedi. Ardından göz doktoruna götürdüm, ‘gözlerinde sorun yok, beyinden görme merkezi etkilenmiş' dendi. 2014 yılından bu yana gözlerini hiç kırpmadı. Hep açık olduğu için gözleri kanlanıyor. En son gittiğimiz doktor, ‘beyindeki virüs neyse o virüs artmış ve ilaç veremem' dedi. 2 yıldır ilaç kullanamıyoruz. SSPE hastalığının tedavisi yok” dedi.
"Dans okulu açmak istiyordu"
Oğlunun hayalinin dans eğitmeni olduğunu belirten Özçelik, “İlk önce İngilizce ve fizik bölümü okudu. 'Ben müziksiz yapamayacağım' deyip bizden habersiz sınavlara girmiş. İTÜ'yü kazandı. 300 kişide 4'üncü oldu. Dans okulu açmak istiyordu, Latin dansları, salsalar yapıyordu. Aynı zamanda 4 tane enstrüman çalıyordu. Güzel hayalleri vardı. Ben onun yeniden sağlığına kavuşmasını istiyorum. Oğlum hayat doluydu. Hayata çok güzel bakan, cıvıl cıvıl bir çocuktu” diye konuştu.
“Sessizce ‘anne' demesi bile yetiyor”
Asla umudunu kaybetmediğini dile getiren acılı anne, sözlerine şöyle devam etti:
“Onun bana sessizce ‘anne' demesi bile yetiyor. Umudumu kaybetmedim. Rabbimden umut kesilmez. Tekrar iyi olacağına inanıyorum. Hiçbir zaman ölümü aklıma gelmedi. İlk hastalığında da aynı duygular içerisindeydim. Sonuçta hepimizin sonu ölüm ama şu anda hiç öyle bir şey düşünmüyorum. Ben onun iyi olacağına inanıyorum. Bu belki de annelik içgüdüsü. Arkadaşları hiç bırakmadı onu. Hala arayıp soran arkadaşları var. İstanbul'dan Latin dans hocaları gelip ziyaret etti. 2015 yılında arkadaşları yine Halil için gece düzenledi. Oğlumla gerçekten gurur duyuyorum. Arkadaşlarına çok güzel anılar bırakmış.”
Özçelik, oğlunu tamamen doğal yiyeceklerle beslediğini de sözlerine ekleyip, medikal malzemeler ve gıda konusunda destek beklediğini söyledi.