“Yeni Çatışmaların Fitilini Ateşlemek Yerine, Bölgede Huzur ve Barış İçin Çalışmalıyız”
BM 72. Genel Kurulunda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak’ın toprak bütünlüğüne dikkat çekerek, “Bağımsızlık talepleri gibi, bölgede yeni krizler, yeni çatışmalar ortaya çıkartabilecek adımlardan uzak durulması gerekiyor. Buradan, Irak Bölgesel Kürt Yönetimini, bu doğrultuda başlattığı girişimden vazgeçmeye davet ediyoruz. Türkiye’nin bu konudaki çok açık ve kararlı tavrını görmezden gelmek, Irak Bölgesel Kürt Yönetimini elindeki imkânlardan da edecek bir sürecin önünü açabilir” dedi.
“DEAŞ’A KARŞI MÜCADELE VERDİĞİNİ SÖYLEYEN GÜÇLERİN BÖYLE BİR AMACI YOK”
Konuşmasında; Türkiye’nin, Suriye ve Irak’taki istikrarsızlıktan beslenen DEAŞ ve PKK gibi, bölgenin en eli kanlı terör örgütleriyle kıyasıya bir mücadele içinde olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunun yanında, ülkemizin meşru, demokratik rejimini kanlı bir darbeyle değiştirmeye teşebbüs eden FETÖ terör örgütüyle mücadelemiz de devam ediyor. DEAŞ’ın sınırlarımıza yönelik saldırılarına karşı Suriye’de başlattığımız Fırat Kalkanı Harekâtıyla 243 meskun mahali ve 2 bin kilometrekarenin üzerinde toprağı bu örgütten temizledik. Bu operasyon sırasında 3 bine yakın DEAŞ militanını etkisiz hâle getirdik” dedi.
Teröristlerden temizlenen bölgeye 100 bine yakın Suriyelinin geri dönerek yerleştiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle devam etti: “Fırat Kalkanı Harekâtı, bölgenin işgalinden bu yana DEAŞ’a karşı elde edilen en büyük başarıdır. Şu gerçeği huzurlarınızda ifade etmek durumundayım: Bölgede, DEAŞ’a karşı mücadele verdiğini söyleyen grupların ve güçlerin büyük bir bölümünün kesinlikle böyle bir amacı yoktur. Bu gruplar ve güçler, DEAŞ’ı kendi gündemlerini hayata geçirmek için bir araç olarak kullanıyor.”
“DÜNYANIN, YENİ DEAŞ’LARIN TEHDİDİ ALTINA GİRMESİ KAÇINILMAZDIR”
PYD ve YPG’nin, Suriye’de ele geçirdiği bölgelerde demografik yapıyı değiştirme, halkın mallarına el koyma, kendisine karşı çıkanları öldürme veya sürgün etme yönündeki çabalarının insanlık suçu olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “DEAŞ’la mücadele meşru bir zeminde yürütülmediği takdirde, dünyanın yeni DEAŞ’ların tehdidi altına girmesi kaçınılmazdır” uyarısında bulundu.
Konuşmasında Irak’ta yaşanan gelişmelere değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak’ın toprak bütünlüğü temelinde varılacak uzlaşmalara ve ortak gelecek inşa etme ideallerini hayata geçirmeye ihtiyacı olduğunu söyledi.
“BÖLGEDE YENİ KRİZLER ÇIKARTABİLECEK ADIMLARDAN UZAK DURULMASI GEREKİYOR”
Bağımsızlık talepleri gibi bölgede yeni krizleri ve yeni çatışmaları ortaya çıkartabilecek adımlardan uzak durulması gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buradan Irak Bölgesel Kürt Yönetimini bu doğrultuda başlattığı girişimden vazgeçmeye davet ediyoruz” dedi.
Sözlerinin devamında, “Türkiye’nin bu konudaki çok açık ve kararlı tavrını görmezden gelmek, Irak Bölgesel Kürt Yönetimini elindeki imkânlardan da edecek bir sürecin önünü açabilir” uyarısında bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yeni çatışmaların fitilini ateşlemek yerine hep birlikte bölgede huzuru, barışı, güvenliği, istikrarı tesis için çalışmalıyız” vurgusunda bulundu.
Suriye ve Irak’ın yanında Libya ve Yemen gibi terör örgütlerinin etkinlik kurma çabası içinde bulunduğu bölgeleri de yakından takip ettiklerini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Libya’daki meşru yönetimin uluslararası toplum tarafından desteklenmesinin, ülkenin istikrarına önemli katkı sağlayacağını kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Suriye ve Irak’ta yapılan yanlışların Libya’da tekrarının Avrupa başta olmak üzere tüm dünyayı çok daha büyük tehditlerle karşı karşıya bırakacağı unutulmamalıdır.”
KATAR KRİZİ VE FİLİSTİN MESELESİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, üzerinde hassasiyetle durdukları bir başka meselenin Körfez Bölgesinde baş gösteren ihtilafın bir an önce çözümü olduğunu ifade ederek, konuşmasında şu değerlendirmelere yer verdi: “Bunun için öncelikle Katar halkının hayat şartlarını olumsuz etkileyen yaptırımların kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz. Kuveyt Emiri Şeyh Sabah’ın krizin çözümüne ilişkin arabuluculuk çabalarını desteklediğimizi burada ifade etmek isterim. Temennimiz, bu gayretlerin olumlu sonuç vermesidir. Körfez Bölgesinin ağabeyi olarak gördüğümüz Suudi Arabistan’ın da sorunun çözümü yönünde samimi irade göstereceğini ümit ediyoruz. Bir başka önemli sıkıntı; dünyanın kanayan yarası olarak gördüğümüz Filistin meselesi ve buna bağlı olarak Kudüs ile Harem-i Şerif’in tarihi statüsünün korunması hususudur. Temmuz ayında Harem-i Şerif’te yaşanan kriz, sorunun ne kadar hassas olduğunu göstermiştir. Barış sürecinin devamı ancak İsrail’in yasa dışı yerleşim faaliyetlerini derhal durdurması ve iki devletli çözüm doğrultusunda adımlar atmasıyla mümkündür. Bu çerçevede uluslararası toplumu Doğu Kudüs, Batı Şeria ve Gazze’deki Filistinli kardeşlerimize bağımsız ve coğrafi bütünlüğe sahip Filistin Devleti mücadelelerinde destek olmaya davet ediyorum.”
Bir başka potansiyel kriz alanı olan Balkanların, çatışma ortamı yoksa da hâlâ çok ciddi sınamalarla karşı karşıya bulunan bir coğrafya olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Balkan ülkelerinin Avrupa-Atlantik kurumlarıyla bütünleşmelerine büyük önem verdiklerini, bu bölgede barışın, istikrarın ve refahın hâkim olması için üzerlerine düşen görevleri yerine getirmeyi sürdüreceklerini söyledi.
“NÜKLEER SİLAHLARIN HER ÇEŞİDİNE KARŞIYIZ”
Güney Kafkasya’da Azerbaycan ve Gürcistan’ın toprak bütünlüğünün sağlanmasının, bölgesel istikrarın anahtarı olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yüzden Yukarı Karabağ, Abhazya ve Güney Osetya ihtilaflarının çözümü için çok daha fazla gayret gösterilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün görmezden gelinen her krizin yarın bölgesel ve hatta küresel bir çatışmanın fitilini ateşleme potansiyeline sahip olduğunun unutulmaması gerektiğini dile getirdi ve şöyle dedi: “Bu çerçevede son günlerde dünya gündemini giderek daha yoğun şekilde meşgul eden nükleer silahların her çeşidine karşı olduğumuzu da özellikle belirtmek istiyorum. Dünyayı nükleer silah belasından tümüyle temizlemeden bu tür sorunların üstesinden gelemeyeceğimiz açıktır.”
“KIBRIS TÜRKLERİNİN HAKLARINA SAYGI GÖSTEREN ÇÖZÜM TEKLİFLERİNİ DEĞERLENDİRMEYE HAZIRIZ”
Konuşmasında Kıbrıs sorununa da değinerek, Kıbrıs’ta 2008 yılında başlayan kapsamlı müzakere sürecinin, Rum tarafının anlaşılmaz tutumu sebebiyle sonuçsuz kalmasından üzüntü duyduklarını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Doğu Akdeniz’de son yıllarda keşfedilen doğal kaynakların bölgenin barışına, istikrarına ve refahına hizmet etmesi için elimizden geleni yapıyoruz, yapacağız. Kıbrıs Türklerinin haklarına saygı gösteren çözüm tekliflerini değerlendirmeye hazırız” şeklinde konuştu.