Ülkemizin 214. Tabiat Parkı Müjdesi Diyarbakır’a Verildi…
Ülkemizin 214. Tabiat Parkı Müjdesi Diyarbakır’a Verildi…
Orman ve Su İşleri Bakanlığı yeni bir tabiat parkı daha ilan etti. Bakanlık Diyarbakır’da ilan ettiği Eğil Peygamberler Tabiat Parkı ile ülkemizdeki tabiat parkı sayısını 214’e çıkardı.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı, ülkemizin tabii, kültürel ve rekreasyonel kaynak değerlerine sahip yörelerini, 2873 Sayılı Milli Parklar Kanunu'na göre milli park, tabiat parkı, tabiatı koruma alanı ve tabiat anıtı olarak koruma altına alıyor. Bu alanların koruma altına alınmasıyla, bu sahaların sürdürülebilirliğinin sağlanması, farklı kullanım taleplerinin kontrollü ve planlı bir şekilde karşılanabilmesi, ayrıca buraların koruma-kullanma dengesi gözetilerek gelecek kuşaklara milli bir miras olarak bırakılması hedefleniyor.
Bu çerçevede son olarak Diyarbakır ili, Eğil ilçesi sınırları içerisinde yer alan “Eğil Peygamberler Tabiat Parkı” Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından ülkemizin 214. tabiat parkı olarak ilan edildi. Diyarbakır merkeze 51 km mesafede bulunan tabiat parkı 1.340 dekarlık orman alanı içerisinde yer alıyor.
Tabiat Parkı, Birçok Medeniyete Ev Sahipliği Yapmış Alanda Bulunuyor
Eğil Peygamberler Tabiat Parkı’nın Diyarbakır’ın en önemli kültür ve turizm merkezlerinden biri olan Eğil’de bulunduğunun altını çizen Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu “Tabiat parkı ilan ettiğimiz bu alan tarihte birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, farklı inançların yaşadığı bir ilçemizde yer alıyor. Arkeolojik özellik gösteren peygamber türbeleri, kaleler, tarihi camiler, mezar anıtlar, kümbetler, mağaralar, kiliseler, han, hamam ve medreseler bulunan bu alanı vatandaşlarımız muhakkak gidip görmeliler” diye konuştu.
“Korunan Alanlarımızı Gerek Adet Gerekse de Alan Olarak Sürekli Artırıyoruz”
Korunan alanları gerek adet gerekse de alan olarak sürekli artırdıklarını vurgulayan Bakan Prof. Dr. Veysel Eroğlu “Yeni ilan ettiğimiz Eğil Peygamberler Tabiat Parkı ile korunan alanlarımıza yeni bir halka daha ekledik. Korunan alanlar, geçmişte yalnızca insan faaliyetlerinin yasaklandığı ya da sınırlandığı alanlar olarak algılanıyordu. Şimdi artık bilimsel değeri yanında estetik değeriyle de koruma altına alınan, sahip oldukları kaynak değerleri ile rekreasyonel kullanımlara imkân tanıyan, toplumun gelişimine katkıda bulunan alanlar olarak da algılanıyor” değerlendirmesinde bulundu.