İŞGALCİ İSRAİL APARTHEİD REJİMİ HER ZEMİNDE YARGILANMALIDIR!

İŞGALCİ İSRAİL APARTHEİD REJİMİ HER ZEMİNDE YARGILANMALIDIR!

İşgalci İsrail, kurulduğu 1948 tarihinden beri Filistin’de baskı, işgal, işkence, tecrit, ölüm ve soykırımla anılmaktadır. BM kararları ve uluslararası hukuk kurallarına göre İsrail halihazırda elinde tuttuğu toprakların %90’ında işgalcidir. Bu işgal süreci dönem dönem gerçekleşen katliam ve yeni yerleşim alanlarının ihdası ile devam ettirilmektedir. Deir-Yasin Köyü, Sabra ve Şatilla, El Halil, Cenin gibi onlarca soykırım nitelikli katliam gerçekleşmiştir. BM Güvenlik Konseyinin 242 ve 338 sayılı yaptırım kararlarını ve hukuk ihlalleri sebebiyle alınan 60’ı aşan Güvenlik Konseyi yaptırım kararını ABD yönetimleri veto etmiştir.

Halihazırda Filistinliler kendi topraklarında mülteci pozisyonuna düşerek kamplarda yaşamak zorunda bırakılmış ya da farklı ülkelerde yaşamak zorunda bırakılmıştır. Başta Mescidi Aksa olmak üzere kutsal mekanlara yönelik provokatif operasyonlar yapılmış, Gazze Şeridinde İçme Suyu, Elektrik, Yakıt kullanımları keyfi uygulamalarla engellenmiş, denizde hukuksuz avlanma sınırları getirilerek denizlerini kullanma imkanları kısıtlanmış, Filistinliler denizde avlanamaz hale getirilmiş, kontrol noktaları ile açık hava hapishanesine çevrilmiştir. Her üç Filistinliden birisi gözaltı, tutuklanma ve hapsedilme gibi bir acıyı yaşamış, hapisteki Filistinliler için işkence sistematik bir hal almıştır. İnsanlar içecek suya, en basit ilaçlara dahi ulaşamaz hale gelmiştir.

İşgalci rejim bütün bu suçlar yanında Gazze’yi iki yılda bir topyekûn bombalamış, sürdürdüğü ambargo ile temel ihtiyaçlar yanında ilaç, benzin, yiyecek ve içme suyunun içeri alınmasını yasaklamıştır. Yaşanan abluka ve ambargo neticesinde Gazzeliler vatanlarını terke zorlanmış ve 6 milyon Filistinli mülteci haline gelmiştir. İsrail yönetiminin ve silahlı grupları tarafından Filistin halkına yönelik gerçekleştirilen zulümler cezasız kalmıştır.

Devam eden süreçte işgalci İsrail, Dördüncü Cenevre Sözleşmesinin “İşgalci güç, işgal ettiği bölgeye kendi sivil nüfusunun bir bölümünü göndermeyecek ya da transfer etmeyecektir.” şeklindeki 49. maddesine rağmen kademe kademe bölgeyi yeni yerleşimlere açmış ve buraları paramiliter nitelikli silahlı yerleşimcilerle doldurmuştur.

Bütün bu yaşananlar karşısında İslam dünyası, uluslararası toplum ve uluslararası mekanizmalar sessiz kalmış, işgalciye dur denilememiştir.

Dünya 7 Ekim 2023 sabahı yeni bir güne uyanmıştır. Nefessiz bırakılan, yavaş, sessiz ve uzun soluklu bir ölüme zorlanan Gazze halkı, esarete son vermek ve yaşanan soykırımı dünyaya duyurmak amacıyla neticelerini göze olarak Aksa Tufanı harekâtını başlattı…

Bu harekât sonrasında İşgalci İsrail beklenen şekilde orantısız, hedef gözetmeyen, vahşi bir saldırı başlatmıştır. Sivil yerleşim alanlarına, okullara, camilere, hastanelere ve ambulanslara yönelik yoğun bir bombardıman gerçekleştirilmiş, soykırım daha da derinleştirilmiştir.

MAZLUMDER olarak:

  • Filistin halkının gasp edilen meşru hak taleplerinin yanında olduğumuzu ifade ederiz.
  • Türkiye Cumhuriyeti’ni, bölge ülkelerini, İslam İşbirliği Teşkilatını ve BM’yi soruna kayıtsız kalmayıp, öncelikle ateşkesi sağlayıp sonrasında kalıcı çözümler için adım atmaya davet ediyoruz.
  • Uluslararası Ceza Mahkemesini Gazze’de işlenen soykırım ve savaş suçları ile alakalı soruşturma başlatmaya davet ediyoruz.
  • Türkiye Cumhuriyeti yargı mercilerini onursuz bir anlaşma ile düşürülmeye çalışılan Mavi Marmara Davasını canlandırarak, işgalci İsrail’in halen suç işleyen askeri görevlilerini tekrar yargılamaya davet ediyoruz.

Google+ WhatsApp