''Hz. Mevlana’nın Mesajlarını Çok Daha İyi İdrak Etmeliyiz”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hz. Mevlana'nın 744. Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Töreni'ne katıldı. Konya Büyükşehir Belediyesi Kongre ve Spor Merkezinde düzenlenen törende, Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.
Konya’da Şeb-i Arus programında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu toprakları bize yurt kılan, gönül mimarlarımızın, erenlerin, dervişlerin muhabbet seferleridir. Alparslan’a Anadolu’nun, Selahaddin Eyyubi’ye Kudüs’ün, Fatih Sultan Mehmet’e İstanbul’un kapılarını açan yine aşktır, imandır. Çünkü aşkla hareket eden önce gönülleri fetheder, kalpleri mamur eder. İçinde bulunduğumuz bu sancılı ve kasvetli günlerde; kadim medeniyetimizin hasletlerini, Hazreti Mevlana’nın mesajlarını çok daha iyi idrak etmemiz gerektiğine inanıyorum” dedi.
“Gönüllerimizi bir Şeb-i Arus’ta daha buluşturan Rabbimize sonsuz hamdüsenalar ediyoruz” diyerek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, vefatının 744. seneyi devriyesinde büyük mütefekkir ve mutasavvıf Mevlana Celaleddin Rumi’yi bir kez daha hürmet, minnet ve rahmetle yâd ettiğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu gece vesilesiyle dinimiz, vatanımız, bayrağımız ve bağımsızlığımız için bir gül gibi toprağa düşen bütün şehitlerimizi rahmetle yâd ediyor, gazilerimize şükranlarımı sunuyorum. Yüzyıllardır Anadolu topraklarını ilmi, irfanı, hikmetiyle nakış nakış dokuyan ariflerimizi, âlimlerimizi, manevi rehberlerimizi de tazimle anıyor, Allah hepsinden razı olsun” dedi.
“Allah’a ulaşacak birçok yol var, ben aşkı seçtim” diyen Hazreti Mevlana’nın yaktığı aşk ateşinin, aradan 7,5 asır geçmesine rağmen hâlen yüreklerde yanmaya devam ettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünya telaşıyla çoraklaşan gönüllerin, bugün de onun öğretilerinden, tavsiyelerinden sızan hikmet damlalarıyla tekrar yeşerdiğini söyledi.
Her Şeb-i Arus gününde Hazreti Mevlana’yı yâd ederken aynı zamanda bu ülkeyi vatan kılan ve bu milleti millet yapan değerlerin de hatırlandığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Her Şeb-i Arus’ta Hazreti Mevlana’nın geride bıraktığı o kutlu mirasın, o zengin hazinenin tekrar idrakine varıyoruz. Bu gece mukabeleyi şerifte ellerimizi semaya açarak aşk ve sevgi çeşmesinden kana kana içiyoruz. Hu hu diyerek kalplerimizi envar-ı zikrullah ile dillerimizi, sema ile bedenlerimizi pür-nur ediyoruz. Bu gece vesilesiyle kendimizi murakabeye, muhasebeye alarak nefislerimizi bir kez daha sigaya çekiyoruz.”
Hazreti Mevlana’yı anlamanın, onun hikmet, ilim ve aşk membaından istifade etmenin nasiple gerçekleştiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ruhunu ve gönlünü Mevlana’ya açmayanın onun Mesnevisinden de, rubailerinden de, hikâyelerinden de nasiplenemeyeceğini ifade etti.
Mesnevi’yi kimilerinin bir “masal ve meseller kitabı” olarak tarif ettiğini, kimilerinin ise “rubailerle dolu bir şiir kitabı” olarak tarif ettiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bize göre ise Mesnevi, bunlardan hiçbiri değildir. Mesnevi, uçsuz bucaksız bir deryadır, bir irşat kitabıdır, hâlimizin tasviridir. Mesnevi sırlar, dersler, tavsiyeler ve hazinelerle dolu bir ummandır. Mesnevi ümmisinden arifine, âliminden talebesine kadar herkesin, her bir ferdin idrak seviyesine göre hitap edebilen muhteşem bir eserdir” diye ekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında şunları kaydetti: “Bakın Hazreti Mevlana Mesnevi’yi nasıl anlatıyor; ‘Bu kitap masal diyene masaldır, fakat kendi hâlini bu kitapta görebilene er denir. Mesnevi Nil’in suyu gibidir, Kıpti’ye kan görünür, fakat Hazreti Musa’nın ümmetine hayat suyudur.’ Evet, onun her bir kıssası bizim için derstir. Hazreti Mevlana kıssalarında tavşanı, bülbülü, kurdu, tavusu, çakalı, kurdu, karıncayı, fili, hatta sineği bize hâlimizi tasvir için vesile kılmıştır. O tencereden kaçmak isteyen bir nohut misali ile pişip olgunlaşmak için, dert ile yanıp kavrulmayı ve sabrı bize öğütler. Ayı ile ejderhanın dostluğu üzerinden bize ahmağın dostluğunun düşmanlığından beter olduğunu söyler. Kimi zaman birbirlerinden ayrılmaları sebebiyle oltaya yakalanan balıklar aracılığıyla bize birlik ve beraberliğin önemini hatırlatır. Bunlar gibi yüzlerce kıssayla Hazreti Mevlana dünyaya tamah etmenin neticelerini anlatır. Gözlerimizi açar, gönüllerimizi tedavi eder, ruhumuzu ferahlatır.”
Hazreti Mevlana’nın, sözlerindeki eskimezliğin sırrını, “Biz bunları dilden söylemedik ki dil gibi çürüyüp yok olsun. Biz bunları gönülden söyledik, bu yüzden gönül gibi ebedidirler” ifadesiyle izah ettiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, gönül değirmeninde öğütülmeyen, aşk ateşinde kavrulmayan, sevgi ile söylenmeyen her sözün fani olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Tarihimize baktığımızda atalarımızın geride hoşnut gönüller, kalıcı eserler bırakmalarının en önemli sebebi; aşk ve sevgidir. Mimar Sinan’ın asırlara meydan okuyan muhteşem eserlerinin harcı sadece aşktır. Hoca Ahmet Yesevi’nin, Hacı Bektaş Veli’nin, Hacı Bayram Veli’nin, Yunus Emre’nin her bir eseri, her bir beyti, her bir sözü de yine aşk ateşinde pişirilmiştir. Çünkü onlar, ‘aşk kişinin sevdiğinde yok olmasıdır’ anlayışıyla aşkı anladılar. Bu toprakları bize yurt kılan gönül mimarlarımızın, erenlerin, dervişlerin muhabbet seferleridir. Alp Arslan’a Anadolu’nun, Selahaddin Eyyubi’ye Kudüs’ün, Fatih Sultan Mehmet’e İstanbul’un kapılarını açan yine aşktır, imandır. Çünkü aşkla hareket eden önce gönülleri fetheder, kalpleri mamur eder.”
İçinde bulunulan sancılı ve kasvetli günlerde kadim İslam medeniyetinin hasletlerinin ve Hazreti Mevlana’nın mesajlarının çok daha iyi idrak edilmesi gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün ülkemizde ve bölgemizde birileri kanla, kinle, şiddetle hedeflerini gerçekleştirmeye çalışıyor olabilir. Bazıları otobüste bekleyen sivilleri, evine ekmek götüren esnafı, sabah namazına giden imamı, kundaktaki yavruları katlederek güç devşirebileceklerini düşünüyor olabilir. Kimi rejimler varil bombalarıyla, balistik füzelerle, yıkım ve katliamla iktidarını koruyabileceğini zannediyor olabilir. Kimi güçler Müslümanların hassasiyetlerini yok sayarak ve hatta özellikle çiğneyerek sabrımızı sınıyor da olabilir. Ama Mevlana Hazretlerinin mesajları bize baskıyla ikbal peşinde koşanların, şiddet ve fitneyle iktidar hayali kuranların, ne kadar büyük bir gaflet içinde olduklarını çok net biçimde anlatmaktadır. Unutmayınız ki aş tuz ile tuz da karar ile... Asla mücadeleden vazgeçmeyeceğiz, kararlı olacağız ve elbette kararını bileceğiz ki hedefimize ulaşabilelim.”